İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr | Fotoğraflar: Gonca Koç
"Türk olduğumu öğrenenler ilginç tepkiler gösterdi" Günde 10 dolarla sıra dışı macera
Gonca Koç (32) bilgisayar mühendisi. Dokuz yıl süren çalışma hayatında işler istediği gibi gitmeyince şirketten ayrılma kararı aldı. Aklında hep Asya’da keşfe çıkmak vardı. Amacı az parayla çok şey yapmaktı. Salgın öncesi dönemde bütçesini günlük 10 dolar olarak belirledi. Çantasını hazırladı ve maceraya başladı.
Yoga eğitimi için önce Hindistan’ın yolunu tuttu sonra bir baktı ki bisikletle Japonya yolunda… Yeri geldi otostop çekti, dağa tırmandı, insanların evlerine misafir oldu ve en önemlisi yol boyunca çalışarak seyahat bütçesi oluşturdu. Gittiği ülkelerde ortalama 50-55 gün kaldı. Koç ile Asya serüveninde yaşadıklarını konuştuk.
Doğayı çok seven biri olduğumu bu dokuz yıllık süreçte fark ettim ve sosyal medyanın da etkisiyle aslında Asya'nın tropik adalarına, denizlerin berraklığına, maviliğine ve güzelliğine içten içe bir hayranlığım oluşmaya başladı. Kendimi orada bir adada yaşarken hayal ettiğim çok oldu. Ayrıca Asya'nın çok büyük bir kısmında Türk vatandaşlarına vize kısıtlamasının olmayışı da Asya'yla başlamamda oldukça etkili oldu.
Nasıl bir rota izlediniz?
Vize alıp Hindistan'a gitme fikri kolay ve uğraşsız geldi. Bu nedenle buradan başladım. 57 gün geçirdim. Sonra ikinci gitmek istediğim yer olan Tayland'ın muson sezonunda olmasından ve Hindistan'da deneyimlediğim muson sezonunu pek sevemediğimden yaz mevsimini yaşayan Kırgızistan’a geçtim. Bu güzel ülkede de 55 gün kalıp, arkadaşımın düğününe katılmak için Türkiye'ye döndüm. Sonra tabii tekrar bir tura çıktım.
Hindistan dini inanışları, sosyolojik yapısı, gündelik hayatıyla farklı ve çok renkli bir ülke. 57 gün oldukça uzun bir süre. Neler yaptınız?
Yoga eğitimimin ardından ufak bir Ayurveda (5 bin yıllık bir doğal şifa sistemi) eğitimi alıp sonrasında bir ay boyunca sırt çantamla Tac Mahal'in bulunduğu Agra’yı, Hindistan'ın pembe şehri Jaipur'u, tam bir kültür zenginliği yaşatan Jodhpur'u ve hayatımda ilk kez çölde yıldızları izleyerek uyuduğum altın Jaisalmer’i gezdim. Ülkede beni en çok etkileyen kültürleri oldu.
Doğaya bu kadar saygı duyup bütün evrenle bir olarak yaşadığımız inancını benimsemeleri, dini rituelleri çok etkileyici. Ayrıca zengin-fakir arası uçurumun açıklığını gözlemlemek de her anlamda insanı büyüten bir deneyim. Ülkeyi günde 9 dolar harcayarak gezdim. Toplamda 556 dolar harcadım. Bu fiyata uçak, yemek, kalacak yer, ulaşım ve turistik yer gezi ücretleri dâhil. Sonra ise rota Kırgızistan…
Orada da kaldığınız süre uzun. Yalnız Hindistan ile kıyaslarsak biraz daha bize yakın bir kültür. Kırgızistan’da neler yaptınız?
Hiç yabancılık çekmedim. Ülkeyi gönüllü çalışarak ve otostop kullanarak gezdim. Kırgızların misafiri oldum ve aile hayatlarını, yaşam koşullarını yakından gözlemleme şansı yakaladım ve gerçekten çok keyif aldığım bir deneyimdi. İlk kez 4 bin metre yüksekliğindeki Alagöl (Alakol) için dağa tırmandım.
Endonezya’da parasız geçen günler
Sonra yurda dönüp biraz mola verip, daha uzun bir maceraya adım attınız. Bu rotanızdan ve yaşadıklarınızdan da bahsedebilir misiniz?
İlk durağım Tayland oldu. Bir ay kaldım ve hayatımda ilk kez dalış yaptım. Sonra otostopla sınır ülkesi Malezya'ya geçtim. Langkawi Adası, sokak sanatlarıyla ünlü Penang Adası, ülkenin tarım kaynağı Cameron Highlands, başkent Kuala Lumpur'u ve son olarak da barış şehri Malakka'yı gezerek ülkeden ayrıldım. Sonra yol beni Singapur’a götürdü. Burada bir ailenin köpeklerine bakarak üç hafta boyunca hem çalıştım hem de keşfe çıktım.
İlk durağım Tayland oldu. Bir ay kaldım ve hayatımda ilk kez dalış yaptım. Sonra otostopla sınır ülkesi Malezya'ya geçtim. Langkawi Adası, sokak sanatlarıyla ünlü Penang Adası, ülkenin tarım kaynağı Cameron Highlands, başkent Kuala Lumpur'u ve son olarak da barış şehri Malakka'yı gezerek ülkeden ayrıldım. Sonra yol beni Singapur’a götürdü. Burada bir ailenin köpeklerine bakarak üç hafta boyunca hem çalıştım hem de keşfe çıktım.
