Kanseri yendiler şimdi dünyayı geziyorlar

Emir Dino Günel (29) girişimci. Hollandalı kız arkadaşı Celine Elsa (26) tiroid kanserini yenince dünya turuna çıkmaya karar verdiler. Bu zorlu süreç ikisini de çok yıpratmıştı ve kötü günleri unutmaya ihtiyaçları vardı. Evlerindeki bütün eşyalarını sattılar. İşlerine ara verdiler. Yanlarına 9 bin TL alarak hiçbir plan yapmadan Bangkok’a tek yön bilet alıp maceraya başladılar. Belli bir rotaları yok. Gittikleri yerde bir aydan fazla kalmıyorlar. Yolda olma halini hayat felsefeleri haline getirmek istiyorlar. Şu ana kadar dört kıtada 14 ülke gezdiler. Emir Dino ile maceralarını konuştuk.

Emir Dino Günel (29) girişimci. Hollandalı kız arkadaşı Celine Elsa (26) tiroid kanserini yenince dünya turuna çıkmaya karar verdiler. Bu zorlu süreç ikisini de çok yıpratmıştı ve kötü günleri unutmaya ihtiyaçları vardı. Evlerindeki bütün eşyalarını sattılar. İşlerine ara verdiler. Yanlarına 9 bin TL alarak hiçbir plan yapmadan Bangkok’a tek yön bilet alıp maceraya başladılar. Belli bir rotaları yok. Gittikleri yerde bir aydan fazla kalmıyorlar. Yolda olma halini hayat felsefeleri haline getirmek istiyorlar. Şu ana kadar dört kıtada 14 ülke gezdiler. Emir Dino ile maceralarını konuştuk.

Kötü bir olay atlattınız. Sanırım şu an her şey yolunda. O zorlu süreci biraz anlatmak ister misiniz?
Emir: Celine bir gün spordan döndükten sonra boynunda ping pong topu büklüğünde bir şişkinlik vardı.

Türkiye’deki detaylı tetkiklerden sonra tiroid kanseri teşhisi kondu. Sonra Hollanda’ya döndü. Aynı dönemde kendi işimde zorlu ve stresli bir dönemden geçiyordum.

O sıra İstanbul’da olmak zorundaydım. Dört ay içerisinde iki ameliyat oldu ve radyoterapi terapi tedavisi gördü. Bu sürede olabildiğince ziyaret etmeye çalışıyordum fakat aklım tabi her an oradaydı. Çok zordu her şey…

Peki dünya turuna çıkma fikrinde bu sürecin etkisi var mı?
- Tabii… İkimizde çok yıpranmıştık ama her zaman gezmek istiyorduk.

Süresiz seyahat fikri aklımıza yattı. İşlerimizi internetten yapıp, kazançlarımızı belirli bir yere bağlı olmadan elde ederek, istediğimiz yerde, istediğimiz kadar yaşayabileceğimizi biliyorduk. Sonunda yola koyulduk.

Ama süresi ve rotası belli olmayan bir tur yine de zor olmalı…
- Elbette zorluğu var ama bunu hayatımızın yaşam biçimi haline getirmek istiyoruz. Başından beri bizim için en önemlisi gezdiğimiz ülke ve şehir sayısını artırmak değil, gittiğimiz yerlerde olabildiğince yerel halk gibi yaşayarak ülke ve kültürünü tanımak oldu.

Bundan dolayı da gittiğimiz yerlerde çoğunlukla birer ay kalıp, daire kiralıyoruz ve normal yaşantımıza devam ediyoruz.

Yola çıkmadan önce sık seyahat eder miydiniz?
- Dokuz yıl İsviçre, altı yıl da Hollanda’da yaşadım. Bunlar dışında 36 ülke gezdim. Celine’de benimle tanışmadan evvel 10 ülke gezmişti.

Seyahate çok düşkün olduğu kadar, seyahat planlamasında bir o kadar da esnek. Son dakika belirlediğimiz bir ülke yerine başka bir ülkeye gittiğimiz çok oldu.

