Paylaş
Cuma günkü yazımda, “İzmir, aklına gelenin, aklına geldiği yere, aklına gelen heykeli dikebildiği, sahipsiz ve başıboş bir kent midir ? ‘Seçilmişler’imiz arasında, kent kimliği ve estetiğini önemseyen bir Allahın kulu yok mudur ? ‘Seçilmişlik’, kentlinin göz zevkini acıtma, kültürel fay kırıkları yaratma ve İzmir’in görsel dokusunu berbat etme hakkı veriyor mu ?” diye sormuştum. Okuyucu lâfını esirgemiyor; bize de paylaşmak düşüyor.
“Her geçen gün artan ve çeşitlenen insan faaliyetleri sonucunda hızla ekosistemi çökmekte olan dünyamıza, onarılması imkansız önemli yok ediş faaliyetlerinden birisi de; kara ekosisteminin vahşice parçalanması ile (yüksek miktarda CO2 salınımı) elde edilen fiziki kütlenin denizlere taşınıp denize hayat veren canlıların yuvalarının ve yaşama ortamlarının yok edilmesidir. Dünyamızdaki yaşam zincirinin temeli deniz canlıları ile başlar. Deniz ortamını sadece fiziki ortam gibi düşünen ekoloji bilgi/görgüsü olmayan yerel yöneticiler, genellikle ranta yönelik kıyı dolgusu, yapay ada v.s. gibi fiziki düzenlemelerle dünya denizlerinin sonunu hızlandırmaktadırlar. Örneğin Dubai. Denize karşı yapılan bu tip ekolojik olmayan hareketler bir insanlık suçudur. Ve deniz kendisine yapılan bu tecavüzün cevabını en kısa sürede vermektedir. Sayın KOCAOĞLU biz Biyolog’ların bu konulardaki görüşlerini almış olsaydı ,sanırım bu düşüncesinden (Körfezin ortasına yapay ada) vazgeçerdi....” (Biyolog Prof.Dr.Barbaros ÇETİN / Dokuz Eylül Üniversitesi, Biyoloji Bölüm Başkanı)
“Siz yeni mi duydunuz ? Göle maya çalan Nasreddin Hoca figürlü heykel, 2012 yılının başından beri gündemde olan bir konu…./…Heykeltıraşlığını Ragıp Çiçen’in üstlendiği heykel yapısı ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek de hedeflenir. Proje maliyeti 13 milyon liradır. Belediye başkanı Sıtkı Kürüm, mecliste büyük tartışmalar yaratmasına rağmen büyük oranda borç ile yapılacak bu projeyi onaylatır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni Fuar Merkezi Temel Atma Töreni için geldiği 2 Mart 2013 tarihinde Belediye Nasreddin Hoca Heykeli’nin de temelini atar. Heykelin bulunduğu rekreasyon alanındaki çalışmalar hızla sürer, Eylül 2013 tarihinde tamamlanacağı ilan edilir. Ancak işin heykel kısmı bir türlü bitmez. Ancak, Kürüm yeniden aday gösterilmez. Siyasi kulislere göre, Uzundere Rekreasyon Alanı’nda yapımı devam eden Nasreddin Hoca Heykeli Kürüm’ün yeniden adaylığını yakmıştır…”
“…Kocaoğlu, İzmir Körfezi’ne ada projesi olduğunu açıkladı. Projeye göre, Körfez’deki çamurun kumlu olan kısmını da yıkayıp inşaat sektöründe kullanacak. Körfez sirkülasyonunu engellemeyecek bir yerde, Tuzla’nın ilerisinde büyük bir Doğal Yaşam Adası kurulacak. Yer konusunda bilim adamları çalışma yapıyormuş. Burasının yeşil alanlarıyla, botanik bahçeleriyle Çiğli’nin sosyal yaşamına zenginlik katması planlanıyor. Burada ada fikri aslında Körfez taramasıyla çıkan ve çıkacak olan çamurun ne yapılacağı ile ilgili. Hollanda Rotterdam’da yılda 32 milyon tonluk tarama yapılıyor. Çıkarılan çamurla suni bir ada yapılmış...”
“…Yazınızda en önemli projeyi yani Kocaoğlu’nun tramvay projesini unutmuşsunuz. Üçkuyular –Konak tramvayı sahil bulvarının ırzına geçecek. Binlerce ağaç, park yeri, yeşil alan yok edilecek. Ne işe yarayacak? Sahil bulvarı boyunca taşınan yolcunun %80’i Üçkuyular – Konak arasında gelip gidenler. Metro Üçkuyular’a ulaşsa metroyu kullanır. Neden tramvaya binsin ki? Hele metro daha ötelere (Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe ) ulaşsa otobüs trafiği büyük ölçüde hafiflemiş olur. Zararının daha fazla olduğu idrak edilerek, tramvayın İzmir’den sökülüp atılışından bu yana yarım yüzyıldan fazla zaman geçti. Neden bu modası geçmiş taşıt İzmir’e geri gelsin ki ? Reklam ve gösteriş dışında ne yararı var ?”
Paylaş