Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy
Bilim insanlarını şaşırtan keşif! Gizemli kapının sırrı çözülemiyor...
İnsanlığın dünya üzerinde varlığından haberdar olmadığı pek çok yer bulunuyor. Hatta bazıları bilim dünyasını cevapsız bırakacak gizemlerle dolu... İşte o yerlerden bazıları…
Dünya üzerinde inanılmaz yerler bulunuyor. Fantastik manzaralar sunan bu bölgelerde nefes kesen görüntüler var. Hatta bazıları bilimin açıklayamadığı yerler olarak da biliniyor…
İki kıtanın birbirinden ayrıldığı yer
Kuzey Amerika ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran, aynı zamanda iki kıtaya birden tek seferde dokunabileceğiniz yer olan İzlanda ve Silfra noktalarını daha önce gördünüz mü? Silfra, Kuzey Amerika ve Avrasya plakaları arasında kalan bir çatlak, muhteşem bir kara ve deniz altı manzarasına sahip. Yeryüzü plakalarını ayıran bu çatlak iki kıta arasında kalan orta nokta. Dalgıçlar için farklı bir macera sunan çatlak aynı anda iki kıtaya dokunma şansı veriyor. İzlanda, dünyada iki kıtasal plaka arasında durabileceğiniz tek yer olma özelliğini taşıyor. Bölgede hem coğrafi açıdan hem de dalış açısından en özel yer Silfra… Günümüzdeki kıtalar geçmişte Pangea adı verilen tek bir parça halindeydi. Daha sonra Pangea ayrılmaya başladı ve kıtalar bugünkü şeklini aldı. Ancak bu süreç sona ermedi, kıtalar birbirlerinden ayrılmaya hâlâ devam ediyor.
Bu ayrılma o kadar yavaş gerçekleşiyor ki her şey durağanmış gibi görünüyor. Dünyanın bazı yerlerinde bu ayrılmanın izlerine rastlamak mümkün. Bu konuda dünyanın en ilgi çekici bölgelerinden biri ise Silfra, Avrupa Kıtası ile Kuzey Amerika Kıtası’nın birbirine en yakın olduğu nokta olma özelliğini taşıyor. Burası mutlaka ölmeden önce görülmesi gereken yerler listenizde olmalı… Dalgıç olmanız da gerekmiyor, tabakalar karada da yollarına devam ediyor. Ama oraya kadar gitmişken esas deneyimin su altında olduğunu bilmelisiniz. Mid-Atlantic Ridge (MAR) adı verilen tektonik tabaka dünyamızın ikinci en büyük su kütlesi olan Atlas Okyanusu’nun altından geçiyor ve İzlanda’da su yüzüne çıkıyor. İki kıtayı birbirinden ayıran bu olağanüstü yer İzlanda’nın en büyük doğal gölü olan Thingvallavatn Gölü’nde yer alan Silfra Yarığı her yıl milyonlarca turiste iki kıtanın arasında dalış yapma keyfini yaşatıyor.
4
Şelalede sönmeyen ateş: Eternal Flame Falls / (Amerika, New York)
Chestnut Ridge Parkı’nın bir bölümünde yer alan şelale, dünyanın dört bir yanında kendiliğinden yanmakta olan yüzlerce ateşten birine sahip. ABD’nin Indiana Üniversitesi’nde araştırmacı olan Arndt Schimmelmann, yüzyıllar belki de binlerce yıl önce yerli kabileler tarafından yakıldığı düşünülen ateşin, aslında dünyadaki örneklerinden farklı olduğunu belirtti.
OurAmazingPlanet sitesine konuşan Schimmelmann, mağaradaki ateşin yerin derinliklerinde yer alan, antik ve son derece sıcak killi şist kayalarından geldiğini düşünüyor. Schimmelmann, killi şist içindeki karbon moleküllerinin parçalanarak küçük doğal gaz molekülleri ortaya çıkması için, sıcaklığın suyun kaynama noktasında veya daha sıcak olması gerektiğini belirtti. Ateşi besleyen gazın geldiği kayaların, içtiğimiz çay veya kahve kadar sıcak ve jeolojik olarak sanıldığından çok daha genç olduğu belirtildi. Bulgular, ateşi besleyen gazın farklı bir süreçten geçtiğini, bir çeşit katalizörün, gazı kayalardaki organik moleküllerden ortaya çıkardığı ifade edildi.
