Akaretler’de yeni açılan Konyalı 1897’nin bahçesindeyiz; Güneri Cıvaoğlu, Ali Saydam, Türkiye Bayer Grubu’nun CEO’su Dr. Sebastian Guth, Kurumsal İletişim Direktörü Nevra Çağman, Ekonomist Yayın Yönetmeni Talat Yeşiloğlu laflıyoruz...
Piyanoda Güneri Cıvaoğlu var!
Demeyeceğim...
Ama kendisinin piyanist olma yolunda çalışmalarını birazdan anlatacağım.
Lanet olsun ki bu güzel sohbeti bırakıp Skytürk’e canlı yayınıma yetişmek zorundayım.
"Biraz daha otur ben seni bıraktırırım" diyor sürekli Güneri Bey, "Yok abi bende de araba var" desem de "Ben seni daha hızlı yetiştiririm yayına merak etme" deyip duruyor.
Sonra garsona dönüp, "Kaptana söyle de, şu benim iki kişilik helikopteri hazırlasın" diyor.
Nasıl ya...
Yayına Güneri Cıvaoğlu’nun özel helikopteriyle mi gideceğim?..
"Cenevre’ye maça geldiğime inanıyorsunuz da buna niye inanmıyorsunuz" dedi, bastık kahkahayı.
VIP otobüsle İsviçre maçına giderken karşımda oturan Oray Eğin üzerimizde uçan helikoptere bakıp, "Bunda da Güneri Cıvaoğlu vardır, herhalde bizimle otobüsle gelecek hali yok" dedi.
Sonra bunu köşesinde de yazınca, bazı sazanlar bunu gerçek sandı.
Özel helikopterle maça gittiğine inananlara Güneri Abi, "Okuduklarını da anlamıyorlar" diyerek yanıt verdi köşesinden.
İşte o helikopteri sağolsun benim yayına yetişmem için hazırlatmış Güneri Abi, son dakikaya kadar masada oturabildim o yüzden...
Neden Euro 2008 maçlarına gitmediğini de öğrendim Güneri Cıvaoğlu’nun...
"Finallere gidiyorum" dedi.
Geçen ay Şampiyonlar Ligi finaline de Moskova’ya gitmişti, Ali Koç ve Fikret Ercan’la birlikte, o zaman gerçekten özel helikopterle gitmiş...
Bütün gazetecilerin maçlara gittiği turnuvada sadece finale gitmek... Bu da Güneri Cıvaoğlu farklılığı işte...
O gece piyano çalmadı bize...
Klasik müzik merakı bilinir Cıvaoğlu’nun, öğrendim ki son zamanda özel olarak piyanoya merak salmış, 4-5 ay önce güzel bir piyano almış evine, haftada üç gün piyano dersi alıyormuş özel hocadan...
Her gün 2-3 saat de kendi başına çalışıyormuş.
"Daha önce herhangi bir enstrüman çalar mıydın" dedim, "Yok" dedi...
Ekimde dinleyeceğimize dair söz aldık kendisinden.
Yine iyi bir şarap seçti bize, bu kez Şili’den, kadehimizi Dr. Guth’un takımı Bayer Leverkusen’den Galatasaray’a transfer olan Skibbe için kaldırdık...
Yavuz Bingöl’den sonbahar hüznü
Çarşamba geceleri yeni bir alışkanlık edindim, 01.30’larda biten canlı yayından sonra eve giderken mutlaka Cihangir’de Mill’e, Susam’a, Symrna’ya geçerken uğruyorum.
Kapanmak üzere olan mekanlarda geceden geriye kalanlarla tek bir soğuk bira içip eve geçiyorum.
Bu kez Meyra’ya oturdum, bir süre sonra baktım yanımda Yavuz Bingöl.
O da Ankara’dan yeni gelmiş, eve geçerken benim gibi uğrayanlardan...
Bir bira da ona...
Hoş beş laflarken, ekimde çıkaracağı yeni albümünü hazırladığını öğrendim.
Çok sıkı hazırlanıyormuş.
Neler var, neler yok derken, dinlet şurdan bir iki parça bana dedim...
Sonra oturduk Yavuz’un arabasına, Cihangir’de gecenin bir yarısında, bitmemiş albümünden şarkılar dinledik.
6-7 şarkı dinledik albümden, nasıl damardan şarkılar anlatamam...
Tek bir bilgi yazmayacağıma dair söz verdim Yavuz’a, o yüzden ne siz şarkılarla ilgili detay sorun ne ben söyleyeyim...
Bir tek şu kadarını belirteyim:
Sonbaharın hüznüne bu kadar mı yakışan şarkılar olur...