Erdoğan GÜMÜŞ / Instagram: @erdogangumus1 | Fotoğraflar: Erdoğan Gümüş, Alamy, DepoPhotos
Hafta sonu burada bir başka güzel! Türkiye'nin en sakin yeri...
İpek Yolu’nun Kuzeybatı Anadolu’daki güzergâhında önemli yol duraklarından Göynük… Kervanların konakladığı, hem ticaret hem de askeri yol güzergâhı olmasından dolayı bu bölge, tarih boyunca daima hareketliliğe sahip olmuş. Günümüzde de taşıdığı değerler ve kültürel çeşitliliği itibariyle her biri birer turistik cazibe merkezi hâline gelen bu ilçeler görülmeyi hak ediyor ve ziyaretçilerini bekliyor. Sakin bir hafta sonu adresi arıyorsanız Göynük tam size göre, üstelik çok da ucuz… İşte size Göynük gezi rehberi…
Ankara’dan Ayaş, Beypazarı, Nallıhan ilçelerini geçerek 220 km’lik bir yolculuğun ardından Göynük’e ulaşıyoruz. Yol güzergâhında yer alan bütün ilçeler İpek Yolu’nun tarih boyunca yol durakları olmuş. Kervanların konakladığı, hem ticaret hem de askerî yol güzergâhı olmasından dolayı bu bölge, tarih boyunca daima hareketliliğe sahip olmuş. Günümüzde de taşıdığı değerler ve kültürel çeşitliliği itibariyle her biri birer turistik cazibe merkezi hâline gelen bu ilçeler görülmeyi hak ediyor ve ziyaretçilerini bekliyor.
Nallıhan’ı geçtikten 60 km sonra tabelası görünse de kendisi görünmüyor Göynük’ün. Ana yoldan şehir merkezine giden yola giriyoruz. 100-150 metre gider gitmez vadi içerisinde bir sır gibi saklanmışcasına buluyoruz Göynük’ü. Kahverengi kiremitli çatıları ve beyaz badanalı evleriyle bezenmiş ilçe, panoramik ve tam da kartpostallık bir görüntüyle karşılıyor bizi…
Anadolu’nun pek az yerinde rastlayacağımız bu manzara karşısında büyüleniyoruz. Uzaktan bakıldığında kentsel dokuyu bozacak hiçbir eğreti yapı ya da siluet yok karşımızda.
Bu manzarayı görünce Göynük’ün neden dizi ya da sinema filmlerin mekânı olarak tercih edilen bir yer olduğunu daha iyi anlıyorum. Bu güzel beldeyi çarpık kentleşmeden koruyormuşçasına karşı tepede bir küheylan gibi duran Zafer Kulesi, bu ülke için toprağa düşmüş nice yiğitlere tanıklık edercesine görkemi ve güzelliği ile de selam veriyor bize.
Bu güzel manzarayı fotoğrafladıktan sonra ilçe merkezine doğru yol alıyoruz. İlçe merkezi ve çarşısı, tarihi eserlerin yoğun olarak yer aldığı bir alan. Göynük, son yıllarda özellikle inanç ve kültür turizmi açısından cazibe merkezlerinden ve yoğun tercih edilen destinasyonlardan biri haline gelmiş. Bir de buna çevresinde bulunan doğal güzellikler eklenince tercih edilebilir özelliği bir kat daha artıyor. Üstelik, 2016 yılında uluslar arası Citta Slow Birliği’ne üyeliği kesinleşen Göynük’ün, ‘Sakin Şehir’ unvanını alması da ayrı bir cazibe oluşturuyor ilçe için.
Fatih Sultan Mehmet’in hocası, İstanbul’un manevi fatihi olarak değerlendirilen Akşemseddin burada vefat etmiş. Hocasını çok seven Fatih, buraya bir türbe yaptırmış. Türbe en çok ziyaret edilen yerlerden birisi. Hemen yanı başında 1335 yılında yapılmış olan Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa cami yer alıyor. Türbe ve caminin çok yakınında bulunan ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde; “Latif ve havası hoş!” olarak nitelendirdiği tarihi hamam da görülmeye değer.
