GeriSeyahat 30 Çin lokantalı kent
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
30 Çin lokantalı kent

30 Çin lokantalı kent

EÄŸer Hong Kong'ta UzakdoÄŸu'yu görmek istiyorsanız arka sokaklara dalmanız gerekiyor. Bu sokaklarda yılan restoranlarından seks gücünü arttıran malzemeleri satan dükkánlara kadar binbir ilginç görüntü ile karşılaÅŸmak mümkün.UzakdoÄŸu'nun doÄŸulu olmayan kent-devleti Hong Kong'da, kalabalıklara her geçen gün biraz daha alıştım. Yürürken daha az kiÅŸiye çarpar oldum. Daha az ‘sorry’ dedim. Her yönüyle bir Batı kenti olan Hong Kong'un doÄŸulu yüzüne rastlayabilmek için, gökdelen ormanından çıkıp, ÅŸansımı arka sokaklarda denedim. Çok yoruldum ama, yüksek binaların gölgesine saklanmış ilginç manzaralar yakaladım.KurutulmuÅŸ yiyecek satan dükkánların bulunduÄŸu Shanghai Caddesi oldukça ilgimi çekti. Burada UzakdoÄŸu'nun hafif mide kaldıran kokusunu soluma fırsatını buldum. Sıra sıra dizili dükkánlarda her türlü canlının kurusunun satıldığına ÅŸahit oldum. KurutulmuÅŸ gıdaların başında deniz mahsülleri geliyordu. ÖrneÄŸin balık kılçığı, balık derisi, balık yüzgeci, deniz yıldızı, deniz atı, deniz anası, midye, yosun ve adını bilemediÄŸim yüzlerce deniz ürünü, ya ipe dizilmiÅŸ olarak, ya çuvalların içinde satışa sunulmuÅŸtu.Etlerini dükkánlarının önüne gerdikleri ipler üstünde sergileyen kasaplarda da, hayvanın her parçasını bulmak mümkündü. Paça, iÅŸkembe çorbası, bumbar gibi sakatat bizde de yendiÄŸi için, tezgáha dizilmiÅŸ parçaları bir Batılı kadar yadırgamadım. Tek garibime giden, kümes hayvanlarının tütsülenmiÅŸ ayakları oldu. Ben tatmaya fırsat bulamadım ama, bunları yiyenler lezzetini anlata anlata bitiremiyorlardı.Ara sokaklarda kurulan sebze pazarında da deÄŸiÅŸik görüntüler vardı. Burada bildik sebzelerin yanı sıra, ilk defa gördüklerim de oldu. Rehberim her nekadar bu sebzelerin Çince ve Ä°ngilizce adlarını söylediyse de, ben Türkçe karşılıklarını bulamadım. Tezgáhlarda satılanlara bakıp, Çinlilerin toprak altında ve üstünde yetiÅŸen herÅŸeyi yediklerine hükmettim.SEKSÄ° HONG KONGBu kokulu ve renkli sokaklarda, Pekin ÖrdeÄŸi satan küçük dükkánlar da ilginç görüntüler sergiliyordu. Vitrine dizilmiÅŸ ve nar gibi kızarmış ördekler, bizdeki ‘kelle’ misali satılıyordu. Yani ister yarım ister tam ördek alabiliyordunuz. SipariÅŸinizi alan satıcı, elindeki büyük satırla ördeÄŸi tüm kemiklerinden ayırıyor, bu parçaları bir plastik kutunun içine yerleÅŸtirip size sunuyordu. Satıcıyı seyrederken, ‘ekmek arası Pekin ÖrdeÄŸi'nin’ burada iyi bir kazanç kapısı olacağına karar verdim. Yılan eti satan lokanta da dikkat çeken mekánların başında geliyordu. Rehberim böyle bir yere götüreceÄŸini söylediÄŸinde, ‘böylelikle yılan etinin de tadına bakarım’ diyerek sevinmiÅŸtim. Ama kapının önündeki leÄŸeni görünce, bu fikrimi hemen deÄŸiÅŸtirdim. LeÄŸenin içindeki yılandan arda kalan organların görüntüsü, midemi altüst etmeye yetti. Lokantanın giriÅŸindeki kafeslerde, büyüklü küçüklü yüzlerce yılan, kıvrım kıvrım dolanıp duruyorlardı. Bir baÅŸka kafeste ise dev kertenkeleler, kendilerini seçecek müşteriyi bekliyorlardı.Bu sokaklarda dolaşırken, Hong Kongluların sekse düşkün olduklarına ÅŸahit oldum. Çünkü bir sokak tamamen seks gücünü artırıcı yiyeceklere ayrılmıştı. Dükkánların içindeki kalabalıklara bakılırsa, bu dükkánların satışları oldukça iyiydi. EMEKLÄ° KUŞÇULARVitrinlerde sergilenen seks gücünü artıran gıdaların başında, köpek balığı yüzgeci yeralıyordu. Hemen her dükkán vitrinini çeÅŸitli büyüklükteki yüzgeçlerle süslemiÅŸti. Onu takip eden gıdaları şöyle sıralamak mümkündü: Denizatı, ayı penisi, geyik bacağı kemiÄŸi, çeÅŸitli boynuzlar, her derde deva olan ginseng kökü ve ne olduklarını