Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy
Kendi ülkelerini kurdular! Para birimi hatta pasaportları bile var...
Dünya üzerinde ilginç özelliklere sahip birçok yer bulunuyor. Örneğin 11 kelime ve 168 harften oluşan bir şehir adını daha önce hiç duydunuz mu? Ya da resmi anlamda hiçbir ülkenin bir parçası olmayan, birkaç kişinin bir araya gelip ilan ettiği, kendi para birimi ve pasaportu olan ülkeden haberiniz var mı? İşte birbirinden farklı özellikleriyle dünyanın en ilginç yerleri…
Avrupa'ya gitmek, Amerika gezilerine çıkmak, Afrika'yı keşfetmek hemen hemen herkesin hayali. Görmediğimiz yeni yerler görmek, yeni kültürleri keşfetmekse paha biçilemez. Yalnız dünyada öyle yerler var ki, hikâyelerini okudukça çok şaşıracaksınız.
Issızlığın ortasında tek başına
Almanya'nın Kuzey Denizi kıyılarında, Almanların Hallig olarak adlandırdığı küçük adacıklar bulunuyor. Parçalara ayrılmış adacıklar, gelgitler yükseldiğinde bazen ana karaya bağlanarak, bir bütün haline geliyorlar. Bölgede bu adalardan 10 tane var. Nordstrandischmoor, Langeness, Oland, Gröde ve Hooge ile Habel, Südfall, Süderoog, Norderoog ve Hamburger Hallig… Bu adalar, Schleswig-Holstein eyaletinin Kuzey Denizi sahilinde, Schleswig-Holsteinisches Wattenmeer Milli Parkı'nda bulunuyorlar.
Adalar geçen 1000 yıl içinde eski balçık toprak üzerindeki kabarmaların meydana gelmesiyle oluştular. Kara önündeki doğal dalgakıranlar olarak Halligen adaları, günümüzde kıyıların korunmasında önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Su seviyesinde kuvvetli bir yükselme olduğunda su baskınına uğruyorlar. Sadece ‘Warft’ adı verilen ve üzerinde evlerin bulunduğu yapay dolguyla oluşturulmuş tepeler, sular arasından görünüyor.
Bu olay yılda yaklaşık 50 kez meydana geliyor. Her su baskınında balçık ve kum, Hallig Adası’na çöküyor. Bu da küçük adanın her yıl yaklaşık bir santimetre büyümesine de yol açıyor. En önemlisi bir Hallig Adası’ndaki yaşam iyi organize edilmek zorundadır. Adada pek fazla mağaza bulunmaz. Doktor sadece büyükçe Hallig adalarında var. Alışverişler karada yapılıyor. Acil tıbbi durumlarda ise helikopter çağırılmak zorunda kalınıyor.
11 kelime ve 168 harften oluşan şehir adı
Tayland’daki kültür farklılıklarını gözlemlemek, kaotik hayatı yaşamak ve farklı tatları deneyimlemek istiyorsanız Bangkok en doğru adres… Bu capcanlı şehirde birbirinden güzel tapınakları gezebilir yüzen pazarda bot kiralayarak alışveriş yapabilirsiniz. Peki tüm bunların dışında Bangkok’un tam adını biliyor musunuz? 11 kelime ve 168 harften oluşuyor. Tayland’ın başkenti Bangkok’un 8.2 milyon nüfusu var. Halk arasında şehrin ismi Krung Thep yani ‘Melekler Şehri’.
Şehrin Tayca ismi dünyanın en uzun şehir ismi olma özelliğiyle Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Şehir adı uzun olduğu için önce iki sözcüğe düşürülmüş ve Krungthep Mahanakhon denilmiş ancak turistlerin telaffuzda zorluk çekmemesi için kısaca Bangkok adı kullanılmaya başlanmış… Lise seviyesindeki öğrencilerin bu ad için ezbere okuma yarışmaları yapılıyor; öğrenciler tonlama ve uzatmalar için çalışmalar yapıyor.
Güneş görmeyen kasaba: Rjukan
Rjukan, Norveç’in güneyinde Telemark bölgesinde bulunuyor. Oslo'nun 150 kilometre batısında yer alıyor ve yaklaşık 100 yıl önce Vestfjord Vadisi’nin derinliklerine kurulan kasabayı, dik dağlar çevreliyor. Dağlar o kadar dik ve yüksek ki, kasabadakiler tüm kış aylarını (Norveç için Eylül ile Mart) güneşsiz geçiriyor. Artık bu duruma son vermek isteyen kasabalılar bir çözüm bulmuşlar. Kasabanın tam karşısındaki dağın en yüksek noktasına dev aynalar yerleştirmişler. Heliostat olarak bilinen bu güneş ışınlarını yansıtıcı aynaların maliyeti ise 835 bin dolar.
