Hürriyet Seyahat ÖZEL / Fotoğraflar: Alamy, DepoPhotos
Türkiye'de 'Eylül' ayında gidilecek yerler! Uzman isimlerden cep yakmayan 5 öneri
Bütün yazı çalışarak geçirip, tatil için kalabalığın dağılmasını bekleyenlerdenseniz bu haber sizin için! İnternet sitemizde yazan beş gezgin yazarımıza ‘Eylül ayında nereye gitmeli, neler yapmalı?’ diye sorduk. Beşinden de oldukça güzel, eğlenceli ve bütçeyi pek sarsmayacak öneriler geldi. İşte eylülde mutlaka gitmeniz gereken beş yer...
Eğer yazın tatil yapamadıysanız veya kendi isteğinizle yıllık izninizi eylül ayında kullanacaksanız beş gezgin yazarımızın önerdiği bu yerleri mutlaka dikkate almalısınız. Önerilen yerler hem kesenize uygun bir tatil sunuyor, hem de bolca huzur…
İstanbul'dan 2,5 saat gibi bir sürede Hacıllı'ya ulaşabilirsiniz. Şile'ye giderken Saklıgöl tabelasından bir sonraki sapaktan girdiğinizde Teke köyü tabelalarını takip edin. 20 dakikada Hacıllı tabelasına, sekiz dakika sonra köyün mezarlığına geliyorsunuz. Tamamen doğanın kucağında bir kamp olanı…
Gerçekten etkileyici doğa harikası bir yer. Doğa parkı yakıştırmasını fazlasıyla hak ediyor. Yukarı iple tırmanabileceğiniz bir mağara var. İçi buz gibi ve karanlık… Gezmek isteyenler fenerle gelmeli. Mağaranın derinlerinde yarasalar da var.
Kamp alanınızı da şelaleye giden patikaya çok yakın bir yere kurmazsanız sakin bir kamp yaşayabilirsiniz. Derede yürümeye elverişli bir ayakkabı getirmeniz de hayatınızı kolaylaştıracaktır.
SEYMEN BOZASLAN / Instagram: @seymen.b
Büyükşehirler arasında kalmış bir nefes: YEDİGÖLLER (BOLU)
Koca şehirlerde yaşayan bizlerin en büyük derdi beton savaşları olsa gerek. Evden işe, işten eve derken, hayat koşturmacası dediğimiz kelimenin dışına çıkamıyoruz bazen. Bu yüzden bir manzara fotoğrafı gördüğümüzde uzun uzun bakarız.
Büyükşehirler arasında kalmış bir nefes: YEDİGÖLLER (BOLU)
Koca şehirlerde yaşayan bizlerin en büyük derdi beton savaşları olsa gerek. Evden işe, işten eve derken, hayat koşturmacası dediğimiz kelimenin dışına çıkamıyoruz bazen. Bu yüzden bir manzara fotoğrafı gördüğümüzde uzun uzun bakarız.
Sizlere o manzaralardan birinden, Bolu Yedigöller’den kısaca bahsedeceğim. Bu yeşil cennet eylülde gidilmesi gereken en güzel yer. İstanbul ve Ankara’dan da çok yakın… Adını birbirlerine 100 metre uzaklıkta olan, Büyükgöl, Deringöl, Seringöl, İncegöl, Nazlıgöl, Sazlıgöl ve Kurugöl’den alıyor.
Yedigöller’in kıymetlisi Büyükgöl, canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık olarak kullanılıyor. Hatta ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuş. Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de, çok fazla bitki türüne ev sahipliği yapması. Kayın, meşe, kızılağaç, gürgen, titrek kavak, sarı çam, fındık, ıhlamur ağaçları gibi bir çok ağaç bulunuyor.
Bu durum, ülkemizde bitkiler üzerine araştırma yapan uzmanlara da adres gösterir nitelikte. Yedigöller’in bir diğer özelliği de, sahasında bulundurduğu 100 üzerindeki kuş türü... Sadece kuşlar yok tabi. Ayı, kurt, tilki, sincap, yabani ördek, tavşan ve geyik de bu manzaranın bir parçası. “Geyik mi?” diye soranlara, bir de güzel haberim var. Yedigöller’de geyik üretme istasyonu bulunuyor. Dileyenler ziyaret edebilirler.
