Schuster: Oyuncuların motivasyonunda ortak payda Türkiye’ye saygı

HER Alman gibi son derece soğukkanlı. Ama espriyi elden bırakmıyor. Kravatlı, hafif sakallı. Uçakta eşi ve 2 yaşındaki kızı da var.

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın teknik direktörü Schuster ile İstanbul’dan Viyana’ya uçarken sohbet fırsatı buluyorum. Önünde bilgisayarı açık.
- Biraz önce bilgisayarınızda bir şeyler okuduğunuzu gördüm. Ters kaçmaz ise, ne okuduğunuzu söyleye bilir misiniz?
- Türkçe çalışıyordum. Türkçe tahminimden daha zor çıktı haftada 2 gün Türkçe dersi alıyorum.
- Türkçe ile günlük hayatı idare edebiliyor musunuz?
- Eh işte, ama yine de zor. Mesela pek okuyamıyorum.
- Gazete okumak yabancı dilde işin en zor tarafı.
- (Gülerek) İyi ki gazete okuyamıyorum okumamak daha iyi.
- İstanbul’a ve Türkiye’ye alıştınız mı?
- İspanya’ya alışmak daha kolay oldu. Türkiye de insanlar çok sıcak ve ilgili, hayat tarzı farklı.
- Türk seyircisini Avrupa seyircisiyle karşılaştırır mısınız?
- Sır değil. Akdeniz insanındaki ateş Türkiye’de de var. Türkiye’deki seyirci İspanyadakinden daha fanatik, takımına daha bağlı, takımını bırakmıyor. Bu çok iyi.
- Türk oyuncuları Avrupalı oyuncularla karşılaştırırsanız...
- Türk oyuncular çok hırslı ve çabuk öğreniyorlar, aslında bu kadarını beklemiyordum. Oyun disiplinleri yerinde, olumlu özellikleri var.
- Takımda birkaç ulustan oyuncu var. Bunlar arasında uyumu nasıl sağlıyorsunuz? Nasıl bir motivasyon?
- İspanyol, Brezilyalı, İtalyan, Alman, Çek, Slovak ve tabi Türk oyuncular var. Onların önce Türkiye’ye sonra takıma uyumlu olmalarını sağlamaya çalışıyorum.
- Nasıl organize ediyorsunuz?
- İşte organizasyon asıl temel kavram.
- Uyumda ortak payda ne?
- Türk oyuncuların da yabancı oyuncuların da motivasyonunda, takıma uyumda ortak payda Türkiye’ye saygı duymaları. İspanyol oyuncu İspanya’daki, Brezilyalı oyuncu Brezilya’daki gibi yaşayamaz, takımın başarısı bu saygının yaratılmasındadır. Ayrıca her oyuncu diğerine saygı göstermelidir.
- Takımdaki bu kadar oyuncuyla hangi dillerde konuşuyorsunuz?
- Almanla Almanca, İspanyol ve Brezilyalılarla İspanyolca, İtalyan ve Çek oyuncularla İngilizce, Türk oyuncularla Türkçe tercüman aracılığıyla konuşuyorum.
- Siz Alman olduğunuz halde neden İspanyolca konuşuyorsunuz?
- Çünkü tercümanım İspanyolca biliyor. Problem değil.
- Rapid Wien maçı için, objektif olursanız, nasıl bir sonuç bekliyorsanız?
- Rapid Porto’da yenildi. Şimdi kendi evinde kazanmak zorunda, bizi yenmek için elinden geleni yapacak ama biz de çok iyiyiz. Bu gruptan Porto çıkar birde biz çıkarız.
- Türkiye’yi futbol dışında izliyorsunuz herhalde.
- Her yönden izliyorum. Özellikle ekonomik kriz sırasında çok yakından izledim.
- Bu sohbet için size teşekkür ediyorum Bay Schuster.

Beşiktaş ile Viyana’ya uçarken

Querasma kendi bilgisayarında müzik dinliyor, hafif şekerleme vaziyetinde.
Ernst kendi bilgisayarında film izliyor. Bobo kitap okuyor. Nobre ve Guti uyukluyor. Rüştü gazete okuyor, İbrahim Toraman yöneticilerle sohbet ediyor.
Beşiktaş’ın diğer futbolcuları uçak yolculuğu boyunca kendi özelini yaşıyor. Hemen hemen hepsi tek başına oturuyor. Yanlarındaki koltuklar boş İstanbul’dan Viyana’ya uçarken, futbolcular kendi dünyalarına çekiliyor. Beşiktaş futbol takımı ile dün Viyana’ya uçuyorum, bugün Rapid Wien ile maç var. Uçakta futbolcular ve teknik yönetim dışında, spor muhabirleri olmayan Beşiktaşlı gazeteciler var. Ben bir futbol takımıyla birlikte ilk kez yurtdışında bir maça gidiyorum bu nedenle futbolcuları ve yöneticileri izlemeye çalışıyorum. Hepsi takım elbiseli ve kravatlı. Viyana’ya indiğimizde bir grup Beşiktaşlı havaalanında takımı tezahürat ile karşılıyor.
İyi şanslar Beşiktaş.

Wi-en değil Wiin diye okunacak

Haberin Devamı

TELEVİZYONLARDA spor spikerleri ve gazetelerdeki arkadaşlar telaffuz konusunda insana saç baş yolduruyor.
Sevgili arkadaşlarım; Rapid Wien diye yazılıyor, ama Wi-en diye okunmuyor, Wiin diye okunuyor.
Kulak tırmalayan telaffuza son vermenizi diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları