Paylaş
Tarih boyunca sanat, edebiyat ve felsefenin de merkezi olmuş bir şehirdesiniz. Tarihten süzülerek gelen kültür birikimini bugün bile hissettiriyor. Güzelliğinin dünyaya bedel olduğunu ona “Nıfs’ı Cihan” yani dünyanın yarısı lakabını takarak ifade etmişler. Tarihte kendisine rakip olan İstanbul ise günümüzde onun kardeş şehri.Tek bir kelimeyle kenti anlatmak gerekse seçilecek sözcük, hemen tüm eserlerde kullanılan çinilerden ötürü, “mavi” olurdu. Antik çağlardaki adı Spadana olan kent 600’lü yılların ortasında Müslümanların eline geçmiş. 11. yüzyılda Selçukluların yönettiği, 12. yüzyılda Moğolların yakıp yıktığı şehir kendisiyle özdeşleşen mavi çinili eserlere 16. ve 17. yüzyıllarda Safevilerin egemenliğinde kavuşmuş. Pers İmparatorluğu’na başkentlik yapan İsfahan adeta bir açık hava müzesi gibi, geleneksel İran mimarisinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapıyor.
İsfahan’ı gezmeye şehrin merkezi sayılan Meydan-ı İmam’dan (İmam Meydanı) başlayın. Bu meydan kimilerine göre Çin’deki Tiananmen Meydanı’ndan sonra dünyadaki 2. en büyük meydan, kimilerine göreyse en büyüğü. 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan İmam Meydanı, Mescid-i İmam (İmam Camii ya da eski adıyla Şah Camii), Şeyh Lütfullah Mescidi ve Kakh-ı Ali Kapu (Ali Kapu Sarayı) gibi üç muhteşem eseri barındırıyor. Meydanın ortasındaki havuzu Şah Rıza Pehlevi yaptırmış. Akşam ışıklandırıldığında meydanın masalsı bir atmosfere bürünmesindeki en büyük yardımcısı. Meydanın bir adı da Nakş-ı Cihan Meydanı.
Meydanın etrafını çeviren sütunlu yapı çarşı. 17. yüzyılda inşa edilen. Büyük Pazar ya da Kapalı Çarşı (Bazaar Qaisarieh) meydanın kuzey tarafında. Yöresel el işleri ve İran sanatından örnekler bulabilirsiniz. Devasa bir alana kurulu labirentvari çarşı “yok yok” misali hemen her türde yerel hediyelik bulabileceğiniz bir yer.
500 bin çini
Eski adı Mescid-i Şah, günümüzde Mescid-i İmam olarak anılıyor. 1611 yılında başlayan inşaat 10 yıldan fazla sürmüş. İran mimarisinin başyapıtlarından biri kabul edilen cami meydanla birlikte UNESCO listesinde. Şah Abbas’ın yaptırdığı cami mimari özellikleri kadar süslemesinde kullanılan çok renkli çinileri ve hat yazıları ile de ünlü. Camide kullanılan çini sayısının 500 bin civarı olduğu söyleniyor. İşçiliğin mükemmelliği karşısında sözlerin yetersiz kaldığı anlardan birini yaşıyorsunuz seyrederken.
Âli Kapısı Sarayı (Kakh-ı Ali Kapu) 16. yüzyılın son ve17. yüzyılın ilk senelerinde inşa edilmiş 7 katlı muhteşem bir yapı. Şah, ailesi ve saray erkânının törenleri izlediği yapı Nakş-ı Cihan Meydanı’nda ve Lütfullah Camii’nin de karşısında yer alıyor. Merdivenler biraz zorlu ama aldırmayın ve tüm katları dolaşın. Çiçek ve hayvan motiflerinin ağırlıklı olduğu duvar ve tavan resimleri inanılmaz. 6. kattaki geniş oda kusursuz akustiğinden ötürü müzik odası olarak da anılıyor.
Şah Abbas’ın şehre armağan ettiği bir diğer başyapıt Şeyh Lütfullah Mescidi… İmam Mescidi halkın ibadet etmesi için yapılırken Şeyh Lütfullah Mescidi sadece Safevi hanedanına ait kişilerin ibadet edebilmesi için inşa edilmiş. 1618 yılında tamamlanan yapı heybetli görünüşü, duvar ve kubbe süslemeleri ile şahın gücünü ve ihtişamını anlatmak üzere tasarlanmış. İsfahan’la “mavi” sözcüğünün yan yana anılmasına destek olurcasına hem dış hem de iç süslemelerde muhteşem turkuaz çiniler kullanılmış.
