Serkan OCAK / serkan.ocak@hurriyet.com.tr
Machu Pıcchu'da çocukla seyahat etmek İstanbul’dan daha kolay
Nazan ve Özgür Aşık, hayatlarını seyahatler üzerine kurmuş bir çift. İkisi de İspanyolca bölümü mezunu. Nazan çocuk yogası ve İspanyolca özel dersleri veriyor. Özgür ise profesyonel rehber. Aşık çifti yurt içinde kazandıklarını yurt dışında gezerek harcıyor. Üstelik bunu 2012’den bu yana dünya güzeli kızları Mira ile birlikte yapıyor. Nazan Aşkın ile Kuzguncuk Bostanı’nda buluştuk. Mira gittiği alternatif bir anaokulundaki arkadaşlarıyla birlikte bostanda ağaçların, toprağın arasında doyasıya oynarken, biz de çocuklu tatilin güzel ve zorlu yanlarını konuştuk.
Nazan ve Özgür Aşık, hayatlarını seyahatler üzerine kurmuş bir çift. İkisi de İspanyolca bölümü mezunu. Nazan çocuk yogası ve İspanyolca özel dersleri veriyor. Özgür ise profesyonel rehber. Aşık çifti yurt içinde kazandıklarını yurt dışında gezerek harcıyor. Üstelik bunu 2012’den bu yana dünya güzeli kızları Mira ile birlikte yapıyor. Mira, şimdiden Güney Amerika ve Avrupa başta olmaz üzere 3 kıta da 14 ülkeye ayak bastı.
Ailenizden mi geliyor bu tutku?
Kesinlikle. Armut uzağa düşmüyor. Fotoğrafçı bir ailenin çocuğuydum. Tüm yazlarımızı çadırlarda geçerdi. Tekirdağ Koleji’nde yatılı okudum. Fotoğrafçı bir anne babanın çocuğuyum. Onlar sürekli gezerdi. İlk kez lisedeyken yurt dışına çıktım.
İlk uzun seyahatinizi ne zaman yaptınız?
Mira beş aylıkken Anadolu turu yaptık. 5 bin kilometre gezdik. İstanbul’dan çıkıp, Adana, Mersin, Gaziantep, Şanlıurfa, Kapadokya, Ankara’yı dolaştık. Sekiz aylıkken de ilk yurt dışı seyahatimize çıktık.
İşten fırsat bulup nasıl bu kadar yere gidebiliyorsunuz?
Eşimin sezonuna göre ayarlıyoruz genellikle. Rehberler için genelde mart-nisan gibi sezon başlar, kasım gibi biter. Sonra bize kendimize gidecek sıcak ülkeler ararız. Haritayı açıp bakıyoruz. O sene nerelere gideceğimize karar veriyoruz. Bu yıla kadar hep böyleydi. Ancak artık turizm çok kötü. Sezon hep kapalı gibi...
Peki hiç mi zor olmuyor sizin için küçük bir çocukla sürekli yollarda olmak?
Olmaz olur mu... İlk seyahatimizi otomobille yaptık. Mira’yı araba tutuyor. Çok zorlandık. Kemersiz ve çocuk koltuğu olmadan asla sürmüyoruz. Mira bir süre sonra kemer takmak istemiyor. Arabada sürekli ağlıyordu. Ama buna rağmen durmadık, devam ettik. Mira’nın moduna uymak zorunda kaldık. Sık sık molalar verdik. Virüsü yavaş yavaş bulaştırdık. Artık kendisi gitmek istiyor.
3-4 yaşlarında haritayı açıp bize gitmek istediği yerleri söylüyordu. Bilgisayardan haritaya bakmayı sevmiyor. İlla kağıttan olacak harita... İnsanın içinde seyahat etme isteği varsa, çocuğun ağlaması önemli olmuyor. Üstesinden geliyorsunuz... Çocuktan kaynaklanan engeller bizi durdurmuyor. İstanbul’da bir yerden bir yere gitmektense Machu Picchu’ya gitmeyi tercih ederim.
İstanbul neden zor?
Trafiği çok fazla. Çocuk dostu bir şehir değil. Kendi küçük köyümüz Kuzguncuk’tan dışarıya pek çıkmıyoruz. İstanbul’da bir yere gitmek gözümüzde büyüyor. Bir keresinde pusetle Taksim’e gittim. Hayattan soğudum. Otobüse binilmiyor. İnsanlar saygı göstermiyor. Yardım istemeyince kimse yardım etmiyor.
Gittiğiniz yerlerde başka ne gibi zorluklar oluyor?
Machu Picchu’ya çıkmak zor. Babasının sırtında çıktı. 2 yaş sendromu vardı. Bir keresinde uçakta aniden uyandı ve ağlamaya başladı. Koltuğun altlarındaydı. Hostes gelip uyardı, “Güvenli değil, kaldırın” dedi. “Yapabiliyorsanız siz yapın” dedim. Bir saat boyunca geçmedi. Çok zordu bizim için. Ama vazgeçmedik. Bolivya’da ‘Ölüm Yolu’nda gidiyorduk.
