Hakan GENCE
Bavulu bir kez açarak üç ülke nasıl gezilir?
Geçtiğimiz hafta Royal Caribbean filosunun en son ve en teknolojik gemisi unvanına sahip ‘Ovation Of the Seas’i deneyimleme teklifini alınca durup düşündüm. Bir gemide Hint Okyanusu üzerinde geçecek 5 gece... Korkunun ecele faydası yoktu, ben de bu deneyimi yaşamaya karar verdim. Sonuç: “Ne oldum değil, ne olacağım” misali geminin lüksünü terk edip Phuket’e inmek istemedim.
Karaya basmanın verdiği güvenden uzak, deniz üstünde yapılacak bir tatil fikri... Ayağının her daim toprakta olmasını seven ben için çok korkutucuydu ve hiç bana göre değildi. Kafamda “Sıkılırsam ya da hastalanırsam?” gibi sorular bile gerilmem için yeterliydi. Peki 5 gün boyunca ne yaptım? İşte cevabı...
Limanda bizi Hint Okyanusu’nun uçsuz bucaksız manzarasını kendine fon alan bir gemiden öte adeta yüzen bir şehir bekliyordu. Duruşu bana biraz Titanik’i anımsattığından, görür görmez kaçmak istedim ama geç kalmıştım. Hafiften titrediğimi gören gemi mürettebatından ilk destek gelmişti bile: “Korkmayın. Bu gemi çok büyük fırtınalara karşı bile dayanıklı.” Bu cümleyle aklıma fırtınalar takılsa da rengim tropik kumsalların pudra beyazlığına kaçsa da gemiye sağ salim, bayılmadan bindim.
Kısa süre sonra kalacağım kabine yerleştim. Kabinler lüks bir otel odasından farksız. Etrafı incelerken yolculuk ne zaman başladı anlamadım bile. Geminin hareket ettiğini hissetmek imkânsız... Özel bir teknoloji sayesinde suyun üzerinde adeta kayarak ilerliyormuş meğer. Bunu öğrenene kadar sık sık odanın penceresinden dışarıya bakarak yol alıp almadığımızı kontrol ettim.
İçinde ameliyathane var
En büyük korkularımdan biri herhangi bir sağlık sorunu yaşarsam ne yapacağımdı. Meğer geminin içinde büyük bir ameliyathane varmış. Çok daha acil durumlarda bir helikopter sizi alıp en yakın şehir merkezine en kısa sürede götürüyor. Bütün bunları öğrendikten sonra bir hafifleme gelmedi değil. “Gemiyi sanki benim gibi bu işlerden korkanlar için tasarlamışlar” diye düşünmeye başladım.
Sıkılmak mı? Mümkün değil
İçeride 5 bin yolcu, bin 500 mürettebat toplam 6 bin 500 kişiyiz. Ama sakin olun 18 katlı ve içinde 22 asansör mevcut olan gemide bir gördüğünüzü bir daha neredeyse göremiyorsunuz. Aynı şekilde dört bir yan aktivite eğlence dolu. Özellikle inat edip “Ben sıkılacağım” demezseniz sıkılmak gerçekten de mümkün değil.
Örneğin benim için geminin en dikkat çeken iki aktivitesi güvertedeydi! İlki “North Star” isimli cam kapsül… Yükseklik korkuma rağmen bu deneyimi es geçmedim. Bir kere olan olmuştu korkularımın üzerine yürümeyi kafama koymuştum. Ameliyathaneden helikoptere kadar uzanan sağlık hizmeti ‘yürek yemiş’ kadar cesur bir kıvama getirmişti beni. Kapsül güverteden 100 metre yukarıya yükseliyor. Süpermen olmak nasıl bir şey merak edenler için ideal.
Cam bir kapsülün içinde şiddetli havanın gücüne kendinizi bırakıp bir anda Hint Okyanusu’nun uçsuz bucaksız manzarası ve mavisine karşı uçuyorsunuz. Karşınızdaki okyanus manzarası sizi öyle büyülüyor ki emin olun korkudan eser kalmıyor. Meraklısına; belinizde sakatlık varsa denemeyin. Çünkü bütün güç oraya biniyor.
