Paylaş
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Roche davasında verilen beraat kararını esastan bozdu. Böylece, iddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nazmi Okumuş’un “Adalete olan güveni sarsacak unsurlar taşıyor” diyerek temyiz ettiği dava İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek. Yargıtay, kararında eksik soruşturma yapıldığı da vurgulandı.
SADECE MUNGAN’A BERAAT
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Mart 2008’de verdiği kararda ‘çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve bu örgüte üye olmak’ suçlarından yargılanan ve aralarında Roche ilaç şirketi yöneticileri, SSK bürokratları ve ecza deposu sahiplerinin bulunduğu 18 sanığı beraat ettirmişti. “İhaleye fesat karıştırmak”, “görevi kötüye kullanmak” ve “Kamu İhale Yasası’na muhalefet etmek” suçlarından ise görevsizlik kararı veren mahkeme, dosyanın Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetmişti.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıklardan sadece Veysi Mungan’ın beraatini onayladı. Roche ilaç firmasında satış müdürü olarak çalışırken devlete pahalı ilaç satıldığını fark eden Veysi Mungan, usulsüzlüklerin düzeltilmesi için şirket içinde mücadele etmiş, sonunda işinden olmuştu. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na sunduğu belgelerle yolsuzluğu ortaya çıkaran ve davada müşteki sanık sıfatıyla yargılanan Mungan, Yargıtay’ın bu kararıyla yıllardır verdiği hukuk mücadelesini de kazanmış oldu.
Dava açılırken emekli olmak zorunda kalan Roche firmasının o zamanki genel müdürü Faruk Yöneyman, aynı ilacı ecza deposuna 88, SSK hastanelerine 230 TL’ye satmalarının normal olduğunu söylerken, “Devlet enayi alıcıysa biz ne yapalım” demişti.
Bu dava daha çok su kaldırır.
Saros acilen korunmalıdır
SAROS Körfezi, Enez’den Gelibolu’ya kadar yaklaşık 120 km’lik bir kıyı şeridinden oluşuyor. Tertemiz kumsalları ile Türkiye’nin en temiz körfezi sayılıyor(du). Artık öyle denilemez. Aslında körfezin korunması ve gözetilmesi için, sınırları teşkil eden Edirne ve Çanakkale il idarecileri ve milletvekilleri tarafından edilen ‘laf’lardan başka bir gelişme yok. Saros’un koruma altına alınarak ticari balıkçılığın tröl, dinamitle avlanmanın yasaklanması, deniz milli parkı ilan edilmesi amacıyla MHP Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun Meclis’e verdiği araştırma önergesi hâlâ gündeme girmiş değil. Deniz Temiz Derneği (TURMEPA), Saros üzerine bir çalışma yapmıştı. Ancak 2007’de turizm koruma ilan edilen bölgede, bunun dışında bir proje yok, gayret de yok... Niye milli park ilan edilmez böyle bir değerimiz.
Keşan Belediye Başkanı Dr. Mehmet Özcan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ilçenin mücavir alanında kalan ve yazları nüfusu 70 bini bulan Erikli ve Yayla’nın (mahallelerinin) 1/25 binlik planlarının bir önce hazırlanmasını beklediklerini belirterek, “TURMEPA ile görüşmelerinin devam ettiğini” söyledi. Keşan’ın resmi nüfusunun 54 bin olduğu düşünülürse yaz döneminde yöreye hizmet götürülmesinde ne kadar zorluklarla karşı karşıya kalındığı ayrı bir sorun. Saroz kıyıları yıllar itibariyle gözlerimiz önünden kayıp gidiyor. Erikli’de kıyı kenar çizgisi sorunu 26 yıldır devam ediyor. Keşan’ın yeni kaymakamı Metin Borazan “Kıyı kenar çizgisi konusunun 26 yıldır sürdüğünü, 1500 dosyalı birleştirilmiş bir davanın” bulunduğunu söylüyor.