Burada her yıl ortalama 300-350 kişi düşerek ölüyor. Çok sis vardı. Önce rehberimiz “Gitmeyelim” dedi. Sonra sis açıldı. Gitmeye karar verdik. Tekerleğin neredeyse biri yolun dışında, uçurumun kıyısındaydı. Birden yol kesildi. Heyelan olmuş. Geri dönemiyoruz. Bisikletliler dahi geçemiyor.
Peki ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
Daha sık dinlenmeler yapıyoruz. Tuvalet, atıştırmalıklar, uykusuzluk, bu sorunları önceden bilmeniz ve tedbirli olmanız gerekiyor. Bizim bir acil kurtarıcı çantamız var. İçinde atıştırmalıkların olduğu sürekli yanımızda. Çünkü her an “Acıktım, tuvaletim geldi” diyebilir.
Örnek verebilir misiniz, nasıl değişik planlar bunlar?
Enerjisini mutlaka almanız gerekiyor. Eğer iki gün sizin istediğiniz oluyorsa üçüncü günü çocuğa bırakmalısınız. Biz soruyoruz “Ne yapmak istiyorsun?” diye. Parka gitmek istiyor. Çikolata yemek istiyor. İzlanda’ya gittik en son. Üçüncü gün tamamen Mira’nındı. Donmuş bir göle gitmek istedi. Sosisli sandviç yedi.
Bir kilisenin tepesine çıkmak istedi. Bunları yaptık. Çocuğun ihtiyaçlarını hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. İstanbul’da normal hayatımızda bir rutini var. Televizyon izlemesi sınırlı. Bu rutinleri seyahatlerde kaldırıyoruz. İstediği kadar izleyebiliyor, istediği kadar çikolata yiyebiliyor. Kendini özgür hissediyor. Motivasyonu artıyor.
Bütçenizi nasıl ayarlıyorsunuz?
Uçak biletleri çok önemli. Bu kısmı Özgür hallediyor. Nasıl ucuz uçak bileti alınacağını çok iyi biliyor. Promosyonları takip ediyor. Örneğin Güney Amerika’da eğer biletleri bir ülkeden diğerine ayrı ayrı alsaydık çok pahalı tutabilirdi. Çoklu uçuş diye bir şey var, hepsini tek seferde aldık. Neredeyse üçte birine geldi.
“Bildiğimiz hava yolu olsun” diyoruz. Ancak çok fazla alternatif var. Sadece THY’nin sitesine bakıp alırsanız pahalı alırsınız. Biz tüm seyahatlerimizde asgari bir konforu gözetiyoruz. En fazla 100 Dolar harcıyoruz. Tabi ‘Türk pasaportu’ gerçeği var. Vize ve pasaport masrafları Türkiye’de maalesef çok fazla.
Seyahate çıkmadan önce Mira için rehberlik konusunda özel bir şeyler hazırlıyor musunuz?
Kendimize harita hazırladığımız gibi ona da bir harita veriyoruz. Kalemler veriyoruz. Kendi işaretlerini kendisi koyuyor. Ona özel hikayelerle anlatıyoruz. Sevdiği karakterlerle uyarlıyoruz. Bir kilise anlatacağımız zaman “Bak burası prensesin şatosu, buradan şehre bakıyormuş” gibi ifadelerle anlatıyor.
Aklında kalıyor. Kelimeleri de seçerek kullanıyoruz. Mesela bir müze anlatacaklar, sadece arabalar üzerinden müzeyi anlatıyoruz. Herkesin kendi çocuğunu tanıması gerekiyor. Hangi hikayeleri, karakterleri seviyorsa onların üzerinden anlatım yapılabilir. Çocuğu seyahate dahil etmezseniz kabusa dönüşebilir.
İlginç başka anılarınız var mı?
Mira Patagonya’da gezerken birden “Burada hiç park yok” dedi. Haklıydı. Yoktu. Ne yapacağımızı düşünürken “Çocuklu bir anneye sorun onlar bilir, biz de haritadan işaretleriz” dedi. Kendi çözümünü yaratıyordu. Çok şaşırdık. Çocuğun sorularına cevap bulunca kendini güvende hissediyor.
Bu kadar seyahat etmenin çocuğa ne gibi faydaları var?
Şimdiden 8-9 yaşındaki bir çocuğun coğrafya bilgisine sahip. Belki daha fazla. Farklı ortamlarda bulunuyor, farklı kültürleri tanıyor. Şehirlerin para birimlerini öğreniyor. Dağlarda ağaç görmeyince ‘Sanırım yüksek bir yere çıktık” diyor. Çünkü 2 bin metrelerden sonra ağaç olmadığını öğrendi.
Şili’de bir hipi kasabasında festivale katıldı. Orada eşcinseller vardı. LGBT bireyler vardı. Etek giyen, hem göğsü hem de sakalı bıyığı olan kişileri gördü. Önce bir şaşırdı ama sonradan alıştı. Arkadaş oldu. Bunu gören bir çocuk hayatı boyunca hiç kimseyi ötekileştirmez.