Birçok gizli belge burada: Iron Mountain
Demir Dağı, birçok gizli belgenin altında tutulduğuna dair bahsi geçen bir yer… Yerden 200 feet aşağıda, bu kireçtaşı madeninin büyüklüğü 1.7 milyon metrekare civarında. Ayrıca burada en büyük kiracı ve kasa sahibi ABD hükümeti.
Warner Brothers, Smithsonian Enstitüsü ve Corbis’in hepsinin sırları olduğunu biliyoruz. Söylenenlere göre binlerce tarihi ana kayıt, fotoğraf negatifleri ve orijinal film makaraları burada bulunuyor. Ayrıca Iron Mountain, Amerika’nın en büyük şirketlerinden bazılarını destekleyen bir veri merkezi olan Room 48’e ev sahipliği yapıyor.
Her hayvanın taşa döndüğü göl: Natron Gölü- Taşlaşan Göl (Tanzanya)
Dünyadaki en ilginç göllerden biri Tanzanya’da bulunan Natron Gölü. Natron Gölü'nün yüksek alkalin değerinden ötürü dokunan her hayvanın birdenbire taşlaştığı ve öldüğü iddia ediliyor. Bölgeyi gezen fotoğrafçı Nick Brandt ise ‘Tahrip Edilmiş Alanlara Doğru’ isimli kitabında gölle ilgili şu bilgilere yer veriyor: "Natron Gölü'nün etrafında yıkanmış, kuşlardan yarasalara kadar birçok tür keşfettim. Kimse ölüm sebeplerini bilmiyor ancak su çok yüksek soda ve tuz içeriğine sahip.
Öyle ki, Kodak film kutularımın boyalarını bile saniyeler içerisinde çıkarabiliyordu. Sahilin kıyısında bulduğum bu hayvanları aldım ve onları sanki o halleriyle yaşıyorlarmış gibi, ölmeden önce, normalde duracakları pozisyonlarına koydum, böylece bir nevi hayata döndürdüm. Ölüm içerisinde yeniden canlandırılmış gibi..."
Görenleri şaşkına çeviriyor: Dead Vlei / Ölü Vlei (Namibya)
Paslı turuncu rengindeki dev kum tepeleriyle çevrili kuru bir vahada güneşi batmış bir ölü orman… Su eksikliğinin yaşandığı bu ormanda ağaçlar su aramak adına köklerini dışarıya doğru çıkarmışlar.
Bu ilginç yer sadece binlerce ton altın depolamakla kalmıyor. Aynı zamanda Bağımsızlık Bildirgesi ve Magna Carte gibi önemli tarihi belgeleri barındırdığı da söyleniyor.
Confluence of Rhone and Arve Rivers / Rhone ve Arve Nehirlerinin Birleşmesi (İsviçre)
İsviçre’nin Rhone ve Arve nehirlerinin birleştiği noktada farklı iki rengin oluşması dikkat çekiyor. Kahverengi ve mavi renklerinin yoğunluk farkı nedeniyle birbirine asla karışmaması eşsiz bir görüntü ortaya çıkarıyor.
Christ of The Abyss / Derinliğin Mesihi (İtalya)
Su altında bulunan bronzdan yapılma 2,50 metre uzunluğunda bir İsa heykeli. Derinlere dalmayı seven dalgıçlar için favori bir yer konumunda. Su altında görülebilecek gizemli yerlerden bir tanesi…
Bu kapının arkasında başka bir kapı daha bulunmuş. Yapılan bazı araştırmalar sonucunda içinde ne olduğunu bilmediğimiz bir oda veya odalar bu ikinci kapının arkasında bulunmakta. Aynı kapıdan kral odasından başlayan kuzey kanallarında da bulunmuş. Burada sorulan en önemli soru ise şu: Görünüşte hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kapılar neden buralara kondu?
Geleceği gören harita
Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis’in 1513¨te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu’nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu’nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818¨de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis’in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.