İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr
Hafta sonları gezerek 32 ülke ve 175 şehri gördü
Eylül Tunç (28) Fransızlara ait bir sigorta şirketinde çalışıyor. Dokuz yıl önce gittiği Berlin, seyahat konusunda tüm ön yargılarını yıktı. O gün bugündür tek düşüncesi farklı ülkelerin kültürlerini keşfetmek. Altı yıldır kurumsal hayatta olmasına rağmen, fırsat bulduğu her an dünyayı geziyor. Ekstrem sporlar ise olmazsa olmazı… Müzik konserleri için de yola koyulmayı seviyor. Bugüne kadar 32 ülke ve 175 şehri gördü.
Eylül Tunç (28) Fransızlara ait bir sigorta şirketinde çalışıyor. Dokuz yıl önce gittiği Berlin, seyahat konusunda tüm ön yargılarını yıktı. O gün bugündür tek düşüncesi farklı ülkelerin kültürlerini keşfetmek. Altı yıldır kurumsal hayatta olmasına rağmen, fırsat bulduğu her an dünyayı geziyor. Ekstrem sporlar ise olmazsa olmazı… Müzik konserleri için de yola koyulmayı seviyor. Bugüne kadar 32 ülke ve 175 şehri gördü.
Yolda olma fikri bile beni çok heyecanlandırırken seyahat benim için hem ihtiyaç hem mutluluk kaynağı…
Hem maddi hem manevi açıdan seyahat etmenin ne kadar kolay olduğunu gördüm. Bu durum kurumsal hayatta çalışmaya başladıktan sonra da değişmedi.
Berlin’de seyahate bakış açınızı değiştiren şey neydi?
-Berlin’e gitmeden önce de içimde seyahat isteği olmasına rağmen, o zamanlar Türkiye’de bugüne oranla daha az uçuş opsiyonunun olması ve alternatif seyahat olanaklarının bu kadar çeşitli olduğunu düşünmememin beni engelleyen bahaneler olduğunu anladım.
Aileniz bu durumu nasıl karşılıyor?
- Onlarda gezmeyi sevdiği için bu durumu pozitif karşılıyor. Genellikle seyahatlerim benim gibi her türlü yeri keşfetmekten keyif alan arkadaşlarımla oluyor. Tek gezsem belki biraz daha endişelenebilirler ama genelde zaten tutucu ve baskıcı değillerdir.
Binalardaki savaş izlerini görmek de çok üzücüydü. Budapeşte’de Sziget Müzik Festivali’ne gittim. Golf arabasıyla parklarını gezdim. Meşhur kaplıcalarını gittim. Trenle Cinque Terre’nin şirin köylerini gezmek süperdi.
Bir ülke düşünün ki size kum plajlardan sörfe, safariden tapınak gezilerine, doğa yürüyüşlerinden kaya tırmanışına kadar birçok farklı olanak tanıyor. En unutamadığım ise ülkenin adının da geldiği Seylan Çayı’nın yetiştirildiği uçsuz bucaksız çay tarlalarından geçerek yaptığım tren yolculuğuydu.
İyi bir planlamayla her şey mümkün… Aklımda her zaman gitmek istediğim yerler listesi var. Liste fazla uzun olduğu için zamanlamasını belirleyen de ucuz uçak bileti oluyor.
En ucuz seyahatim Gürcistan’dı. En kaliteli yerde bile 5-6 euro’ya inanılmaz çeşitli ve güzel yemekler yiyebiliyorsunuz. En pahalı seyahatlerimden biri eğlencesiyle meşhur Hırvatistan’daki Hvar Adası’ydı. Standart bir yemek 15-20 euro’dan başlıyor.
Küçücük pervaneli uçaklarla ulaşıyorsunuz ve doğasının güzelliğiyle ilk andan itibaren sizi büyülüyor. Orada sadece kanoyla ulaşılabilen lagünlerin içinde dolaşmak inanılmaz bir tecrübeydi.