Şahin’li dönem

ÖNCEKİ yazılarından birine gönderme yaparak -örneğin dünkü yazımda şunlara bunlara değinmiştim diyerek- lafa başlayan hiçbir sütun yazarı “profesyonel” değildir. Ama bizim için galiba kaçınılmaz oldu. Çünkü dünkü yazıda, AKP’nin TBMM Başkanlığı adayı belli olmadan tahminler yürüterek, “duvara toslama” riskini üstlenmiştik.

Haberin Devamı

Başbakan’a bu anlamda teşekkür borçluyuz. “Köksal Toptan gibi tarafsızlığını ve liyakatini ispat etmiş bir kişiyi aday göstermez” demiştik. Bu nedenle Mehmet Ali Şahin’in adının ön plana çıktığını söyleyenlere biz de katılmıştık.

Sağolsun, bizi mahcup etmedi.

Ve dün yeni TBMM Başkanı seçim süreci başladı.

Bu satırlar yazılırken birinci oylamanın sonucu belli olmuştu. Buna göre Adalet ve Kalkınma Partisi adayı Mehmet Ali Şahin 315, CHP’nin adayı İlhan Kesici 96, MHP’nin adayı Münir Kutluata 70, DTP’li Hasip Kaplan 25 ve bağımsız Kamer Genç 11 oy almıştı. 12 oy boş çıkmış, 6 oy da geçersiz sayılmıştı.

TBMM’deki AKP’li milletvekili sayısı, ilk iki turda aranan asgari sayı 367’den az olduğu için (338) dün sonuç alınması zaten beklenmiyordu.

TBMM’de CHP 97 sandalyeyle, MHP 69, Demokratik Toplum Partisi 21 sandalyeyle temsil ediliyor. Bağımsızlarla diğerlerinin toplamı da 21.

Haberin Devamı

Bu rakamlara bakınca oylamada bir sapma olmadığı görülüyor. AKP milletvekillerinden 23’ünün (Köksal Toptan’ın oy hakkı olmadığı için 22 de denebilir) Mehmet Ali Şahin’e oy vermemiş olması özel bir anlam taşır mı bu aşamada bilemiyoruz.

Bu satırlar yazılırken ikinci turun sonuçları alınmamıştı ama arada ciddi bir fark olmasını beklemiyoruz.

Sonra sıra üçüncü tura kalacak ve Anayasa’nın emrettiği şekilde “üye tam sayısının salt çoğunluğu”yla yani en az 276 oyla sonuçlanacak.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sandalyesi buna yetiyor. O yüzden Mehmet Ali Şahin’in TBMM Başkanı sıfatını taşıması için üçüncü turu beklemekten başka bir şey kalmıyor.

İyi de, atılan bu adım parlamento gibi “geleneklerin ve teamüllerin” (yapılagelenlerin) önemli sayıldığı bir kurum açısından ne anlama gelir:

Önce belirtelim:

Yeni bir parlamenter dönemin başladığı 1961’den sonra bu konuda iyi bir gelenek kurulabilirdi. Örneğin “parlamenter demokrasi”nin beşiği olan İngiliz Avam Kamarası Başkanlarının bu göreve gelişine ilişkin “uzlaşılan ismi seçme” kuralı burada da uygulanabilirdi. Nitekim 15 Ekim 1961 seçiminden sonra Millet Meclisi Başkanlığı CHP’ye, Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı Adalet Partisi’ne yakın bir isim sayılan Suat Hayri Ürgüplü’ye bırakıldı.

Haberin Devamı

Ama 1965 seçiminden güçlü bir şekilde çıkan Adalet Partisi “uzlaşmaya” yanaşmadı. Onun yerine “Güçlü olan kendi adayını seçsin” dedi. Ve tılsım bozuldu.

Şimdi Mehmet Ali Şahin’le yeni bir deneyimi daha yaşayacağız.

Şahin eğer iktidar partisinin baskılarına rağmen tarafsızlığını koruyabilirse, adını saygıyla anan çok olur. Yoksa bir gün gelir, fotoğrafı “Eski TBMM Başkanları” levhasındaki yerini alır ve unutulur. 

Yazarın Tüm Yazıları