Instagram: @nilyesiliyollar
Marmara’nın yamaç paraşütü durağı: Uçmakdere
Sonbahar başlayıp deniz mevsimi yavaş yavaş sona ererken hafta sonu kaçamakları yine çok kıymetli hale gelmeye başladı. Yorucu bir haftanın sonunda dinlenilecek dingin bir köşe bulmak insanı adeta yenilenmiş hissettirir. Uçmakdere size tam da bu aradıklarınızı verecek yer. İstanbul’a 170 km uzaklıktaki köy Trakya’nın en güzel köşelerinden. İşte size yeşiller içine gizlenmiş Uçmakdere gezi rehberi...
Sonbahar başlayıp deniz mevsimi yavaş yavaş sona ererken hafta sonu kaçamakları yine çok kıymetli hale gelmeye başladı. Yorucu bir haftanın sonunda dinlenilecek dingin bir köşe bulmak insanı adeta yenilenmiş hissettirir. Uçmakdere size tam da bu aradıklarınızı verecek yer. İstanbul’a 170 km uzaklıktaki köy Trakya’nın en güzel köşelerinden. İşte size yeşiller içine gizlenmiş Uçmakdere gezi rehberi...
Fotoğraflar: Nadiye Çağlar, Alamy, Panoramio
Fotoğraflar: Nadiye Çağlar, Alamy, Panoramio
Tekirdağ’ın Şarköy ilçesine bağlı Uçmakdere köyü kendinizi gerçekten çok uzaklara gitmiş gibi hissettirecek adreslerden. Sabahın ilk ışıkları ile çıkıp dolu dolu bir gün geçirerek dönmek için çok iyi bir rota. Tekirdağ’dan Kumbağ yönüne devam ettikten sonra Ganos Dağları eteklerinde 20 kilometrelik muhteşem manzaralı bir yolculuk sizi köye ulaştıracak.Bu öyle bir manzaraki ünü ülke sınırlarını aşmış Ölüdeniz’i anımsatan, bir tarafta mavinin tonlarının dalga dalga yayıldığı, bir tarafta yeşilin tonlarının üst üste yığılıp bir tablo güzelliğine büründüğü bir görüntüye sahiptir.
Köye gitmeden internet üzerinden ayarlamanızı yaptığınızda hem yeni başlayacaklar hem de tecrübe sahibi olanlar mavi ve yeşilin harmanlandığı manzara üzerinde salınacakları yamaç paraşütü deneyimini yaşayabiliyorlar. Paraşütün iniş alanında ise güzel bir sahil şeridi sizleri bekliyor. Burada gece konaklaması için sessiz sakin, Marmara Adası manzaralı bir de kamp alanı bulunuyor.
Sahil şeridinin en sevdiğim köşesi ise suyun üzerinde bir leylek narinliğinde salınan balık avlama köşeleri dalyanlar oldu. Hem tepeden manzaraya hem de sahil şeridinin güzelliğine doyduktan sonra yola kaldığı yerden devam ederek köyün içine ulaşıyorsunuz.
Köy yeşil bir vadinin içerisinde, ağaçlar arasında gizlenmiş şekilde sizi bekliyor. Köyün girişinde dev bir ağaç gelenleri adeta kucaklıyor. Ağacın yaşlı dalları altından köye girdiğinizde evlerin tertemiz ve bakımlı görüntüsü içinizi ısıtıyor. Sokaklar, evlerin bahçeleri, camların önleri çiçeklerle bezeli.
Hele bir de kiraz mevsiminde gittiyseniz dallardan sarkan kıpkırmızı kirazlar hem gözünüzü hem karnınızı doyurur. Köyde bir çok keyifli kafede bulunuyor. Turizmin etkileri haliyle böyle bir arayışı da beraberinde getirmiş.
Köyün bazı evleri pansiyon gibi de kullanılıyor, gece kalmak bu dingin deneyimi daha da uzatmak isteyenler için bir köy evinde konaklamak oldukça keyifli olacaktır. Çadır kurmak isteyenler için sahildeki kamp alanına ek olarak bir de köyün çıkışında da uygun alanlar bulmak mümkün. Doğanın kucağında kamp kurup horoz sesleriyle güne başlamak da yine kamp severler için çok iyi bir fikir.
Tempolu yaşantılarımıza bir ara verip hayatı bir kaç saat de olsa yavaşlatmak gerçekten hem zihnimizin hem bedenimizin hakkı. Eski bir Rum köyü olan Uçmakdere’nin “Hoş yer” anlamına gelen Rumcadaki adı “Avdimio” idi. Adının anlamı gibi gerçekten çok hoş bir yer olan Uçmakdere molası kendinize vereceğiniz güzel bir ödül olacak.
Köy doğa tutkunları, yamaç paraşütü sevenler, fotoğrafçılıkla ilgilenenler için çok ideal bir durakken sadece biraz sessizliğe ihtiyacı olanlar için de güzel bir adres. Turizm canlanmasına rağmen henüz bir bozulmaya uğramamış dilerim ki böyle de kalır. Sadece yolun virajlarının çok keskin olduğunu aklınızdan çıkarmayın.