Sadece hesap hatası mı?

YANLIŞ hesap Bağdat’tan döner derler. Ağca olayı eğer kendi başına bırakılsaydı çok muhtemelen Bağdat’a gider ama geri dönmezdi. O nedenle hesap, özellikle medyanın da yön göstermesiyle Bağdat yerine Kartal’dan döndü.

Mehmet Ali Ağca’nın dokuz gün önce Kartal Cezaevi’nden salıverilmesine ilişkin düpedüz yanlış kararın Yargıtay Birinci Ceza Dairesi tarafından düzeltilmesi olayı, ülkemizdeki yargı sisteminin yer yer ne kadar kötü işlediğini de, her şeye rağmen bazı odak noktalarının hálá görevini yaptığını da gösteren bir örnek oldu.

Ağca’nın tahliyesi basit bir hesaplama hatası veya eldeki yasaları farklı yorumlama sonucu mu oldu?

Ya da tüm bunların gerisinde hálá aydınlanmamış bazı ilişkilerin etkisi mi var?

Öyle ya... Sadece Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesi, Abdi İpekçi cinayetine karışmış Oral Çelik, Yalçın Özbey, Mehmet Şener gibi isimlerin yakalansalar bile tuhaf bir şekilde serbest bırakılmaları, Yalçın Özbey’in ifadesini yurtdışında alan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sonra mahkemeye "Bu ses kayıtları imha edilmiştir" yanıtını vermesi... Bu kadar önemli bir ifade bandı gerçekten imha edildiyse sorumlu ve yetkililerin kimseye hesap vermemiş olması... İnsanın aklına ister istemez, "bunların gerisinde ne var?" sorusunu getiriyor.

Bu defteri açınca nerede durabileceğimizi bilmiyoruz. Şu kadarını söyleyebiliriz ki:

Her devletin yasayla kurulmuş "gizli servis" türü aygıtları vardır. Bunların hiç olmamasını savunmak, eşyanın tabiatına aykırı bir talepte bulunmaktır. Ama devlet yetkisini kullanan her görevli gibi onlar da "hesap vermekle" yükümlüdür.

Zaten onları görevlendirmenin de kuralları olmak gerekir. Örneğin, İsrail’deki kurala göre bir yabancıya suikast yapılması ancak başbakanın yazılı talimatıyla mümkündür. Onun hesabını da başbakan verir. Oysa bizde birçok olay karanlıkta kaldığı için belki de onların birçoğu, haksız yere Türkiye’deki aynı tür aygıtlara mal edilmektedir.

Biz Ağca olayına dönecek olursak:

Gelişmeler gösteriyor ki, Ağca’nın salıverilmesinin büyük bir yanlış olacağını görmek hiç de zor değildi. Nitekim eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ile Abdi İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan bir an bile tereddüt etmeden "Bu hesap yanlış. Ağca’nın 2014’e kadar cezasını çekmesi lazım" dediler.

Onların böylesine net bir şekilde gördükleri hukuki gerçeği, dosyaya bakan ve karar veren Üsküdar Cumhuriyet Savcısı, Kadıköy, Üsküdar ve Kartal Ağır Ceza Mahkemeleri ve son olarak da Kartal Cumhuriyet Savcısı nasıl göremedi, anlamak ve açıklamak doğrusu hiç de kolay değil.

Bir hukuki metni hukukçuların farklı yorumlaması olanağı vardır; ama o farklılık bu boyutu bulduğu zaman "orada ne oluyor?" diye sormak gerekir. O nedenle bu soruyu yanıtlamak, yetki sahibi olanların kamuoyuna karşı borcudur.
Yazarın Tüm Yazıları