Bunları yeterli bulmayanlar için geminin bu katında çarpışan arabalar var. Ayrıca sporsuz yapamayanlar için spor salonu ve iki tur sonra sizi nefes nefes bırakan büyük bir koşu pisti, sörf havuzu, su kaydırakları da mevcut. Tabii alışveriş sevenler de unutulmamış. Gümrüksüz alışveriş yapabileceğiniz dünya markalarının bulunduğu bir alışveriş sokağı mevcut. Gün içinde sık sık farklı ürünlerde hatırı sayılır indirimler yapılıyor.
Kültür sanatla ilgilenmek isterseniz, her gün profesyonel şovların sergilendiği dev bir gösteri alanı var. Büyüklüğüyle Zorlu PSM’yi anımsatıyor. 35 milyon Euro’ya mal olmuş. Burada Pixels şovu görmenizi öneririm. Eğer meraklıysanız çok büyük bir de kumarhane var. Özellikle Singapur’da yaşayan Çinliler buranın meraklısı. Harcadıkları paranın hesabını yapmıyorlar. Daha çok parası olanlar için 500 bin dolara girilebilen ayrı bir VIP kumarhane alanı da var.
El yıkamayana ekmek yok
Gemi yolculuğuna ilişkin korkularımdan biri de hijyendi... Çok kısa sürede bu korkunun da önyargılarımdan kaynaklandığını anladım. Gemide normalin çok üzerinde bir hijyen uygulamasıyla karşılaştım. Bir kere her şeyden önce yemeklere muslukların önünden geçerek gidebiliyorsunuz ve ellerinizi yıkamadan yemeği almanız imkânsız. Gemi ise zaten pırıl pırıl…
Bu arada açık büfenin dışında da dünya mutfaklarını temsilen birçok restoran var gemide. Ben en çok İtalyan stili dekore edilmiş ‘Jamie Oliver’ ve Uzakdoğu mutfağının en iyilerinden ‘İzumi’ etkiledi.
Lüks ve şatafata istemeden veda
Gemiyi keşfetmem, korkularımı yenmem iki gün sürdü. Tam gemi yolculuğuna alışmıştım ki iki günün sonunda ilk durağımız Phuket Patong Beach’e vardık. Ne yalan söyleyeyim büyük filikalarla gemiden ayrılırken alıştığım lüks ve şatafatı neredeyse gönülsüz terk ettim diyebilirim.
Filikadayken Hint Okyanusu’ndaki yol aldığımız adadaki koşullar daha çok tedirgin ediyordu beni. Ama burası da Phuket’ti… Dünyanın en güzel adaları arasında…
Burada ilk dikkatimi çeken halkın sakinliği oldu. Yedi kere hayata geleceklerine inandıkları için yaşayacak çok şeyleri olduğunu düşünüyorlar ve bu yüzden hiç hırsları yok. Günlük ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kazanmak onlar için yeterli. Yoksulluk hemen göze çarpıyor ama bunun yanında doğadaki huzur adeta yüzlerine yansıyor ve hepsi mutlu. Burası deniz mahsulü yemekleri kadar masaj salonları ve gece kulüpleriyle de ünlü. İyi bir masajın ortalama bedeli 40 Dolar.
Sahilde Phuket’in yerli halkı tuttukları deniz ürünleriyle sizi bekliyor. Karidesten yengece her şey canlı canlı satılıyor. Alınan deniz ürünleri oradaki restoranlarda pişirilip taze taze yeniyor.
Ernest Zacharevic’in fırçasından çıkan graffitiler
Ertesi gün durağımız Malezya Penang. Burası Malezya denilince ilk akla gelen adalardan. 2008 yılında Unesco Dünya Kültür Miras Listesi’ne alınan Penang’da en dikkat çeken şey sokak sanatı. Litvanyalı sanatçı Ernest Zacharevic’in fırçasının ürünü grafitilerle ortaya çıkan duvarlar turistlerin poz vermeleri için güzel bir fon oluşturuyor.