Bıçakçı Dede (Emir Sıkkîn) Türbesi de görülecek tarihi eserler arasında. İlçeye gelenlerin en çok ilgi gösterdikleri eserlerden birisi de konaklar. Osmanlı sivil mimari eserlerinin en güzel örnekleri olarak Müderrisoğlu Konağı, Türksoylar Konağı, Akşemseddinoğlu Konağı, Caferler Konağı görülmesi ve gezilmesi gereken konaklardan bazıları. Bunlar arasında Gürcüler Konağı aynı zamanda Kent Müzesi Etnografya Müzesi olarak ilçenin kültürüne özgü eserlerle donatılmış.
Göynük’ün artık sembolü haline gelmiş önemli bir eseri de cumhuriyet dönemi yapılarından biri olan Zafer Kulesi. Kule, cumhuriyet döneminin ilk kaymakamı Hurşit Bey tarafından, Göynük halkının kurtuluş savaşındaki kahramanlıkları ve milli mücadelede gösterdikleri desteklerini ebedileştirmek üzere anıtsal eser olarak yapılmış.
Birkaç kez yangın nedeniyle tahrip olan kule, günümüzde restore edilmiş. Altıgen taş temel üzerine, üç katlı olarak inşa edilen kulede, her katta yuvarlak kemerli, ahşap söveli pencereler ve ahşap balkon korkulukları bulunuyor. İlçeye kazandırdığı görsel zenginlikle de ziyaretçilerin mutlak uğrak noktası olduğu gibi fotoğraf karelerinin de vazgeçilmez simgesi konumunda...
Göynük’ün tüm yerleşim alanı olarak ‘kentsel sit alanı’ olarak ilan edilmesini sağlamış. Neredeyse 700 yıllık bir eser olan Süleymanpaşa Cami’sinin yanı sıra, türbe, hamam, çeşme ve çok sayıda sivil mimari eserleri dâhil olmak üzere 163 tescilli eser bulunuyor ilçede.
Tarihi dokusunu korumakla kalmayan Göynük, günümüzde yerel yöneticilerin ve halkın da sahiplenmesiyle kültürünü, geleneklerini yaşatmanın gayretini de gösteriyor. Göynük ile özdeşleşen, el tezgâhlarında dokunan, kısa kenarları ve baş üstüne gelen kısmı desenli, ince pamuklu dokumanın birleşmesinden meydana gelen ‘Tokalı Örtme’ 2016 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından ‘coğrafi işaretlerin korunması’ kapsamında tescillenmiş.
Bu şirin ilçenin 10-15 dakikalık yürüme mesafesinde her yerine ulaşılabilir büyüklükte olması da ayrı bir keyif veriyor ziyaretçilerine. Telaşsız, sakin ve yorulmadan neredeyse her yeri yürüyerek dolaşmanız mümkün. Tarih kokan dar ve taş döşeli sokaklarında dolaşırken, ruhumuz dinleniyor adeta. Osmanlı mimarisinin sadeliği ve tipik özelliğini görüyoruz her bir evde. Ahşap Evlerin çoğu vadinin derinliklerinden yamaca dik ve paralel bir şekilde sıralanmış. Çoğu ev birbirinin görüntüsünü kesmeyecek konumda inşa edilmiş.
Bazı sokaklarda neredeyse çatıları birbirini öpecek derecede yakın duruyor evler. Bir camdan karşı cama kolunu uzatıp komşunun elini tutacak yakınlıktaki pencerelere bakarken, iki elin neredeyse kavuşmasına şahit olacakmışız hissi uyandırıyor bende… Camdan cama bu kadar yakın mekanlarda komşuluk ilişkilerinin de candan cana olduğu şüphe götürmez bir gerçek.