Bu fikir bundan 100 yıl önce de düşünülmüş ama o zamanlar bu sistemi yapacak teknoloji olmadığı için hayata geçirilememiş. Buldukları çözüm sayesinde artık Rjukan kasabası da güneş görüyor. Rjukan kasabası halkı bu çözümü sunan ilk kişi ve 1907’de karanlık vadide hidroelektrik fabrikası inşa eden Norsk Hydro’nun kurucularından Sam Eyde’i saygıyla anıyor.
Araba girmeyen köy
Hollanda'nın Overijssel eyaletinde yer alan küçücük bir köy, Giethoorn... Bu köyün ilginç bir özelliği var: Araba yok, toplu taşıma yok çünkü yol yok! Peki ulaşım nasıl sağlanıyor? Kanallar sayesinde... Köyün etrafı, kanallarla çevrili ve ulaşım sadece motorlarla sağlanıyor. İrili ufaklı 180'in üstünde köprünün bulunduğu köyün nüfusu 3 binin altında.
Her yıl turist akınına uğrayan bu köye ulaşmak için elektrikli motora izin var. Yakıtlı motor da tıpkı araba gibi yasak. Bu muhteşem köy için 'Masal Köyü' veya 'Hobbit Köyü' benzetmeleri yapılıyor. Köyün tek trafiği, köylülerin koyunlarını çayıra götürmek için bindikleri botlar yüzünden olan trafik! 13. yüzyıldan kalma olan bu köyde, bisiklet yolları da sonradan yapılmış.
İki ülkeyi birleştiren adalar
Kanada ile ABD sınırında yüzlerce minik kara parçasından oluşan Bin Adalar, dünya üzerindeki en özel doğal alanlardan biri. Çoğunlukla üzerinde yalnızca tek bir ev ve bir ağacı bulunduran bu adalar, Kanadalı ve Amerikalıların olduğu kadar, turistlerin de gözdesi.
Hikâyesiyle herkesi ürküten Boldt Kalesi, beş saatlik masalsı tekne turu ve aynı anda iki farklı ülkede bulunmanın verdiği büyüleyici hisle Bin Adalar, özel rotalara yönelenler için şahane bir tercih. Adalardan bazıları üzerinde sadece bir evi ve ağacıyla birlikte yaşayan mutlu ve huzurlu bir çiftlerin evi olurken, bazıları ise kayalıkları ve otları ile yalnızca kuşların uğrak mekânı durumunda…
Bin Adalar'ı merak eden turistler ile buranın tutkunu olan yerliler kimi zaman bir saat kimi zaman da beş saat süren tekne turları sayesinde bir araya gelip, birbirleriyle uzaktan da olsa selamlaşıyor. Bin Adalar'ı ziyaret etmek için Kanada'nın başkenti Ottawa'ya da Toronto'dan iki saatlik yolculukla Gananoque isimli kasabaya ulaşmak gerekiyor.
Ağaç ev cenneti
Kosta Rika'daki ağaç ev topluluğunun hikâyesi çok ilginç. Bir gün yeni evlenmiş Matthew ve Erica Hogan kesilme riski olan 600 dönümlük bir ormanı satın almışlar. Daha sonra ağaç evler inşa etmeye başlayan çifte zamanla aynı kafadan insanlar katılmış. 10 yıl sonraysa burası Pasifik Okyanusu'nun kıyısında çevre dostu bir kasabaya dönüşmüş.
İnsanlar burada güneş pilleri kullanıyor, yağmur suyu biriktiriyor, meyve-sebze yetiştiriyor ve atıkları için biyoproses denilen bir yöntem kullanıyorlar. Yaşayan herkese kaynaklar ve rotalar konusunda da rehberlik ediliyor. Ayrıca ağaçlardaki insanlar yerel bir kuş türü olan Faunalar'ın dikkatini çekiyormuş. "İnsanlar ne kadar çok ses yaparsa o kadar çok kuş ve hayvan buraya toplanıyor." diye açıklamışlar bu durumu da.
Minik insanların krallığı
Kunming yakınlarında bulunan Chen Mingjing imzalı bu özel tema parkında sıra dışı bir dünya yaratılmış. Mingjing ‘cücelik’ hastalığı olan insanların ülkenin dört bir yanından buraya taşınmasını istemiş. Bugünse burada yaşları 19 ile 48 arasında değişen yaklaşık 125 insan yaşıyor. Bu insanlar cüce, elf, prenses ve şövalye kıyafetlerinden oluşan eğlenceli kostümler giyiyorlar ve evleri ağaç, mantar gibi farklı şekillerden oluşuyor.
