Derleyen: Erdem Enginar | Fotoğraflar: Alamy
Tuhaf ama gerçek... Burası 'Çirkinliğin' başkenti oldu
Doğu İtalya Bölgesi olan Marche’daki Pesaro şehrinin Urbino eyaletinde bulunan 'Piobbico' oldukça ilginç bir köy. Bu şirin köyün sakinleri yaklaşık 140 yıl önce kurulan 'Çirkin Kulüp' adını verdikleri organizasyon ile zamanla dünya çapında tanınmaya başladı. Yerel bir organizasyon giderek etkisini arttırarak evrensel boyuta taşındı. İşte sınırları aşan çirkinliğin başkenti ilan edilen Piobbico köyünün ilginç hikâyesi...
İtalya’nın merkezinde Apennine Dağları ve Adriyatik Denizi arasında kalan vadide yer alan ‘Piobbico’, yemyeşil ormanları ve şehri çevreleyen taş binalarıyla ünlü bir ortaçağ kenti. 1879 yılında köyde yaşayan, bekar olmaktan ve kendilerini son derece çirkin olduğuna inanmış kadınların reklam vermeye başlamasıyla Club Dei Brutti (Çirkin Kulüp) kuruluyor. Uzun bir süre sonra tekrardan 1976 yılında köyde bulunan dükkân sahibi Lele Iacobelli eş bulamayan 100’den fazla kadınla birlikte projeyi tanışma ajansına çevirerek kulüp yeniden canlandırılıyor.
Önemli olan iç güzellik
Üyeler topluma iç güzelliğin fiziksel görünümden daha önemli olduğunu vurgulayarak farklı bir misyon üstleniyorlar. Çirkin insanların sorunlarından halkı haberdar etmeyi, insanların fobilerinin üstesinden gelmelerini ve bazı durumlarda orta yol bulmalarına da yardımcı oluyorlar.
Üyeler topluma iç güzelliğin fiziksel görünümden daha önemli olduğunu vurgulayarak farklı bir misyon üstleniyorlar. Çirkin insanların sorunlarından halkı haberdar etmeyi, insanların fobilerinin üstesinden gelmelerini ve bazı durumlarda orta yol bulmalarına da yardımcı oluyorlar.
Kulüp, bir gün güzelliğin yok olacağını ancak yaşanılanların asla değişmeyeceğini söylüyor. Slogan olarak da ‘Güzellik köleliktir, çirkinlik bir erdemdir’ mottosuyla topluma dünyaya bu mesajlarını iletmeye çalışıyorlar.
Üyeler ‘belirtilmemiş’ten ‘olağanüstü çirkin’e kadar değişik rütbelerle sıralanıyorlar. Buna rağmen grubun üyelerinin mutlak çirkinlik özelliği taşıması gerekmiyor. Kulüp iç güzelliği kutlamaya ve başkalarının ne düşündüğü hakkında endişelenmemeyi aşılamaya çalışıyor.
2007 yılında kulüp tarafından çirkinlere adanmış en büyük hediye olarak gösterilen heykelde kendine aynada bakan bir adam temsili bulunuyor.
Kulüp üyeleri başkanlarını da festivalin son gününde belirliyorlar. Dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerle birlikte devasa bir şölene dönüşen festival büyük ilgi görüyor.
Zhongdong
Burası Çin’in Guizhou bölgesinde bir köy. Onu binlerce benzerinden ayıran özelliği ise bir mağaranın içine kurulmuş olması. Deniz seviyesinden 1800 metre yükseklikteki köye toplu taşıma veya karayolu ile ulaşmak kısa zamana dek mümkün değildi. Sarp yolu yüzünden en yakın bağlantı noktasından bile yürüyüşle bir saatte varılacak mesafedeydi bu mağara köy.
100 kişinin yaşadığı (yaşamaya çalıştığı) Zhongdong uzun süre Çin hükümetinden destek göremedi. Elverişsiz coğrafya yüzünden zaten mağdur olan köylüler 2008’den beri “Çin mağara adamları toplumu değildir” diyen devlet yüzünden okulsuz kaldı. Köydeki okul kapatıldığı için öğrenciler en yakın okula gidebilmek için sekiz yıl boyunca sabahları iki saat yürüdüler.