Yedigöller’i ziyaret için en uygun tarih, nisan ve kasım ayları arasındaki dönem. Özellikle mayıs ve eylül aylarında her renkten ağaç görebilirsiniz. Tam bir renk cümbüşü sunuyor ziyaretçilerine. Aralık ve mart arasında ise, Bolu-Yedigöller yolu karla kapanıyor. Bu yüzden Yeniçağa-Mengen üzerinden bölgeye gitmenizi öneririm.
Şimdi bu yazıyı okurken, “Yeşillik işte ağaç diyerek” geçebilirsiniz ama önemli olan bu manzaranın bir parçası olup ve içine dâhil olmanız… Bu yüzden ona uygun hareket etmelisiniz. Yedigöller’e sabah erkenden gitmelisiniz. Kahvaltınızı yanınızda götürüp serileceksiniz bir ağacın altına...
GÜLTEN ÖZKAN / Instagram: @gultenozkan
Muğla’nın en yeşili: Akyaka
Bir kere gören herkesin âşık olduğu Akyaka, yaz dönemindeki popülerliğini sonbaharın en güzel ayında, eylülde de devam ettiriyor. Muğla'nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka, Gökova Körfezi’nin bir ucuna konumlanmış. Çok yakın bir zamana kadar balıkçı kasabası olarak adlandırılıyormuş.
Muğla’nın en yeşili: Akyaka
Bir kere gören herkesin âşık olduğu Akyaka, yaz dönemindeki popülerliğini sonbaharın en güzel ayında, eylülde de devam ettiriyor. Muğla'nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka, Gökova Körfezi’nin bir ucuna konumlanmış. Çok yakın bir zamana kadar balıkçı kasabası olarak adlandırılıyormuş.
Böylece kasabanın görüntüsü hiç bozulmuyor. Akyaka, aynı zamanda birçok etkinliği de içinde barındırıyor. Çok fazla rüzgâr almasından kaynaklı Ege'nin en iyi uçurtma sörfü okullarından bazıları burada yer alıyor. Etkinlik için ayrı bir uçurtma sörfü sahili var. Burada en deneyimsiz kişiler bile birkaç günlük eğitim sonucunda sörf yapabiliyorlar.
Daha kolay bir etkinlik tercih ediyorsanız da kano kiralayarak sakin bir gezintiye çıkabilirsiniz. Azmak Nehri’nin kenarında sürekli azmak turu için tekneler hareket ediyor. Yaklaşık 15 dakika süren bir tekne turu tercih edip, sazlıkların arasından geçerek nehrin birçok yerini de görebiliyorsunuz.
Eğer aracınız varsa yüzmek için tercihiniz mutlaka Akyaka'nın meşhur koyları olmalı… Değirmenbükü ve Akbük Koyu en çok tercih edilenlerinden... Yakın çevrede bulun Sedir Adası’na da uğramadan sakın dönmeyin…
EZGİ KOPUZ / Instagram: @ezgikopuz
Hafta sonlarının vazgeçilmezi
Pırıl pırıl bir eylül sabahında uykulu gözleriniz, elinizde kahvenizle gelecek hafta sonu nereye gitsem diye düşünenler için, Türkiye’nin muhteşem duraklarından biri olan Cumalıkızık beklentinizi karşılayacak en iyi önerilerinden biri... Hele ki bahsettiğimiz yer, Bursa’nın en ünlü ve Türkiye’nin en güzel köylerinden biriyse, beklenti elbette ki daha da yükseliyor. Uludağ’ın eteklerinde konumlanmış bu güzel ve tatlı köye hoş geldiniz…
Hafta sonlarının vazgeçilmezi
Pırıl pırıl bir eylül sabahında uykulu gözleriniz, elinizde kahvenizle gelecek hafta sonu nereye gitsem diye düşünenler için, Türkiye’nin muhteşem duraklarından biri olan Cumalıkızık beklentinizi karşılayacak en iyi önerilerinden biri... Hele ki bahsettiğimiz yer, Bursa’nın en ünlü ve Türkiye’nin en güzel köylerinden biriyse, beklenti elbette ki daha da yükseliyor. Uludağ’ın eteklerinde konumlanmış bu güzel ve tatlı köye hoş geldiniz…
Adım adım Cumalıkızık’ta açılışı güzel bir kahvaltıyla yapın. Türkiye’yi bana kalırsa serpme kahvaltısı ve yöresel tatları, her şeyiyle farklılaştırıyor. Hatta öyle ki, bunu en yoğun hissettiğim yerlerden birisi Narlı Bahçe oldu. Her şey ev yapımı olunca lezzet kapısı aralanıyor.