Singapur sonrasında deniz yoluyla Endonezya'ya geçtim. Bir hafta Batam şehrinde banka kartımın çalışmaması sonucu parasız kaldığım günler geçirdikten sonra hayatımın en eşsiz deneyimi olan deniz yolculuğunu yaparak Java Adası’nın yolunu tuttum. Adada Jakarta, Bandung, Yogyakarta, Kawah İjen'i gördüğüm Banyuwangi şehriyle Lombok’u gördüm. Sonrası Endonezya, Hong Kong, Güney Kore ve bisikletle keşfettiğim Japonya… Bu tur boyunca da Tayland’da 16, Malezya’da 7, Singapur’da 1, Endonezya’da 11, Hong Kong’da 12, Güney Kore’de 15, Japonya’da da günlük 10 dolar harcadım.
‘Workaway kurtarıcım oldu’
Cep yakmayan bir tur olmuş…
Evet, çünkü kurtarıcılarım Workaway ve couchsurfing idi… Workaway yurtdışında ya da yurtiçinde gönüllü çalıştığınız ve iş bulduğunuz bir online platform. Çoğunlukla para alışverişi olmayan part time çalışmanız karşılığında konaklama ve yemek ihtiyaçlarınızın karşılandığı bir sistem düşünün.
Evet, çünkü kurtarıcılarım Workaway ve couchsurfing idi… Workaway yurtdışında ya da yurtiçinde gönüllü çalıştığınız ve iş bulduğunuz bir online platform. Çoğunlukla para alışverişi olmayan part time çalışmanız karşılığında konaklama ve yemek ihtiyaçlarınızın karşılandığı bir sistem düşünün.
Günde 4-5 saatlik bir çalışma ile konaklama ve yemek ihtiyacınızı karşılayıp, kalan zamanınızda geziyorsunuz. Bu sisteme ‘workaway.info’ üzerinden erişiliyor. Couchsurfing de zaten çok yaygın… İnsanların birbirine yardım etmesi konsepti üzerine kurulmuş konukseverlik ağı... Böyle bir maceraya çıkacaklar için bu iki uygulamayı öneririm.
Yol boyunca yaptığınız işlerden ne kadar para kazandınız?
Birçok iş yaptım. Kırgızistan’da çocuklara İngilizce öğrettim, bir hostelde resepsiyonist oldum, yoga eğitmeni olarak çalıştım, Singapur’da bir ailenin disleksi çocuğunun eğitimine yardımcı oldum, Tayland' da iki otel için tanıtım videosu hazırladım… Yalnız ciddi para kazandığım tek iş sokakta fotoğraflarımı satmaktı. Güney Kore'de 2 bin 200 dolar, Japonya'da ise 300 dolar kazandım.
Seyahat hikâyenizde her şey var. Gönüllü çalışma, fotoğraf satarak bütçe oluşturma, otostop ve bisiklet… İki teker üzerinde nasıl macera yaşadınız?
İki teker üzerinde yolculuğa Seul’den başlayıp Tokyo Narita havaalanında bitirdim. Toplam 2600 km yol yaptım. İlk önce Güney Kore içinde 600 km’lik son derece konforlu bisiklet yollarından geçer, dizim ağrırsa bırakır normal yollara dönerim diyordum ama olmadı. Doğayla iç içe, sakura çiçekleri arasından nehir boyunca bisiklet sürmeye bayıldım.
10 günün sonunda Japonya'yı boydan boya geçeceğim bisiklet rotasında sürmeye hazırdım. Güney Kore bisiklet yolları, yol üzerindeki tesisleri açısından muazzam bir yer. Ayrıca bisiklet severlerin bildiğini tahmin ettiğim, ‘warmshowers’ uygulamasını kullanıp birbirlerine sıcak bir duş ve yatacak yer sağlayan bisiklet severlerin de bolca bulunduğu bir yer Güney Kore.
Türkiye’yi İstanbul olarak tanıyorlar
Yolda Türk olduğunuzu öğrenenler nasıl tepki verdiler?Türk olduğum için aldığım en garip tepki Kırgızistan'da bir Avrupalının çarşaftan çıkıp buraları gezmeye gelme cesaretimi tebrik etmesiydi. Müslüman ülkelerde Türk olduğumu duyan çoğu kişi olumlu tepiler verdi. Çok seviyorlar.
Güney Kore'de Türkler için kardeş ülke diyorlar, birçok kişi bana gelip şahsen teşekkür etti savaşta yanlarında olduğumuz için. Çok garip bir duyguydu. Çoğunlukla "Turkey" dediğimde tanınmazken "İstanbul" dediğimde "Oooh İstanbul" diyorlar. İnsanlar Türkiye'yi İstanbul olarak tanıyorlar…
Asya kültürüne karışmak size neler öğretti?
İyi insanların hâlâ var olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Türkiye’de çalışma koşullarında ya da İstanbul'da yaşarken bencilce bir bireysellikle karşılaşıyordum. Yolda hep karşıma bana bir şekilde değer katan, her şeyi paylaşan insanlar çıktı. En önemlisi hayatta para kazanmak için tek yolun, bildiğimiz altın bilezik olarak görülen işlerde çalışmak olmadığını öğrenerek döndüm.