Paylaş
1. Kişilik bozukluğu ne demek?
“Kişilik Bozukluğu” olan kişiler, bilişsel (kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlaması), duygusal (tepkilerinin yoğunluğu, sıklığı, değişkenliği), kişilerarası işlevsellik ve dürtü kontrolü alanlarının en az ikisinde belirgin problemler yaşarlar ve bu problemler aile, okul, meslek veya diğer sosyal alanlarda kendini gösterir. Mevcut kaynaklara göre, tanımlanmış 10 değişik kişilik bozukluğu var: Histrionik Kişilik Bozukluğu, Paranoid Kişilik Bozukluğu, Şizoid Kişilik Bozukluğu, Şizotipal Kişilik Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Borderline (sınırda) Kişilik Bozukluğu, Narsisistik Kişilik Bozukluğu, Çekingen Kişilik Bozukluğu, Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu.
2. Psikoz veya
psikotik ne demek?
Kişinin gerçeklerden koparak hezeyanlar ya da halüsinasyonlar yaşaması durumudur. (Sesler duymak, başkalarının görmediği kişileri görmek, kendisinin başka bir kişi olduğuna inanmak vs.) Şizofren hastalarının yanı sıra bipolar bozukluk, psikotik depresyon ve başka bazı hastalıklarda da ortaya çıkabilir. Psikoz belirtileri yaşayan kişiler genellikle psikotik bir atak yaşadıklarının farkında değildirler.
3. Antisosyal ve asosyal arasında ne fark vardır?
Bu iki kavram sık sık birbirinin yerine kullanılsa da aralarında önemli bir fark vardır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler toplumun kurallarına uymayan, yaptıklarından pişman olmayan, sık sık yalan söyleyen ve suç işleyen kişilerdir. Asosyal kişiler ise sosyal ortamlardan keyif almayan, kaçınan, kolay iletişim kuramayan, yalnız kalmayı tercih eden kişilerdir.
4. Psikolojik olarak sağlıklı olduğumu nasıl anlarım?
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; psikolojik sağlığı iyi olan kişi; (1) kapasitesini en üst düzeyde kullanır, (2) hayatla baş edebilir ve (3) aile hayatında, iş/okul hayatında, sosyal ilişkilerde aktif rol alır ve katkıda bulunabilir.
5. Psikoloğa ne zaman gitmek gerekir?
Eğer günlük hayatınıza, ilişkilerinize veya iş yaşamınıza dair sorunlarınız, sıkıntılarınız birkaç günden fazla süren acı veya üzüntüye neden oluyorsa psikoloğa gitmeniz faydalı olabilir. Bu genel koşullar dışında bazı kişiler, yaşam kalitelerini artırmak, daha iyi ilişkiler kurabilmek, hayal ettiği gibi yaşayabilmek ve bunun gibi hedeflere ulaşmada gerekli becerileri öğrenmek için de terapiye başvururlar.
6. Psikoloğa gidersem ona her şeyi anlatabilir miyim bilmiyorum. Ya anlattıklarımı başkalarına anlatırsa?
Çoğu kişi sizin gibi düşünerek kaygı duyabilir ve psikoloğa gitmek istemeyebilir. Oysa gizlilik psikoterapide en önemli etik kurallardan biridir ve bütün psikologlar bu etik kurala çok sıkı bir şekilde uyarlar. Psikoloğunuzun gizlilik kuralına uymadığını düşündüğünüzde terapiyi sonlandırmalısınız.
7. Depresyonda olup
olmadığımı nasıl anlarım?
Depresyonda olan kişiler en az iki hafta boyunca mutsuzluk duyguları yaşarlar. Özgüvenleri düşüktür. Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamazlar, ilgileri azalır. Uyku düzenleri bozulabilir, iştahlarında değişiklik olur. Cinsel istek azlığı görülür. Kararsızlık, umutsuzluk, cesaret eksiliği yaşarlar. Hafif depresif olan kişilerde bu duygular hafif seyreder, fakat ağır depresyonda olan kişilerde duygusal acı dayanılmaz olabilir. Olumsuz duygular ve duygusal acı çok yoğun yaşandığında ölüm düşünceleri artar ve kişiyi intihara sürükleyebilir.
8. Çocuklar da
depresyona girer mi?
Evet, maalesef girerler. Depresyondaki çocuklar her zaman hüzünlü gözükmeyebilir, bu nedenle depresif oldukları yetişkinlerin gözünden kaçabilir. Çocuklar ve yetişkinler depresyondayken farklı davranışlar sergileyebilirler. Depresyonda bir yetişkin içine kapanırken, tükenmiş, halsiz görünürken, depresif bir çocuk daha hareketli olabilir, aksi, yaramaz, öfkeli davranabilir. Bunun dışında ağlamaklı olmak veya ağlamak, her zaman yaptığı aktivitelere ilgi kaybı görülebilir. Uyku ve yemek yeme alışkanlıklarında önemli değişiklikler gözlenir.
9. Anksiyete nedir?
Kaygı, endişe, evham, korku gibi duyguları içeren bir duygu durumudur. Günlük hayatın içinde, “normal” sayılacak düzeyde hepimiz evham, endişe veya korku yaşarız. “Normal”in üstünde kaygı veya korku yaşayan kişiler bir Anksiyete Bozukluğu yaşıyor olabilir. Bu kişiler, her insanın yaşadığı günlük olaylara karşı aşırı ve ölçüsüz bir endişe ve kuruntu duyarlar. Çocuklarının hastalanacağından, parasız kalmaktan, trafik kazası geçirmekten ve bunun gibi birçok nedenden sürekli endişelenirler. Yaşadıkları korku ve endişe, çoğunlukla fiziksel şikâyetleri de yanında getirir.
10. Psikoterapi ne
kadar sürer?
Psikoterapi süreci ve süresi her birey için farklıdır. Bununla beraber, yapılan bir araştırma; hastaların yüzde 50’sinin 8 seansta ilerleme kaydettiğini, yüzde 75’inin ise 6 ay içinde belirgin bir biçimde iyileştiğini göstermiştir. Kimse ömür boyu psikoloğa gitmek istemez, bu nedenle amaç kişilere sorunlarıyla baş etme becerilerini öğretmektir.
Paylaş