Sadece o fotoğraf servis ediliyor

TÜRKİYE - Almanya maçı bitiyor, Türkiye 3-0 yeniliyor, Almanya Başbakanı Merkel Alman futbolcuları kutlamak için soyunma odasına iniyor.

Hepsini tek tek kutluyor, ama o kutlama töreninden dünya medyasına sadece tek bir fotoğraf servis ediliyor, dağıtılıyor:

Merkel’in Alman milli takımında forma giyen Türk asıllı futbolcusu Mesut Özil’i kutlayan fotoğrafı.

Türk asıllı olduğu halde, Alman milli takımında oynayan Mesut Özil, o maçta Türkiye’ye bir de gol atıyor.

Asıl olay sahada ve saha dışında. Maç sırasında top ne zaman Mesut’a gelse, Türk seyirciler onu ıslıklıyor. Saha dışında da, Mesut hakkında ileri, geri pek çok laf ediliyor, yazılıp çiziliyor.

Ancak, hiç kimse Merkel-Mesut Özil fotoğrafının sırrına dikkat etmiyor.

ELVAN ÖRNEĞİ

Mesut’a Türkiye’de belli bir çoğunluk kızıyor, Türk asıllı ama Alman milli takımında oynuyor, gerekçesiyle. Yeni bir kör milliyetçilik örneği.

Hemen akla gelen ilk soru: Türk milli takımını o zaman neden bir Hollandalı çalıştırıyor? Türkleri neden bir Türk çalıştırmıyor? Neden elin gavuruna teslim ediliyor takım?

Ya da başka bir soru: Uzun mesafe koşucusu Elvan Abeylegesse Etiyopya asıllı, bir Türk ile evleniyor, Türk vatandaşlığına geçiyor. Sonra Türk milli formasıyla koşuyor. Elvan kazandığında neden milli duygularınız kabarıyor ve onu alkışlıyorsunuz? O Etiyopya asıllı, Türk değil ki.

Etiyopya milli forması altında koşmadığı için neden onu ıslıklamıyorsunuz? Çok basit, çünkü o Türkiye için koşuyor.

Al sana bir kör milliyetçilik örneği daha, bu defa tersinden.

UYUMA KATKI

Asıl soru başka, asıl soru şu:

Neden sadece o fotoğraf servis ediliyor? Bütün Alman milli takım oyuncularını tek tek kutlarken, neden sadece Merkel-Mesut fotoğrafı?

Son zamanlarda Almanya’da yeniden kazan kaynıyor, Türklere karşı tavır kitaplarda, gazetelerde yeniden alevleniyor.

Merkel, Mesut’la fotoğrafını dağıttırarak, Almanya’da yaşayan Türk toplumunun Almanya’ya uyum sağladığını göstermek istiyor. İşte, Türk asıllı ama, Alman milli takımında, üstelik gol de attı, kutlamasıyla.

Mesut iyi oynayarak, Almanya’daki Türklere hizmet ediyor. Bırakın ıslıklamayı, aslında Mesut’u alkışlamak gerek. Özellikle de, Almanya’da yaşayan ve maçta onu ıslıklayan Türklerin alkışlaması gerek.

Kötü oynasaydı, asıl o zaman üzülmeleri gerekirdi.

Mesut’un bize attığı gol, Almanya’da yaşayan Türk toplumunu, hiç olmazsa bir süre rahatlatıyor. “Türkler Almanya’ya uyum sağladı mı, sağlamadı mı” tartışmalarına olumlu bir hat çekiyor.

Ah, yok mu o kör milliyetçilik, bağnaz açı, neyin yarar, neyin zarar sağlayacağını kökünden saptırıyor. İnsana bindiği dalı kestiriyor.

Demokrasi ve kalkınma müzesi

TÜRKİYE’nin kırk yılına damgasını vuruyor. Muhalefet lideri, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak. Süleyman Demirel.

Demirel kendi adıyla anılan üniversitede düzenlenen törene katılmak üzere, Isparta’ya iki gün önceden gidiyor. Doğduğu İslamköy’de yapılmakta olan müzeyi denetlemek için.

İslamköy’de doğduğu ev halen müze. O evin yanında, kardeşi Şevket Demirel’in yaptığı bir başka bina daha var. O bina büyük bir müze oluyor, Demokrasi ve Kalkınma Müzesi.

Bir, iki ay içinde açılması öngörülen müzede:

- Elli yılın tarihi var. Devlet arşivi ile birlikte, Demirel’in kişisel arşivi. Türkiye’nin son elli, altmış yılını araştırmak isteyenlere özgün bir arşiv. Sıkı koruma altında bulunuyor. Gerçek tarih orada yatıyor.

- 45 bin kitaptan oluşan bir kütüphane. Demirel hem kendisi kitap meraklısı, hem de ona çok sayıda kitap getiriliyor.

- Kendisine yurt içi ve yurt dışında armağan edilen giysiler, yerel kıyafetler. O giysiler müzede mankenlere giydiriliyor.

- Demirel’in hayatını fotoğraflarla anlatan bir bölüm.

Müzeyi profesyonel bir ekip hazırlıyor. Bu tür bir müze Türkiye’de bir ilk.

13 yıl neden saklanır

BURASI otoriter yönetimlerin at koşturduğu tipik Orta Doğu ülkeleri gibi.

İnsanların telefonlarını dinlemek, özel hayatlarını kayıt altına almak otoriter rejimlere özgü bir yöntem.

Hele, bir zamanlar dinlenen telefonlardan alınan kayıtların yıllarca saklanması ibretlik, rejimin niteliğini sergileyen bir örnek. Şu kayıt bulunsun, günü geldiğinde işe yarar, hafiyeliği. Yazdığı kitap nedeniyle, sol örgütle bağlantısı var, gibi garip bir gerekçe oluşturularak tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın makam odasında bulunduğu öne sürülen dinleme kayıtları var. Toplumun değişik kesimlerinden bazı kişilerin telefon kayıtları. 13 yıl öncesine ait.

Telefon dinleme istisna değil, kural haline geliyor. Bunu yaşayarak öğreniyoruz.

Ancak, o kayıtlar doğru ise, onları 13 yıl saklamak, 13 yıl önce hangi planın sonucu? Neyin hazırlığı? Olayın bir başka ürkütücü yönü de, burada.
Yazarın Tüm Yazıları