Yaşlılar başka bir yere taşınmak yerine yerlerinde kalıp köylerine bağlantı yolu yapılmasını talep ediyordu. Mağara köy basına yansıdıktan ve medyada gördüğü ilgi üzerine turistik bir bölgeye dönüştükten sonra köyde yaşayanların en büyük isteği gerçekleşti, karayolu ulaşımı bağlantısı kuruldu. Taşınmaya gönüllü olanlar hükümet yardımıyla başka bölgelere taşındı.
Öğrenciler içinse hem yaşayıp hem okula gidecekleri başka yerlerde kalacak ancak hafta sonlarında ailelerini ziyarete gelecekleri bir düzenleme yapıldı. Bugün Zhongdong köyünde yerli nüfusun çoğunluğu hâlâ köyde yaşıyor ve eski yaşamını sürdürüyor. Karayoluyla da olsa en yakın alışveriş yapacak nokta hâlâ 15 kilometre ötede.
Haid Al-Jazil
Eğer ‘Yüzüklerin Efendisi’ romanı veya filminden fırlamış bir kent arıyorsanız, Yemen'deki Had Al-Jazil'den daha iyisini bulabileceğinizden emin değiliz. Kurak bir vadide bir kayanın üzerine kurulan kasaba, doğal bir film platosu olarak gelecekte çok ilgi görecek. Arabistan Yarımadası'nın güneyindeki Yemen'de hiçbir nehir kalıcı değil.
Yağışlı mevsimde akmaya başlıyor ama kısa süre sonra kuruyorlar. Denizden uzak yaşayan insanlar için hayatın tek kaynağı da bu kısa süreli akan sular. Haid Al-Jazil'in kurulma amacı da aynı doğrultuda. Yemen'in iç bölgelerinde arazi genellikle kurak çöllerden oluşuyor ve kaynaklar çok sınırlı. Bu yüzden de ev yapmak, bir kasaba kurmak biraz yaratıcılık gerektiriyor.
Had Al-Jazil'de tüm evler çamurdan inşa edilmiş ve ahşap tabanlara sahip. Bu da onları sıcaktan koruyor. Haid Al-Jazil'de bulunan evler çamurdan yapılmalarına rağmen son derece dayanıklı, çünkü hem yağışlı mevsime hem de hemen arkasından gelen aşırı sıcaklara karşı dimdik ayakta duruyorlar. Yaklaşık 150 metrelik bir kaya üzerinde yükselmeleri ise onları doğrudan film setlerine ışınlıyor.
Savoca
Sicilya’nın doğu ucunda bulunan Savoca, Ortaçağ izlerini taşıyan bir köy. Eski taş evleri, etkileyici kiliseleri ve Akdeniz hissi yaşatan sokaklarıyla tarihi köy, kaçış rotaları arasında. Sicilya’yı ve bölge kültürünü en iyi yansıtan yerlerden biri olduğu için Coppola’nın çok beğenilen Godfather II filmi de bu köyde çekilmiş. 1600 kişinin yaşadığı yerleşim yerinde gürültü, araç kornası hatta insan sesi bile zor duyuluyor.
Júzcar
İspanya‘nın güneyinde, Endülüs Bölgesi’nde bulunan Júzcar, yakın zamana kadar kendi halinde bir köydü. 2011 yılında Şirinler filminin galasına ev sahipliği yapan köydeki tüm evlerin dış cepheleri maviye boyanınca köyün kaderi değişti. Sony Pictures’ın evleri eski haline döndürme teklifini kabul etmeyen köylüler Şirinler Köyü’nü andıran evlerinde doğayla baş başa yaşıyor.
Palangan
Burası İsfahan’a yaklaşık 233 km uzaklıkta kalan bir köy. Halkına da Luriler deniyor. Luriler de İran’da yaklaşık 5 milyon civarında olduğu bilinen Orta Asya’dan gelmiş bir etnik grup. Sar Agha Seyed ile Plaangan’daki evler birbirlerine çok benziyor. Aralarında tek fark Sar Agha Seyed’deki evler kerpiçten, Palangan’dakilerin de taştan olması.
Bu masal gibi gözüken yerleşim yeri Tahran’ın 660 kilometre güneybatısında yer alan bir Kürt Köyü. Bir vadinin iki yakasına sıralanmış taş evlerden oluşan bu köyde evler meridyen gibi üst üste sıralanmış haldeler. Bir evin çatısı diğer evin bahçesi olan bir mimari düzen var bu köyde. Köyün hemen yanından da Şirvan Nehri’ne akan bir dere var.