Kahvaltınız biter bitmez, keşfetme çanları çalmaya başladı bile. Köyün nabzını tutmaya başlayalım, Cumalıkızık demek aslında eski döneme adım attığınız bir mimari yolculuğu. Köyün girişinde en çok dikkat çeken koyu mavi uzunca ahşap kapılı bir ev sizi görkemlice karşılıyor. Bir güzel fotoğraf hakkınız var. Eylül havasında sokaklarını dolaşması çok keyifli bu tatlı köyün. Nereden baksanız, yüzyılları devirmiş evlerle berabersiniz.
Cumalıkızık’ta 270 ev var fakat 180’i kullanımda. Bu köyün yaşanmışlığı çok ama çok eskilere dayanıyor, 700 yıl... Mimariye meraklı biriyseniz dar sokaklarında oldukça ilginizi çekecek ayrıntılara rastlayabilirsiniz. Sokaklarda kaybolma endişeniz olmasın, neredeyse imkânsız, burası oldukça küçük bir yer iki saatte dolaşabilirsiniz.
Yeni deneyimlere açıksanız, traktörle dahi vakit geçirebilirsiniz, benim için oldukça ilgi çekiciydi. Köy halkı, tahmin edeceğiniz gibi çok konuşkan, hoş sohbet ve samimi. Bazı günler pazar kuruluyor ve köyün büyüleyici atmosferini keşfederken, fark edeceğiniz üzere, etrafınızda köy halkının yaptığı ev yapımı reçelleri, salçaları kavanozlara doldurulmuş ya da taptaze meyvelerin tezgâhlara sıralanmış olduğunu görüyorsunuz.
ERDOĞAN GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1
Keşfedilmeyi bekliyor: Akgöl Tabiat Parkı
Türkiye’nin doğa harikası yerlerden biri burası... Karadeniz Bölgesi’nin turistik illerinden Sinop’a yaptığımız seyahat esnasında, bir günümüzü de çadır kamp yapmak üzere planladığımız yer olmuştu Akgöl Tabiat Parkı… İyi ki de planlamışız… Doğa keşiflerimize bir yenisini daha eklediğimiz ve de hayran kalarak döndüğümüz Türkiye’nin saklı cennetlerinden biri burası…
Keşfedilmeyi bekliyor: Akgöl Tabiat Parkı
Türkiye’nin doğa harikası yerlerden biri burası... Karadeniz Bölgesi’nin turistik illerinden Sinop’a yaptığımız seyahat esnasında, bir günümüzü de çadır kamp yapmak üzere planladığımız yer olmuştu Akgöl Tabiat Parkı… İyi ki de planlamışız… Doğa keşiflerimize bir yenisini daha eklediğimiz ve de hayran kalarak döndüğümüz Türkiye’nin saklı cennetlerinden biri burası…
Kartpostallık manzara, köknar ağaçlarının yaydığı enfes bir koku, tertemiz hava, kuş sesleri arasında tatlı tatlı esen bir rüzgar ve göl üzerinde iltifat bekleyen nilüferler… Doğanın kucağına kendinizi emanet edeceğiniz yeşil ile mavinin gölde buluştuğu harika bir mekân…
Sabahattin Ali’nin şiirinde geçtiği gibi Karadeniz’in deli dalgalarının yaladığı Sinop Cezaevi’nin kasvetli ve hüzün dolu duvarları arasında sıkışmış kalmış bir duygunun arkasından, gökyüzünde özgürce dolaşan bulutların ve etrafımızı saran ağaçların suda yansımasının görsel hazzı içinde, bedenimizi ve ruhumuzu teslim edeceğimiz büyüleyici bir huzur ortamında bulmuştuk kendimizi.
Sinop’un Ayancık ilçesi sınırlarında kalan Akgöl Tabiat Parkı, Çam, köknar, meşe, gürgen, kayın, dişbudak, karaağaç türleriyle zengin bitki örtüsüne sahip ‘Çangal Ormanları’ içinde yer alıyor. Kayadibi ve Çatalçeşme derelerinden gelen su ile beslenen yapay bir göl esasen.