Özellikle Armenian Sokağı’ndaki duvar resimleri Penang’ın simgesi niteliğinde. Su üzerine kurulu köylerde yaşayanların aynı zamanda geçimlerini sağlamak için hediyelik eşyalar sattığı Chew Jetty’i de ziyaret etmenizde fayda var.Penang sonrası gemide yaklaşık iki gün süren yolcuğun ardından Singapur’da seyahatimiz noktalanıyor.
Eğer vaktiniz olursa Müslüman, Hristiyan ve Budistlerin bir arada yaşadığı Singapur’da Marina Bay Sands Otel’i ve çevresini tekneyle gezin, teleferikle eğlence adası Sentosa’ya geçin ve Orchard caddesinde alışveriş yapın.
Türkler Karayipleri seviyor
Ovation of the Seas ile İstanbul, Singapur gidiş dönüş uçak bileti, iki gece Singapur’da konaklama, 5 gece cruise seyahati (Phuket ve Malezya’nın Penang adasını ziyaret) ücreti 1250 euro’dan başlıyor.
Royal Caribbean Türkiye İletişim ve Pazarlama Direktörü Cihangir Canıyılmaz Türkler’in en çok Karayipler, Avrupa ve son dönemde Uzakdoğu’ya seyahat ettiklerini söylüyor: “Antep’ten de Alaska ve yeni Zelanda’ya seyahat talebi alıyoruz. Royal ile Türkiye’den yolcu misafiri ortalama 2000 civarlarındayken şu an yılda 11 bin kişiye çıkmış durumda. Bunun en büyük sebebi yurt içinde 5 yıldızlı bir haftalık tatil fiyatına belki biraz daha yükseğine artık dünyayı görme imkânı.”
Tabii bu gelişmelerin yanında bu sene de turistik kentlerde esnafı zor bir sezon bekliyor. Çünkü gemi turizmiyle gelen bir milyona yakın turist kıyılarımıza uğramadan geçecek.
Şaşırtıcı rakamlar
Gemi 348 metre uzunluğunda ve 47 metre yüksekliğiyle o kadar heybetli ki; Maliyeti 1.4 milyar dolar. Geminin inşası Almanya’da üç yıl sürmüş. Henüz 10 aydır denizde.Gemide haftalık 3.300 kilo tavuk, 3750 yumurta, 6803 kilo patates, 850 kilo balık, 1700 kilo patates kızartması, 1700 kilo portakal, 283 kilo dondurma harcanıyor. Mutfağı kalan yemekler sıvılaştırılıp atılıyor.
Robot barmenler
Yer kalabalık bir izleyici kitlesinin toplandığı ‘Bionic Bar’... Burada seçtiğiniz içkiyi robot barmenler hazırlıyor. Bir kokteylin yapım süresi yaklaşık bir dakika! İçkisini yudumlarken barmenle sohbet etmeye alışkın olanları tatmin etmeyebilir. Ama farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız kaçırmayın. Bir dip not; bu mekanik barmenlerin yapımı ve deneme testi için 41 bin 600 saat harcanmış.
Gemiciye kız verilirmiş
Gemide dikkat çeken detaylardan biri çalışan Türkler. Sekiz Türk görevli... Yılın yedi ayı çalışıyor, iki ay izin yapıyorlar. Sonra kontratları yenileniyor. Türkiye şartlarına göre çok iyi kazandıklarını söylüyorlar. Geminin süpervizörlerinden Köksal Merdamet gemide aşık olup evlenenlerden. Çinli eşiyle burada tanışmış. Onları en zorlayan şeyin ailelerinden uzak kalmak. Ama teknolojiyle bu işide çözüyorlar. Ve Türkiye’ye bir mesaj gönderiyorlar: “Gemicilere kız verin!”