Bir dönem Selçukluya da başkentlik yapmış İsfahan. O günleri hatırlatan en görkemli eserlerden biri de Mescid-i Jemah yani Cuma Camii. 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan cami 8. yüzyıla tarihleniyor. O zamandan günümüze çeşitli onarımlar ve eklemelerle ulaşan yapı tüm ülkedeki en eski camiler arasında.
Müthiş saray
Çehel Sütun (40 Sütun) Sarayı şehirde adını sıkça duyduğunuz Şeyh Abbas dönemine ait bir eser. Hayata gerçekçi bir pencereden bakanlar için burası sadece 20 sütunlu bir saray. Ancak hayata duygular ve yansımalarla renk katmayı sevenler bu 20 sütunun sarayın büyük havuzuna düşen görüntülerinin büyüleyiciliğini fark eder. Biraz hayal biraz da ışık oyununun ortaya çıkardığı bu 40 sütunun özellikle akşam saatlerinde çizdiği muhteşem tablo sarayın adını da belirlemiş. Koskoca bir medeniyeti yöneten şah sadece çalışacak değil ya. Bu sarayı da özel kabulleri ve eğlencesi için yaptırmış. Belki de o yüzden devlete ve yönetime ait ciddi veya asık suratlı bir ifadesi yok Çehel Sütun Sarayı’nın. Duvarları süsleyen çiniler ve fresklerde zamanın önemli olayları anlatılmış. Ne yazık ki çini panoların bir kısmı bugün ait oldukları yerde değiller, batılı ülkelerin müzelerinde ziyaretçilerini kabul ediyorlar.
İsfahan’ın köprüleri
İsfahan’nın hayat kaynağıymış Zayendeh Nehri, üzerine tam 11 köprü yapılmış. En eskisi Şahrestan Köprüsü. Köprü bugünkü görüntüsüne 11. yüzyılda kavuşmuş ama ilk olarak Sasaniler döneminde inşa edilmiş. Si-o-se Pol Köprüsü (33 sütunlu köprü) şehrin ortasından akan Zayendeh Nehri üzerindeki bir diğer köprü ve en ünlüsü. Uzunluğu 300 metreyi bulan köprü 17. yüzyılın ilk senelerinde yapılmış ve günümüze şehrin sembollerinden biri olarak ulaşmış. Araç trafiğine kapalı. Khaju Köprüsü 1650’li yıllara yani Şah Abbas dönemine ait. Köprüdeki küçük kasır şah manzarayı seyretsin diye yapılmış. Siz neden yararlanmayasınız? Joui (Çubi) Köprüsünü Şah II. Abbas yaptırmış. Köprülerin yapılış amaçlarından biri de baraj görevini üstlenmeleri ve sulamaya yardımcı olmaları. Trafiğe kapalı olan Khaju ve Çubi köprülerinde de durum aynı. Tüm köprüler akşam saatlerinde ışıklandırılıyor ve görsel şölene dünyevi bir keyif de ekleniyor. Köprülerdeki çay evleri ise yorgunluk atmak için en tercih edilen mekânların başında geliyorlar.
İsfahan’da yemek ve konaklama tavsıyeleri
Abbasi hotel tüm İran’ın en güzel otellerinden biri kabul ediliyor. Eski bir kervansaraydan çevrilme. Kevser Hotel, Si-o-se Pol Köprüsü’nün tam karşısında ve tüm odaları köprü manzaralı modern bir yapı. Mehr Apart Hotel’i de deneyebilirsiniz. Bastani Restaurant, İmam Meydanı’nda, caminin hemen yanında, eski hamam yapısı içinde. Etleri çok başarılı. Nobahar Restaurant ise Abbasi Caddesi’nde. Özellikle patlıcanlı yemekleri çok meşhur. Khan Gostar Restaurant Ermeni mahallesindeki en güzel mekan. Ermenı ve İran karışık menüsünü özellikle vejeteryanlara tavsiye ederim.
Paylaş