Şen gittik şen döndük

SANKİ en lüks lokantalardan biri. Masa örtüsü, çatal bıçak takımından başlayarak, servis edilen yemeklere, masaya oturduğunuz anda yanı başınızda biten alımlı, çalımlı kız garsonlara, şampanyasından viskisine, birasından meyve suyuna kadar kadar, hiç bir eksik yok.

Beşiktaş-Rapid Wien maçının oynandığı stadyum. Anlattığım lokanta aslında stadyumun VIP salonu. Rengarenk bir salon. Kıskanıyorum ve imreniyorum.
Şıkır şıkır bir lokanta. Masadan kalkıp, on adım atıyorsunuz, stadyumdaki koltuğa oturuyorsunuz. Şeref tribünündeki koltuğa. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’e dönüyorum, salon nasıl, gibilerinden. Demirören söz veriyor:
“Biz daha iyisini yapacağız.”
Dikkat ediyorum, stadyumda, bizdeki gibi loca yok. Bizde loca bol, ama bizim stadyumlarda böyle VIP lokantası yok.
Beşiktaş, beklendiği gibi, Rapid’i yeniyor. Maçtan önce bizim otobüsün Avusturyalı şoförü, skoru Beşiktaş lehine 3-1 tahmin ediyor. Holosko biraz daha becerikli olsa, bencil olmasa, 4-1 bile olabilir.
Zaten maç günü Avusturya Basınına bakıyorum, büyük bir telaş hakim. Maça gelecek seyircileri kastederek, “bugün bizim elli bin golcümüz var” diyerek, takımlarını pompalıyorlar, ama nafile.
HAYATIN OLAĞAN AKIŞI
Maçtan sonra, akşam özel uçakla İstanbul’a dönüyoruz.
Saat gece yarısını çoktan geçiyor. Uyuklayan tek bir kişi yok. Uçak cıvıl cıvıl. Herkes galibiyetin tadını çıkartıyor. Beşiktaş şarkıları eşliğinde.
Ya futbolcular? Günün kahramanları?
Sanki galip gelen onlar değil. Sanki birkaç saat önce sahada nefes tüketen onlar değil. Mütevazı, kendi aralarında ses tonunu hiç yükseltmeden, oradan buradan konuşuyorlar. Ne bir taşkınlık, ne bir sevinç gösterisi. Hiç bir şey olmamış gibi. Hayatın olağan akışı.
Uçağın kalkmasını beklerken, salonda en iyi oyun sergileyenlerden Ernst çoktan bilgisayarına kapanıyor.
MANTALİTE DEĞİŞMİŞ
Ernst’e sorularım üzerine, verdiği yanıtları topluca aktarıyorum:
“İkinci yarıda iyi oynadık. (...) Alman Milli Takımı benimle ilgilenmiyor, benim onunla değil ama, galiba teknik direktör Löw’ün benimle sorunu var. (...) Kritik anlarda bizden biri gol kaçırırsa, takımın kendine gelmesi biraz zaman alıyor.”
Karşımda Oueresma, oturduğu yerde bacağını dik uzatıyor, yürürken sekiyor. Genç Necip temiz yüzlü ve saygılı haliyle çevresini izliyor.
Teknik direktör Schuster aynı tevazu içinde, benim girişimim üzerine, bekleme salonunda birbirimize “çak” yapıyoruz, gülüyor, o kadar.
Bu Beşiktaş’a bir şeyler olmuş. Mantalite değişmiş.
Bu yıl şampiyon olur olmaz, UEFA’da şuraya kadar gider, gitmez, bilemem. Ama, bu Beşiktaş Avrupai özelliğe bürünmüş. Takım olarak güvenli, saygılı, futbol dışında iyi bir eğitimden geçmiş görünümünde.
Viyana’ya giderken “çocuklar gibi şendik”, dönerken yine şen dönüyoruz.

Hanefi Avcı’nın yarattığı ikilik

28 Şubat sürecinde şimdi tutuklanan emniyet müdürü Hanefi Avcı’ya en çok cemaat sahip çıkıyor. O süreçte askerler ve Avcı karşı karşıya.
Aradan on küsur yıl geçiyor, Avcı yazdığı kitapla cemaati yerden yere vuruyor, bu kez ona askerler sahip çıkıyor gibi, bir izlenim doğuyor.
Ankara’dan kaynaklanan bir iddia var:
Avcı başına gelecekleri biliyor, çevresindeki çember daralıyor, kitabı onun için yazıyor. Yazarken dışardan destek bekliyor ya da destek alıyor.
Kitapta anlattığı o kadar mahrem bilgiler var ki, emniyet içinde farklı görüşler beliriyor.
Bir kesim, o olayların anlatılmasını doğru bulmuyor. Avcı’yı suçluyor. Diğer kesim ise, baştan sona onu haklı görüyor.
İddiaya göre, Avcı iktidar partisi içinde de, ikilik yaratıyor. “Cemaat ilişkimizi biraz yumuşatalım” diyenlerle, “cemaat ilişkimizi pekiştirelim” diyenler var.
Bu iddialar bir yana, bir başka gerçek var.
Bugün fiilen görev yapan emniyet güçleri içinde Hanefi Avcı’nın yüzlerce değil, yetiştirdiği binlerce istihbaratçı var.
Emniyet içinde bir de duygusal olarak, öğretmenleri olarak, kendini ona yakın hissedenler var. Şimdi öğrencileri öğretmeni yakalıyor, belli bir hoşgörü içinde ama rahatsızlık duyarak onu gözaltına alıyor.
O kitabı neden yazıyor? Bu sır henüz çözülmüş değil.
Susurluk gibi. Bu kitap ve bu tutuklamadan ortaya daha çok şey dökülecek.
Yazarın Tüm Yazıları