Melda ONUR
Bağımsızlık Günü'nde Küba izlenimleri
Dün, Küba’nın Bağımsızlık Günü’ydü (20 Mayıs 1902)... Jose Marti ise bu tarihi görmeye ömrü yetmeyen ulusal, hatta hatta kıtasal kahraman. Biz onu daha çok ‘Guantanamera’ şarkı sözüyle tanıyoruz. Havana’daki uçsuz bucaksız Devrim Meydanı’nda dev bir heykeli var. Sırtını ‘Devrim Anıtı’na vermiş. Bir yanında Küba Komünist Partisi Binası; karşısında Che ve Camilo var...
Dün, Küba’nın Bağımsızlık Günü’ydü (20 Mayıs 1902)... Jose Marti ise bu tarihi görmeye ömrü yetmeyen ulusal, hatta hatta kıtasal kahraman. Biz onu daha çok ‘Guantanamera’ şarkı sözüyle tanıyoruz. Havana’daki uçsuz bucaksız Devrim Meydanı’nda dev bir heykeli var. Sırtını ‘Devrim Anıtı’na vermiş. Bir yanında Küba Komünist Partisi Binası; karşısında Che ve Camilo var...
Fazla konuşma yok. Kübalılar ve turistlerden oluşan dev kortej Devrim Meydanı’na girip Jose Marti ve Raul Castro’yu selamlayıp geçiyor. Bu yıl en kalabalık yabancı grubun Türkler olduğu söyleniyordu. Olabilir, zira Che ve Castro’dan sonra neredeyse en çok Atatürk resmi gördük tellerde, tişörtlerde...
Herkesin Küba’sı kendine
Küba hakkında çok yazıldı, çizildi. Ama ben kendi Küba’mın şifrelerini, olmazsa olmazlarını sıralayacağım buraya:
Küba vatandaşı olunamıyor. Vatandaşlık anneden geçiyor. Yabancı erkek Kübalı kadınla evlense de olamıyor. Bu da anlaşmalı evliliğin ve Kübalı kadının istismarının önünü kesmiş oluyor. Tarihte tek istisna Che Guevara.
Kazıklanma ihtimaliniz yok. Devletin ürettiği tişört de, şapka da hemen her yerde aynı fiyata. Okuduklarınıza kanmayın, sabun var her yerde, hem de organik. Hava temiz, meyve bol. Tavukların hepsi gezen tavuk. Sahte bal yok, pilavlar güzel. ‘Patates yok’ diyenler var, inanmayın hem de çeşit çeşit.
Havana fotoğrafı çekmek için El Morro kalesine giderceksiniz. Seyyar satıcı kadınlardan mojito alın. Rom az gelirse ekleyin diye şişeyi önünüze koyuyor. Kahve yanında bizdeki kurabiye niyetine şekerkamışı çubuğu var. Milli bira Kristal, hafif bir serinletici.
Siz mekana girer girmez “Ver Guantanamera’yı” diye başlayan repertuarını, az sonra bir CD olarak önünüze getiren yerel şarkıcıları, bir kaç CUC ile sevindirin.
Belki onbinlercesi arabalarca ezilip yol kıpkırmızı hal alıyor. Ne yazık ki bize de oldu. Otobüs takır tukur seslerle üzerinden geçerken ben ciyaklayınca ‘doğal hayat’ dediler. Yok arkadaş, yengencin trafik kazasında ölmesi doğal hayat değil. Bildiğiniz suni hayat. Küba elbet bir gün bu değerini anlar ve korumaya alarak turizme kazandırır.
Hasta Siempre
Küba sandığınızdan da fazla görmeğe değer. Santa Clara yolunda Küba Devrimi’ni adeta yaşar gibi anlatıp ‘Bolivyalı Küçük Asker’ şiirini okuyan, tur programında olmasa da otobüsü çevirip sizi Küba’nın en önemli tarihi noktalarından biri Domuzlar Körfezi’ne götüren, 1 Mayıs yürüyüşünüzün haberini veren, 2 Mayıs tarihli Granma’yı (Küba Ulusal Gazetesi) hediye eden, yol boyunca Küba manzarasına çok yakışan Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş ve Köy Enstitüleri belgesellerini izleten bir rehberiniz, güvendiğiniz yoldaşlarınız varsa daha da keyif alacaksınız.
Ben seyahate, o ülke ile ilgili kitaplarımı götürürüm. Bu kez Fidel Castro’nun ‘Che’li Anılar’ kitabını götürmüştüm. Rehberimiz Haluk Işıkmen, Che’nin Castro’ya yazdığı son mektubu okurken, ben de kitaptan satırları takip ettim. Adetim üzere kitabımı Sevgili Işıkmen’e bırakırken dilimde devrimin en yakışıklısı Camilo’nun sözleri kaldı:“İyi gidiyor Fidel..”