(Bu arada hafta sonunda Keşan 7. Uluslararası Keşan Kültür ve Turizm Festivali etkinlikleri vardı. Bizler de katıldık; konserleri 50 bin kişinin izlemesi dikkat çekici. Cüneyt Ülsever, Ataol Behramoğlu, Cezmi Ersöz ve Çetin İmer’in halkla sohbetinde, yayıncılarının imza için getirdiği kitaplar yarım saatte bitmesi ilginçti. Bu da Keşan’ın ne kadar aydın bir kent olduğunu gösteriyordu. Kaymakamın bile eşiyle gelerek yazarların bütün kitaplarını imzalatması, artık görülmedik bir şey. Bizler de Trakya topraklarına göz dikenleri ve imar yağmasını anlattık. Bu arada Lüleburgaz sınırlarındaki Şişe Cam (cam) ve Kırklareli Cam (bardak) tesislerinin üretimini yarı yarıya düşürdüğü haberini aldık telefonda... Haftada üç gün izin verilecekmiş işçilere... Tekstil sektöründen sonra Şişe Cam da zora girerse, Trakya da teşvik için ağlar, biliniz!...)
Saros’a devam... Yağmadan uzak bir bakir yer var mı? Var. Saros’un, Yunanistan sınırını oluşturan Enez’in Vakıf köyü sınırlarında DSİ’nin Orman Bakanlığı’ndan tahsisle aldığı ancak AKP’nin gelişinden sonra kapatılan tatil köyü kiralık olarak Sunar kardeşler (Saros Resort Hotel) tarafından işletiliyor. Kıyısı, 30 yıl öncesinin Kumburgaz-Selimiye sahillerinde olduğu gibi kumu ve suyu ile tertemiz. Az ilersinde, kapatılmış olan Köy Hizmetleri kampının boş ve hurda hali yazıklar olsun dedirtiyor. Bürokrasinin tatil yapabilme hakkı bu iktidar tarafından engellendiğini biliriz. Meşe palamutları arasındaki 500 yataklı eski DSİ kampında, İstanbul’dan günü birlik gelenlerden tutun, Kavala’dan Yunanlı dostları ile burada tatil yapan Tekirdağlı işadamı ile Rus ailelerin burasını tercih etmelerine şaşırdık. Bu sahillere İstanbul 260 km; duble yolla iki saatte gidilebiliyor.
Bu arada yöredeki Çamlıca beldesinin Belediye Başkanı Halil Büyükyatıkçı’nın yerel gazetede bir söyleşisini okuduk. Başkan, Çamlıca’nın mücavir alanında bulunan Gökçetepe ve Sazlıdere sahillerini, ikinci bir ‘Altınoluk’ yapmak istediklerini belirtmiş ve “Bodrum ve Kuşadası’nın altyapı eksiklikleri gibi problemlerimizin olmasını istemiyoruz” demiş.
Beyan doğru da, niyet kötü!
Köksal’a yazık
DAHA birkaç ay önce yerel seçimler propaganda döneminde Antalya’da “AKP’ye oy vermezseniz projelerinizi Ankara’da onaylatamazsınız” diyecek kadar partizanca ve tehditle siyaset yapan bir insanı(M.A. Şahin), gerektiğinde Cumhurbaşkanı’na vekalet edeceğinden ‘tarafsız’ olması gereken Meclis Başkanlığına aday gösterdiler. AKP değil 7 yıl, 77 yıl da geçse demokrasiyi ne anlayacak ne uygulayacak. Kendilerine yakışanı yaptılar.
Cem TOKER
BAŞBAKAN Erdoğan, Köksal’ı ince balans ayarı çekerek tasfiye etti. Toptan, Erdoğan’ı rahatsız ediyor, biat etmiyordu. Yazık oldu.
Tevfik DİKER
Yeşil-beyaz güvercin
BURSASPOR’un cumartesi gecesi sezon açılışı kutlandı. Elbette kutlama yapmalı, sevinmeli ve bunu ifade edebilmeliyiz. Ancak bunun için neden bazı varlıklara zarar veriyoruz ki... Bir okurumuz bu fotoğrafı göndermiş. “Beyaz bir güvercincik yeşile boyanmış. Zar zor tele kondu, uzunca bir süre havalanamadı. Orada kaldığı süre içinde kanatlarındaki kendisine yabancı boyayı silkelemek veya yalamak için kaç gün daha çabalayacak. Dilerim bunu Bursaspor organize etmemiştir, bir güvercinseverin bilmezliğidir” diyor.
Paylaş