Doğal güzellikleriyle de ilgi çekiyor
Bunların içinde en önemlileri Sünnet ve Çubuk gölleri. İlçeyi doya doya dolaştıktan sonra seyahatimizdeki ikinci durağımız 11 km gibi yakın bir mesafede olan Çubuk Gölü oluyor. Gölün kıyısında bir kaç haneden oluşan köyün evleri ve cami minaresi bana Uzungöl’ü hatırlattı. Bir o kadar güzel görünüyor göl manzarası
Göle hâkim yokuş kısmında, bir dizi film için plato olarak kullanılmak üzere yel değirmenleri yapılmış. Yel değirmenleri şu anda kullanılamaz hale gelmiş olmasına rağmen renkli görünümleriyle göle masalsı bir hava kazandırmış. Göynük’ün gelecekte en çok ilgi görecek yerlerinden biri olmaya aday. Zira Göynük’e yapılan tur programlarında yel değirmenleriyle bir hayli ilgi görmeye başlayan Çubuk gölü mutlaka yer alıyor. Gölün etrafını dolanan yürüyüş yolu, yürümeyi sevenler ve trekkingcilerin de ilgi odağı...
Tadı damağımızda kalan ve tarihi bir konak olan Caferler Konağı’nda bir gece konakladığımız bu kısa seyahatimizi noktalıyoruz. Taraklı’ya gitmek üzere Göynük’ü arkamızda bırakırken Zafer Kulesi’nde dolaştığım esnada görmüş olduğum taşa yazılmış bir yazı geliyor aklıma; Göynük ve insanları öylesine etkileyici ki, bir ziyaretçi duygularına hâkim olamayıp duvar yazısı ile duygularını iletmek ihtiyacı hissetmiş.
Nasıl gidilir?
Göynük coğrafi konum olarak son derece avantajlı bir bölgede yer alıyor. Özellikle Ankara ve İstanbul’a yakın oluşu, turistik gezi programlarında en çok tercih edilen ilçelerden biri haline getirmiş Göynük’ü… Ankara’dan gitmek isteyenler için de son derece cazip bir güzergâh sizi bekliyor. Toplam uzunluğu 230 km Ankara’nın Ayaş, Beypazarı, Nallıhan gibi, termal, tarih ve kültür turizmi açısından en çok tercih edilen turistik ilçelerini gezerek de gitmek mümkün. Ancak bunun için günübirlik seyahatten ziyade Beypazarı, Nallıhan ya da yine güzergâh üzerinde sayılabilecek Mudurnu’yu da ilave ederseniz üç-dört günlük harika bir seyahate dönüştürmeniz sizin elinizde…
İstanbul’dan gelecekler toplam uzunluğu 210 km olan bir yol gidilmesi gerekiyor. Adapazarı’na kadar TEM otobanını kullanıp, sonrasında Bilecik-Eskişehir istikametine dönerek Geyve-Taraklı yol ayırımına gelip, buradan 60 km sonra Göynük’e ulaşabilirler. Yol üzerinde yer alan Geyve ve Taraklı da doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleri ile gezilmesi ve görülmesi gereken yerler...
Ne yenir, nerede kalınır?
Göynük’te konaklama bakımından henüz ihtiyacı tam manasıyla karşılayabilecek düzeyde değil. Yoğun dönemlerde ve hafta sonları konaklamada sıkıntılar yaşanabiliyor. Özellikle hizmete yeni giren Sular Otel, bu konuda ilçeyi birazcık rahatlatmış. Tabii ki, her yıl hızla artan ziyaretçi sayısı dikkate alındığında yeni otellere ihtiyaç olduğu âşikar. Sular Oteli’nin dışında Göynük Otel, Göynük Hanedan Butik Otel, Müderrisler Evi Konağı, Akşemseddinoğlu Konağı, Caferler Konağı, Türksoylar Konağı konaklanabilecek yerlerden bazıları…
Göynük’te küçük ama şirin lokantalar var. Ancak bir kısmında yöresel yemek sunumu yoksa da bazılarında yöresel lezzetleri bulabilirsiniz. Keşli cevizli mantı, keşli cevizli erişte, güveçte etli yaprak sarma, kiremitte güveç, ev baklavası bazı lokantalarda bulabileceğiniz yöresel yemekler… Paşazade Göynük Sofrası, Lalezar Kafe-Restoran, Osmanlı Sofrası, Sultanlar Sofrası, Göynük Lezzzet Sofrası, Asmalı Konak, yöresel tadları bulabileceğiniz lokantalardan bazıları...