Yola nereden başladınız?
- Ocak 2016’da Bangkok’a tek yön bilet alıp, yola koyulduk. Oradan Tayland’ın kuzeyinde Chiang Mai’ya geçtik ve sokak sokak dolaşarak kendimize bir ay kiralayabileceğimiz bir daire seçtik.

Sonrasında Koh Samui, Phangan ve Ko Tao adaları, Filipinler, Boracay, Vietnam, Hollanda, Belçika, Yunanistan, İsveç, Macaristan, İngiltere ve Amerika gibi ülkelere gittik. Her şey anlık gelişiyor ve kafamıza göre geziyoruz.

Nasıl hazırlandınız, yanınıza neler aldınız?
- İstanbul’da Göktürk’te şehrin kaosundan uzak sakin ve rahat bir yaşantımız vardı. Evde bulunan hemen hemen her şeyi çok kısa bir süre içerisinde sattık.

Bavulumda, iki kot pantolon, üç şort, 12 tişört, gömlek gibi kıyafetler var. Aynı zamanda fotoğraf makinesi ve elektronik eşyalar…

Şimdiye kadar en unutamadığınız anlar neler?
- Chiang Mai’de fil tapınağında geçirdiğimiz gün olağanüstü bir tecrübeydi. Yine Chiang Mai ormanında toplamda 54 farklı zipline binerek dört saat havada asılı kalmak harikaydı.

Vietnam’da Cu Chi tünellerini diz üstünde yürüyerek gezmek, Boracay adasında bir ay boyunca plajın üstündeki bir otel odasında yaşamak, Kuala Lumpur sokaklarında onlarca Galatasaray ve Fenerbahçe forması giyen Malezyalılar ile karşılaşmak güzel anlardı.

En çok nerede eğlendiniz?
- Gittiğimiz her ülkede çok eğlendik. Hepsinin atmosferi ve yeri farklı ama ‘eğlence’ anlamında Tayland’ı tek geçerim.

Bangkok özellikle benim en sevdiğim şehirlerden bir tanesi. Oldukça kozmopolit… Tarihi ve kültürü, şehrin sunduğu modern alışveriş opsiyonları, gece hayatı ve eşsiz restoranlarıyla çok güzel bir uyum içerisinde. Ayrıca dünyanın en güzel plajlarına sahip…

En çok hangi ülkenin insanları size daha sıcak geldi?
- Kesinlikle Filipinler… Hayatımda daha önce bu kadar cana yakın, sıcak ve samimi bir halkla karşılaşmadım.

Ülkelerine giriş yaptığınız andan itibaren, taksicisinden, sokakta veya bir dükkanda karşılaştığınız kişiye kadar, herkes sizinle konuşup ülkelerini ziyaret ettiğiniz için teşekkür etmek istiyor. Zor şartlarda yaşayanlar bile sizi evlerine davet edip yemeklerini paylaşmak istiyor.

Şu ana kadar yaşadıklarınız size neler kattı?
- Gittiğimiz yerlerde hiçbir zaman bir aydan fazla kalmadık.. Her gittiğimiz yerde hem gezme hem iş anlamında hedefler koyuyoruz kendimize.

Bize uzak olan kültürlere ve insanlara olan hoş görümüz ciddi derecede arttı. Her gün farklı senaryolarla karşılaşıyoruz. Bu da bakış açımızı geliştirmemize ve yeni perspektifler kazanmamıza yardımcı oluyor.

Yola çıkış bütçeniz ne kadardı?
- Yola çıkarken 2500 dolar (9 bin TL) aldık yanımıza… Ayda 500 dolar (1700 TL) Koh Samui adasında plaja 10 dakika mesafede havuzlu bir daire kiraladığımız da oldu.

Aynı şekilde aylık 350 dolara (1200 TL) Chiang Mai’de şehirin göbeğinde site içerisinde havuz ve sporu olan bir dairede de kaldık. Lüks de takıldık orta seviye de…