Dünyanın en ilginç adası! Bu kadınların yaptıkları sizi çok şaşırtacak...

Güney Kore’deki Jeju Adası dünyanın en ilginç adalarından biri. Burası 'Tanrıların Adası' olarak da biliniyor. Jeju Adası muhteşem doğası ve ilginç yapısıyla görenleri şaşırtan cinsten. Yalnız burayı özel kılan adada yaşayan Haenyeolar. Kendilerine Türkçesi ‘Deniz Kızı’ anlamına gelen ‘Haenyeo’ diyen bu insanlar yaz-kış demeden dalış yapmak zorundalar. İşte Jeju Adası ve adada yaşayan ‘Deniz Kızları’nın ilginç hikâyesi…

Jeju Adası’ndaki ‘Deniz Kızları’nın hikâyesine geçmeden önce biraz adanın güzelliklerinden bahsedelim. Çevresini saran kayalar, adeta bir heykeltıraşın elinden çıkmış eserler kadar dikkat çekiyor Jeju Adası’nda…

Jeju’nun mükemmel plajlarında denizin ve güneşin tadını çıkarmanın dışında yapılacak pek çok alternatif ve görülmesi gereken oldukça ilginç yerler bulabilme şansınız var.

Bunların en başında Cheonjiyeon Şelaleleri yer alıyor. Çevresinde hayvanların ve bitkilerin özgürce yaşayabildiği yer olarak bilinen bu şelale, 22 metre yüksekliğinde.

Altında bulunan küçük göletse ‘Koi’ adı verilen renkli balıklar bulunuyor. Jeju’da görmeniz gereken yerlerden biriyse Manjanggul Mağarası.

Şehir merkezinden kalkan otobüslerle ulaşabileceğiniz bu mağara, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer almakla beraber dünyada bulunan en iyi lav tünellerinden biri sayılıyor.

İçerisinde doğal yollarla oluşan sarkıtlar ve taş sütunları görebileceğiniz mağarada yarasalara da rastlamanız mümkün. Volkanik patlamalardan oluşan Jeju için aslında tehlike arz eden bir doğa olayının müthiş bir görsele dönüşmüş hali de diyebiliriz.

Adada diğer görülmesi gereken yerler arasında Seongsan Ilchulbong tepesi ve pek çok efsanevi hikâyeye sahip olan Yongduam Kayası bulunuyor.

Jeju Adası’nın turistlerin ilgi odağı konumuna gelmesindeki diğer bir sebepse muhteşem bitki ve çiçeklere ev sahipliği yapması.

Jeju Adası’nın bu kadar bilinen bir ada olmasının aslında en önemli sebeplerinden biriyse ‘Haenyeo’lar. İlginç özelliklere sahip bu insanlar Jeju Adası’nın tanınmasında en önemli rolü üstleniyorlar.

Kendilerine ‘Haenyeo’ diyen bu insanlar dondurucu soğuklara aldırmadan inanılmaz derinliklere dalıyorlar. Üstelikte bunu yaparken sadece kendi nefeslerini kullanıyorlar.

Dalış yapan kadınların çoğu 70 yaşın üstündeJeju Adası’nın bu meşhur sakinleri Güney Kore’de Haenyeo olarak biliniyorlar. Türkçe olarak ise isimleri ‘Deniz Kızı’ anlamına geliyor. Haenyeolar kalamar ve deniz kestanesi toplamak 20 metre derine dalabiliyorlar. Bu kadar derine dalarken de oksijen tüpü kullanmıyorlar.

Nefeslerini iki dakikaya kadar tutabilen Haenyeolar bu ilginç özellikleriyle tanınıyor. Üstelik dalış yapanların çoğu 70 yaşından büyük. Genç yaştakilerin yapmakta zorlanacağı bunca şeyi yapan Haenyeolar çevrelerinde büyük ilgi görüyor.

Bu yeteneklerinin sebebi olaraksa altı yaşından itibaren eğitim almaları gösteriliyor. Eğitim alan kişiler küçük yaşta yüzmeyi ve dalmayı öğreniyorlar.

14 yaşındayken denizin derinliklerinde para getirecek kabuklu deniz hayvanlarını toplamayı öğrenmiş oluyorlar. Eğitim gören kızların anneleri özellikle ürünün bol olduğu köşeleri, tehlikeli durumlarda sakin kalmayı ve mesleğin ayrıntılarını öğretiyorlar.

17 yaşına geldiklerindeyse tam gün çalışmaya başlıyorlar ve 70 yaşına kadar ayda 15 gün dalıyorlar, topluyorlar ve topladıkları şeyleri satıyorlar.

Aslında bu iş yeni ortaya çıkan bir şey değil. Çünkü Kore ve Japonya sahillerinde 1500 yıldır dalgıçlık yapılıyor.

17. Yüzyılın başında erkekler de kadınlar da bu işi yapıyordu. Erkekler denizin derinliklerine dalarken kadınlar sahile yakın yerlerde deniz otları toplamakla uğraşıyordu.

Sonraları sadece erkeklere getirilen yüksek vergiler ve işin tehlikeli oluşu erkeklerin bu işi bırakıp tarım ve sanayide çalışmalarına neden oldu. Kadınlarsa vergiden muaf oldukları için sadece sahil yakınlarında kalmayıp denizin derinliklerine yöneldiler.

Haenyeo (Deniz) kadını olmak, kadınlara hem ekonomik bağımsızlık hem de diğer alanlarda daha özgür olma olanağı sundu. Örneğin artık boşanma hakkına sahiptiler.

Boşanıp başka biriyle evlenebiliyorlardı. Kadınların sözü daha fazla geçmekteydi, evin parasını onlar kazanıyordu.

Sanki anaerkil bir toplum kurulmuş gibiydi. Eğitim sistemine ve yolların yapımına katkı sundular.

Birlik beraberlik o kadar güçlendi ki, adada yaşayan kadınlar 1932 yılında Japon sömürgeciliğine karşı verilen mücadelenin vazgeçilmez parçası haline geldiler. Hatta adlarına şiirler yazıldı, şarkılar yapıldı.

Zamanla kadınların işin tehlikesi nedeniyle mesleğe duyulan ilgi azaldı. 1960 yılında 30 bin Haenyeo varken, 2006’da bu sayı 5406’ya düştü. Şimdilerde Haenyeoların hemen hemen hepsi 70 yaşın üstünde…

Haenyoların daldıkları Kore Boğazı yılın çok büyük bir bölümünde dondurucu derecede soğuk oluyor. Nesillerinin başlangıcıysa 5. Yüzyıla kadar dayanıyor.

Yaptıkları işin zorluğu ve verdikleri emek yüzlerindeki kırışıklıklardan okunabiliyor. Sayılara ise gittikçe azalıyor…

Yeni neslin çoğu iş ve eğitim için şehir merkezine taşınıyor. En son bu insanların fotoğraflarını çeken Mijoo Kim’e göre Kore mirasını koruyan Haenyeolar, kendi nesillerinin de son örneği olacak. Son olarak Haenyeoluk hâlâ devam ediyor.

Son olarak Haenyeoluk hâlâ devam ediyor. Ne kadar sürer bilinmiyor ama Jejudo Adası’nda bu kadınların hayatlarını, çalışmalarını anlatan bir müze de var.