Catherine Deneuve: Eğitim şart
Catherine Deneuve’e sormuşlar: İstanbul, 2010 yılı için Avrupa’nın kültür başkenti seçildi, ne düşünüyorsunuz? Tek cevap: O tarihe kadar trafik sorununu çözün…
Catherine Deneuve’ün adı geçtiğine göre, peşinen söyleyeyim: Pazar günü Hürriyet’te Gila’nın (Benmayor) Fransız aktristle yaptığı röportajı okudum. Önce menajeri sonra kendisi terbiyesizlik etmiş, şu kadar vaktiniz var diye ikaz etmişler, bana mantıklı soru sorun diye ders vermişler.
Hep hayret etmişimdir, niçin Hürriyet’in yöneticileri Hürriyet’in büyüklüğünün farkında değil ve Hürriyet’in itibarını ve haysiyetini korumuyorlar, diye. Catherine Deneuve kimdir Allah aşkına Hürriyet’in bir temsilcisine saygısızlık yapacak? Hürriyet’te röportajı yayınlansa ne olur, yayınlanmasa ne olur? Büyük yıldız kaprisi yapmaya kalktı, küstahlığa mı davrandı, haddini bildirir, Hürriyet’i ezdirmez, kapıyı vurur çıkarsın…
Ama tabii muhabirin – röportörün bunu yapabilmesi için, yönetimin arkasında durması gerekir… Beni bilerek röportaja göndermiyorlar belki de…
*
Gelelim asıl konuya…
Catherine Deneuve’e sormuş Gila: İstanbul, 2010 yılı için Avrupa’nın kültür başkenti seçildi, ne düşünüyorsunuz? Tek cevap: O tarihe kadar trafik sorununu çözün…
Kadın haklı ama durum ümitsiz, öyle üç dört senede çözülür bir sorun değil. Değil çünkü (sadece) kural koymakla, yol yapmakla, ceza yazmakla bir yere varamazsınız, İstanbul’da trafiği düzenlemek istiyorsanız İstanbullular’ı itlaf etmeniz gerek.
Tamam tamam, biliyoruz herhalde, ‘itlaf etmek’ hayvanlar için kullanılır. Peki sizce direksiyona geçen İstanbullu’da insanlıkten eser kalıyor mu?
Hayvanlardan hayvan beğen maşallah… Eşeği var, öküzü var, ayısı var, çakalı var, koyunu var…
*
ÇAKAL
Gayrettepe’de hastaneye geliyorum arabamla. Acele park edip odaya çıkmam lazım. ‘Sadece hastaneye gelen araçlar içindir’ diye yazan park yerinde, tek boş yer var. Bir Mercedes beni çiğneme pahasına dalıyor. Bir hanım iniyor içinden, hastaneye değil, karşı sıradaki apartmana doğru yürüyor.
- Hanımefendi, bu park hastaneye ait, biliyorsunuz değil mi?
Çok hayret ediyor:
- Biliyorum!
- Ama siz hastaneye gitmiyorsunuz?
- Hayır ben bu (gösteriyor) apartmanda oturuyorum.
- O zaman buraya niye park ediyorsunuz?
- (Apartmanın önünde dizili park halindeki araçları göstererek) Ne yapayım başka yer yok, bizim kapımıza da başkaları park etmiş…
Türk mantığı. Birisi senin hakkını çiğnediyse, senin de başkasının hakkını çiğneme hakkın doğarmış gibi…
*
ÖKÜZ
Güneşli’de trafik sıkışık. Güneşin altında pişerek, gıdım gıdım ilerliyoruz. Ben sol şeritteyim. İleride, sağ şeritte durmakta olan kamyoneti görünce – otuz yıldır İstanbul’da araba kullanan bir şoför refleksiyle – hafifçe frene basıp önümü boşaltıyorum.
Biliyorum ki… ve haklı çıkıyorum, sağımdaki minibüs cart diye kendini sola atacak. Ne işaret, ne bakmak… Eğer frene dokunmamış olsam, üstüme çıkacak. Tam solluyor ki, solladığı kamyonet aynı şekilde işaretsiz ve bakmadan harekete geçip sola kafa gösteriyor.
Az önce benim yolumu kesen davar, daaaaart! kornaya basıyor, yanından geçerken yolunu kesen diğer kavata, oturduğu yerden doğrularak, ‘Tüüü!’ diye tükürür gibi yaptığını, el kol işaretleriyle küfrettiğini görüyorum.
Davarın da davarı varmış, diye sevinsem mi, gülsem mi bilemiyorum…
*
KOYUN VE EŞEK
Meşhur Ulus-Hakkı Şehithan Sokak… İstanbul’un en ‘güzide’ (= pahalı) semtlerinden birinin tek çıkış yolu. İki senedir didiniyorum burada, sonunda yöneticilerimiz en aptal önlemde karar kıldı: caddenin ışığa yakın bölümünde (150-200 metre kadar) sol kaldırıma sabah 8’le 10 arasında park etme ve durma yasağı koydular.
O zaman da sordum: 24 saat park ve durma yasağı vardı, uygulatamıyordunuz, 24 saat işgal ediliyordu bu yol. Şimdi, 22 saat park eden araçlar, nasıl olacak da sabah 2 saatliğine boşaltacak yolu? Yani insanlar sabah 7.55’te aşağı inip, arabayı çekecek mi? Park eden olursa ne yapacaksınız?
Tabii yine iki taraf işgal altında ve 200 metrelik yolu 15-20 dakikada alıyoruz sabahları…
Kimsenin de isyan ettiği yok maşallah!
Halkı koyun, çobanı eşek olursa…
*
Daha çok hayvan sayabilirim size ama…ne fayda!
Hz.İsa’nın ‘Kuzularla yaşadığınız için övünmeyiniz, kurtlarla yaşamayı öğreniniz’ düsturunu çoktan değiştirdik, ‘Kurtları, kuzuları ittir edin, İstanbul sokağındaki ayılarla yaşamaya alışın’ diye, alışamadık…