Reaktif hipoglisemi neden şişmanlatıyor?

Her kilolu insanın “çok yediğini” veya “iştahını kontrol etmekte zorlanan, dikkatsiz, özensiz ve plansız bir beslenme tarzını ısrarla sürdüren biri” olduğunu sanmayın. Hele hele “kilo sorunlarını çözmekten aciz” olduklarını filan aklınıza dahi getirmeyin.

Kilolu insanların çoğu “ya hormonlar ya da duygularına yenik düştükleri için” bu problemi çözemezler. Baş edemedikleri hormonal sorunlardan biri de “reaktif hipoglisemi”dir.
Eğer yemeklerden hemen sonra acıkan, bu karşı konulmaz açlığı gidermek için de her gün 2-3 kez açlık krizleri yaşayıp şekerli, unlu, nişastalı yiyeceklere saldırmak zorunda kalan biriyseniz kilo almamanız veya fazla kilolarınızdan kurtulmanız-tıbbi bir destek almaz iseniz- tam bir mucizedir.
Bu insanlar dişlerini sıkıp biraz kilo verseler bile arka plandaki metabolik-hormonal sorun çözümlenmediği sürece verdiklerini fazlasıyla geri alırlar. Hem de çok kısa bir süre sonra!

NE YAPIYOR?

Reaktif hipoglisemi sık görülen bir sağlık sorunu haline geldi. Bunun bir nedeni teşhis olanaklarının gelişmesi ise, diğeri beslenme yanlışlarının artmasıdır.
Son yıllarda hepimiz ciddi birer karbonhidrat tüketicileri haline geldik. Eskiye oranla çok daha fazla beyaz un, nişasta, şeker, şekerli tatlılar -özellikle unlu, şekerli tatlılar-, şekerli içecekler -özellikle meyve suyu konsantreleri, gazlı, kolalı meşrubatlar-, fast food besinler (dürümler, burgerler, ekmek içi dönerler, dilimlenmiş pizzalar) yiyip içiyoruz.
Bu durum “insüler sistem”i ve “şeker-insülin ilişkisini” altüst ediyor. Pankreas bezi (özellikle genetik olarak eğilimli kişilerde) gereğinden fazla insülin üretmeye, kan şekerinde karşı konulmaz iniş çıkışlara, dalgalanmalara ve neticede ciddi yeme yanlışlarına sebep oluyor.

KİMLER RİSK ALTINDA?

Özellikle başka bir nedenle kilo almışsanız, depresyon ve benzeri sorunlarınız varsa, alkol kullanan biriyseniz, öğün atlıyorsanız, ailenizde şeker hastaları varsa reaktif hipoglisemiye yakalanma ihtimaliniz daha da artıyor.
Stres, uykusuzluk, diğer hormon bezlerinde ortaya çıkabilen rahatsızlıklar, fazla miktarda çay-kahve tüketmek, şekeri, reçeli, balı, çikolatası, pekmezi zengin bir beslenme planını seviyorsanız riskiniz daha da çoğalıyor.
Reaktif hipoglisemi yemeklerden sonra ortaya çıkan ani kan şekeri düşüklüğü hali ve buna bağlı halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, sinirsel belirtiler, baş ağrısı, uyku hali ve yeme atakları, tatlı krizleri ile karakterli bir durum. Eğer kilo sorununuz var ve bu tür sorunlar, açlık atakları ve tatlı krizlerini sık sık yaşıyorsanız bu problemi çözmeden kilo sorununu da çözemeyeceğinizi unutmayın.

Karbonhidrat şişmanı olmayın!

Tatlılar, unlu, şekerli atıştırmalar, fazla miktarda şeker ihtiva eden üzüm, incir, karpuz, muz gibi meyveler, ekmek, pasta, çörek, börek gibi yiyecekler, insüline tepki vermeyen ve insülinin sinyallerine direnen hücrelere sahip olanlarda karaciğer yağlanmasına, faydalı kolesterolün azalıp trigliseritin artmasına ve göbek-karın yağlanmasına yol açıyor.
Bu insanlarda alkol kullanımı ve yukarıdaki besinleri fazla miktarda yemek kiloları olumsuz yönde etkiliyor. Böyle bir bedensel mirasa sahip olanların glisemik yükü düşük olan meyveleri (elma, erik, armut, kivi, portakal), sebzeler ve işlenmemiş doğal besinleri tüketmeleri tavsiye ediliyor.
Bu kişilerin pizza, pasta, patates cipsi, mısır cipsi, patlamış mısır, hamur işleri, börek, çörek, beyaz ekmek, tuzlu pastalar, krakerler, patates kızartmaları, gazoz ve meyve aromalı içeceklerden uzak kalmaları tavsiye ediliyor.
Kısacası yanlış seçilmiş karbonhidratlar faydadan çok zarar veriyor. Bulgur, yulaf, tam undan yapılmış makarna, tam buğdaydan yapılmış ekmek, kahverengi pirinç gibi tahıl ürünleri, fasulye, nohut, bezelye gibi bakliyat grubu besinler ve şeker oranı düşük meyvelerle, nişastası az sebzelerden oluşan bir beslenme planı uygulandığında kilo yönetimi kolaylaşıyor.
Özellikle ailenizde şeker hastası, kalp damar hastası, hipertansiyon ve kilo sorunu öyküsü olanların sayısı çok ise karbonhidrat seçerken daha dikkatli davranın.
Yazarın Tüm Yazıları