İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr
Bisikletle hiç bitmeyecek dünya turuna çıktılar!
Melike Dede (26) avukat, Candaş Poroy (34) motosiklet mağazasında müdür. İkisi de işlerinden fırsat buldukça hafta sonları kamp için yakın yerlere gidiyordu. Zamanla iş stresi üzerlerinde fazla baskı kurunca istifa ettiler ve seyahati yaşam biçimi haline getirdiler. Hiç bisikletle uzun yol tecrübeleri yoktu. İstanbul’dan yola çıkarak İran’a kadar 2 bin km pedalladılar. Ceplerinde 15 bin TL var ve harcamaları günde 14 TL’yi geçmiyor. Hatta fırsat buldukça çalışıyorlar. Ne bir sonraki durakları belli ne de geri dönüp dönmeyecekleri… Gezgin çifti Hindistan Goa’da yakaladık ve maceralarını konuştuk.
Melike Dede (26) avukat, Candaş Poroy (34) motosiklet mağazasında müdür. İkisi de işlerinden fırsat buldukça hafta sonları kamp için yakın yerlere gidiyordu. Zamanla iş stresi üzerlerinde fazla baskı kurunca istifa ettiler ve seyahati yaşam biçimi haline getirdiler. Hiç bisikletle uzun yol tecrübeleri yoktu. İstanbul’dan yola çıkarak İran’a kadar 2 bin km pedalladılar. Ceplerinde 15 bin TL var ve harcamaları günde 14 TL’yi geçmiyor. Hatta fırsat buldukça çalışıyorlar. Ne bir sonraki durakları belli ne de geri dönüp dönmeyecekleri… Gezgin çifti Hindistan Goa’da yakaladık ve maceralarını konuştuk.
Yola çıkmadan önce nasıl bir hayatınız vardı, neler yapıyordunuz?
Candaş: Sabah işe gidiyor akşam dönüyorduk. İkimiz de ‘Akut Arama ve Kurtarma Derneği’nde gönüllüyüz. Hafta sonlarımız çoğu zaman enkaz araması ve tırmanma gibi dernek eğitimleriyle geçiyordu. Bununla birlikte tatillerimizde bazen yalnız bazen arkadaşlarımızla motorumuza atlayıp bir yerlere kamp yapmaya gidiyorduk.
Yani bir dünya turuna değil, bitişi düşünülmeyen bir geziye başladınız…
Candaş: Evet… İnsanoğlu yaradılışı sebebiyle kimi zaman yuva diyeceği bir yer arıyor. Buna da tamamız. Ancak bu sadece ülkeye dönmekle değil, ‘o an bulunduğumuz yere yerleşik düzen kurmakla da yapılabilir’ diye düşünüyoruz. Dünyanın her yeri aslında bize yuva olabilir. Yeter ki biz isteyelim.
Bu macera öncesi sık seyahat eder miydiniz?
Melike: İkimizin de işleri oldukça yoğundu ve sık seyahat etmek çok zordu. Hafta sonları İstanbul çevresindeki yerlere kaçmaya çalışıyorduk. En fazla bayram tatillerinde Çanakkale ve Yedigöller gibi yerlere gidip birkaç gün kamp yapıyorduk.
Beraber ilk nereye gittiniz?
Candaş: Romanya’ya gittik. Otostop çekerek 10 gün gezdik. Çoğu zaman ‘Couchsurfing’ ve ‘Warmshowers’ gibi sitelerde bulduğumuz insanlarla kaldık. Bir gece kalacak yer bulamadık ve sokakta tanıştığımız farklı ülkelerden gelen evsizlerin bizimle çadırlarını paylaşmaları üzerine onlarla birlikte ormanda kamp yaptık.
Sizi yollara düşüren şey neydi?
Melike: İş stresi ve altına girdiğimiz sorumluluklarımız üzerimizde fazla baskı kurmaya başlayınca, artık üç günlük tatillerle yetinmek istemedik. Bizi harekete geçiren tek bir şey değildi. Süreç içinde hep kafamızın bir köşesinde henüz adı konmamış bir dünyayı gezme isteği vardı.
Sanırım bisiklete tutkulu bir çiftsiniz?
Melike: Tutkudan ziyade bisiklet bizim için şuydu: Her akşam Caddebostan sahilde bisiklet sürüyorduk, bu kadar… Yemeğimizi evde hazırlayıp paketliyorduk. Akşamları işten çıkınca hemen sahile gidip hamağımızı kurup yemeğimizi yiyor, dinleniyorduk.
O zaman bisikletle hiç uzun yol tecrübeniz yok…
Candaş: Şu an kullandığımız bisikletlerimizi tura çıkmadan yaklaşık dört ay önce aldık. Daha önce bırakın uzun yol tecrübesini tur bisikletleriyle ilgili bir fikrimiz dahi yoktu. ‘Amelie’ diye bir gezgin misafirimizdi. Bisikletle Tayland’dan Türkiye’ye gelmişti ve Almanya’ya doğru devam edecekti. Onun sayesinde bisiklet seçenekler arasında yerini aldı.
Rotanızdan bahsedebilir misiniz, neler deneyimlediniz?
Melike: İstanbul’dan yola çıkıp Ankara’ya kadar sürdük. Sonra Kars’a Doğu Ekspresi’yle geçtik. Bu sefer de Kars’tan Gürcistan’a sürdük. Gürcistan’a vardığımız ilk gün bilek hizasından fazla kar olunca Kars’a geri dönüp Doğubeyazıt’a yönümüzü çevirdik ve İran’a geçtik. İran’da üç ay kaldık. Pakistan vizemiz olmadığı için İran’dan sonra Hindistan’a uçtuk. Mumbai’den Goa’ya gittik. Şu an Hindistan, Goa’dayız. Şimdiye kadar toplamda 2 bin kilometre pedalladık.
İran’da üç ay kaldınız. Gezgin gözüyle ülkeyi nasıl yorumlarsınız?
Candaş: Memleketimizdeymişiz gibi hissettik. Politik yapısını işin içinden çıkardığınızda birebir bizim ülkemizle aynı. İnsanları çok cana yakın. Kültürlerimiz şaşırtıcı derecede benzer. İnsanlar en başta biraz garipsiyorlar ama bu garipseme asla davranışlarının değişmesine sebep olmuyor. Herkes yardımcı olmaya çalışıyor. İran’da 82 günde 7 şehir gezdik. Sokaklarda müzik yaptık ve yaptığımız takıları sattık.
Bu maceraya aileler nasıl karşıladı?
Melike: Bizim toplumumuzda aileler çocuklarına biraz fazla korumacı yaklaşıyor. Bir de bilirsiniz, bizde “Kız evladı olmak!” diye tanımlanan bir inanış var. Buna inanışa göre kız evladı belli şeyleri yapmamalı, belli yerlere gitmemeli. Kısacası daha önceden belirlenmiş kalıpları çok aşmadan yaşamalı. Ne yazık ki ben de bu durumdan nasibimi aldım. Ama şimdi “Gezebildiğiniz kadar gezin, istediğiniz yerleri gezmeden sakın geri gelmeyin” diyorlar.