öğrenemediÄŸim onlarca madde.Rehberim ‘KuÅŸ Pazarı’na gidelim deyince önce ‘vakit kaybı’ diye düşündüm. Çünkü orayı, Ä°stanbul'da Mısır Çarşısı'ndaki kuÅŸ pazarının benzeri zannettim. GittiÄŸim de ise öyle olmadığını gördüm. KuÅŸ Pazarı'ndaki aÄŸaç dallarına, birer küçük kafes asılıydı. Her kafesin altında da yaÅŸlıca bir Çinli duruyordu. Burada kuÅŸ beslemek, emeklilerin en baÅŸ uÄŸraşıydı. Sabahın erken saatinde kafesini kapıp pazara gelen emekliler, birbirlerine kuÅŸlarının ötüşlerini dinletiyorlardı. KuÅŸları onlar için övünç kaynağı idi. Bütün gün kuÅŸ üzerine konuÅŸuyor, akÅŸam oluncada kafeslerini yüklenip, bir sonraki gün buluÅŸmak üzere evlerine dönüyorlardı. KuÅŸ serenadları arasında geçen emeklilik yıllarının keyifli olabileceÄŸini düşündüm. Ä°leriki yaÅŸlarımda böyle bir hobi edinmeye karar verdim. Daha sonra Tung Choi Caddesi'ndeki ‘Ladies Market’e gittim. Burada tam bir Mahmut PaÅŸa görüntüsü ile karşılaÅŸtım. Market uzunca bir cadde üstünde kurulmuÅŸtu ve yüzlerce tezgáh arasında, binlerce insan gidip geliyordu. FALCILIK Ä°YÄ° MESLEKBu tezgáhlarda aranan herÅŸeyi bulmak mümkündü. En çok raÄŸbet görenler de, ünlü markaların asıllarından ayırt edilemeyen taklitleriydi. Rehberimin söylediÄŸine göre, burada istenilen fiyatın yarısına inilinceye kadar pazarlık yapmak gerekiyordu. Geceleri ise Temple Caddesi'nde, ‘Night Market’ adı altında bir baÅŸka pazar kuruluyordu. Burada da çok ucuza bir çok ÅŸeyi almak mümkündü. Tezgáhlar arasında dolaşırken, bir duvarın dibine sıralanmış falcılar dikkatimi çekti. 50-60 falcı küçük masalarının başında, müşterilerin ellerine bakıp onlara gelecekten haberler veriyorlardı. Gördüğüm kadarı ile burada falcılık para eden bir meslekti. Çünkü bütün masalar dolmuÅŸ, hatta bazılarının önünde kuyruklar bile oluÅŸmuÅŸtu.Satranç oynayanlar, deÄŸiÅŸik makyajları ile ortalıkta dolaÅŸanlar, ÅŸarkı söyleyen emekli sanatçılar, ‘Night Market’e renk katıyordu. Küçük lokantaları, deÄŸiÅŸik insan tipleri, çığırtkanları, kalabalığı ile burası kentin en renkli bölümlerinden biriydi.Hong Konglular gırtlağına düşkün insanlara benziyordu. Çünkü kentte irili ufaklı tam 30 bin restoran vardı ve hepsi dolup taşıyordu. Ayrıca önünde kuyruklar oluÅŸan Mc Donald'lar ve pizzacılar, bu sayıya dahil deÄŸildi. Bence Çin mutfağının bunca zengin çeÅŸit sunmasının nedenleri arasında, yoksulluk yüzünden her ÅŸeyin yenmesi ve denizin sunduÄŸu yüzlerce olanak yatıyordu. Bir de dinsel yasaklamaların olmaması da önemli rol oynuyordu.Hong Kong gezisi sırasında oldukça iyi lokantalarda yemek yeme olanağı buldum. Özellikle Kanton mutfağının en lezzetli örneklerini tattım. ÖrneÄŸin Hong Kong Adası'nda, Wellington Caddesi'ndeki Yung Kee adlı restoranda yediÄŸim ördeÄŸin tadını hálá unutamadım. EÄŸer Hong Kong'a yolunuz düşerse, 1942'den beri Pekin ÖrdeÄŸi kızartan bu ünlü lokantaya mutlaka gitmenizi öneririm. Ayrıca Kowloon'da, Hillwood Caddesindeki Tai Woo adındaki deniz mahsulleri lokantasın da, denizin derinliklerindeki garip yaratıkların tadına baktım. Ve ‘denizden babam çıksa yerim’ deyiÅŸinin tam Çinlilere göre olduÄŸuna karar verdim. UzakdoÄŸu'daki bu Batılı kente yaptığım yolculuÄŸu anlatan yazımı, bir kaç rakamla bitirmek istiyorum. Hong Kong'a gelen turist sayısı 1957 yılında 50 bin iken, bu sayı 2000 yılında tam 13 milyon olmuÅŸ. Bu turistlerin bıraktıkları para ise 9 milyar doları bulmuÅŸ. 2001 yılında ise gelen turist sayısı 11 milyon, giren para miktarı ise 6 milyar dolar civarında.Hong Kong'u kıskandım. Tarih, coÄŸrafya, kültür fakiri olan bu kent bu kadar para kazanırken, dünyanın en önemli kenti Ä°stanbul'u dünyaya açamamız, onu yeteri kadar tanıtamamış olmamız yüreÄŸimi sızlattı.Â
False