Pek çoğu yurtlarda kalıyor ve onlara özel inşa edilmiş banyoları, eşyaları bulunuyor. Hem de burada herkesin bir işi var. Turistlere özel gösteriler yapıyor ve turlar düzenliyorlar. Pazar günlerini ise ev işlerine ayırıyor ve poker, voleybol oynayıp, ücretsiz İngilizce dersleri alıyorlar. Ayrıca burada bir okul, bir hastane, süpermarketler, kafeler ve bir çiçekçi de bulunuyor.
Kendi ülkelerini kurdular
Seborga Prensliği, İtalya topraklarının Fransız sınırına yakın bir bölgesinde bulunan bir prenslik. Bu prenslik 954 tarihine kadar uzanıyor. Tarih boyunca birleşik İtalya'nın resmi anlamda asla bir parçası olmayan bu mikro ulus, Giorgio Carbone liderliğinde, 1963 yılından itibaren bağımsızlık iddiasını güçlü biçimde dile getirmeye başladı.
Yöre halkı tarafından yönetici seçilen Carbona, "1. Giorgio" unvanıyla 2009 yılına kadar yönetimde kaldı. Luigino isimli para birimi 1994-1996 yılları arasında hiçbir hukuki geçerliliği olmamasına karşın bölge içinde kullanılmıştır. Son nüfus sayımına göre 320 vatandaşı var.
Kayaların üzerine kurulan hayatlar
Eğer ‘Yüzüklerin Efendisi’ romanı veya filminden fırlamış bir kent arıyorsanız, Yemen'deki Had Al-Jazil'den daha iyisini bulamazsınız. Kurak bir vadide bir kayanın üzerine kurulan kasaba, doğal bir film platosu olarak gelecekte çok ilgi görecek. Arabistan Yarımadası'nın güneyindeki Yemen'de hiçbir nehir kalıcı değil. Yağışlı mevsimde akmaya başlıyor ama kısa süre sonra kuruyorlar. Denizden uzak yaşayan insanlar için hayatın tek kaynağı da bu kısa süreli akan sular. Haid Al-Jazil'in kurulma amacı da aynı doğrultuda. Yemen'in iç bölgelerinde arazi genellikle kurak çöllerden oluşuyor ve kaynaklar çok sınırlı. Bu yüzden de ev yapmak, bir kasaba kurmak biraz yaratıcılık gerektiriyor. Had Al-Jazil'de tüm evler çamurdan inşa edilmiş ve ahşap tabanlara sahip. Bu da onları sıcaktan koruyor. Haid Al-Jazil'de bulunan evler çamurdan yapılmalarına rağmen son derece dayanıklı, çünkü hem yağışlı mevsime hem de hemen arkasından gelen aşırı sıcaklara karşı dimdik ayakta duruyorlar. Yaklaşık 150 metrelik bir kaya üzerinde yükselmeleri ise onları doğrudan film setlerine ışınlıyor.
Eğer ‘Yüzüklerin Efendisi’ romanı veya filminden fırlamış bir kent arıyorsanız, Yemen'deki Had Al-Jazil'den daha iyisini bulamazsınız. Kurak bir vadide bir kayanın üzerine kurulan kasaba, doğal bir film platosu olarak gelecekte çok ilgi görecek. Arabistan Yarımadası'nın güneyindeki Yemen'de hiçbir nehir kalıcı değil. Yağışlı mevsimde akmaya başlıyor ama kısa süre sonra kuruyorlar. Denizden uzak yaşayan insanlar için hayatın tek kaynağı da bu kısa süreli akan sular. Haid Al-Jazil'in kurulma amacı da aynı doğrultuda. Yemen'in iç bölgelerinde arazi genellikle kurak çöllerden oluşuyor ve kaynaklar çok sınırlı. Bu yüzden de ev yapmak, bir kasaba kurmak biraz yaratıcılık gerektiriyor. Had Al-Jazil'de tüm evler çamurdan inşa edilmiş ve ahşap tabanlara sahip. Bu da onları sıcaktan koruyor. Haid Al-Jazil'de bulunan evler çamurdan yapılmalarına rağmen son derece dayanıklı, çünkü hem yağışlı mevsime hem de hemen arkasından gelen aşırı sıcaklara karşı dimdik ayakta duruyorlar. Yaklaşık 150 metrelik bir kaya üzerinde yükselmeleri ise onları doğrudan film setlerine ışınlıyor.