Photoshop diyetler sonuç vermez

Sık sık tekrarladığımız bir cümleyi size yeniden hatırlatmak istiyorum: Her diyet herkese uymaz, diyetler vücut yapınıza uygun olmadığı sürece kalıcı sonuçlar sağlamaz.

Haberin Devamı

Light ürünler yiyip şok diyetler yaparak, “Photoshop veya fotokopi diyetleri”  her yıl tekrarlayarak kilo sorununuzu çözmeyi beklemeyin. En kolay çözümlerin bile bilgi, dikkat ve davranış değişikliği istediğini aklınızdan çıkarmayın.
Birkaç kiloluk fazlalığını kolay yoldan kaybetmek isteyenler için bir el kitabı gibi hazırladığımız “Kolay Diyet” isimli kitabımız büyük ilgi gördü (*). İlk baskısı tükendi, yeni baskı okurlara ulaştırıldı. Önümüzdeki yıl kilo sorununa başka bir açıdan yaklaşan yeni bir kitap hazırlamayı düşünüyoruz. Bu kitap sadece kilo verme yanlışlarını ve kilo vermeye çalışırken sağlığından olanların karşılaştığı hikâyelerle dolu olacak. Nedenine gelince...

NELER VAR NELER

Kilo fazlalığı her ülkede önemli bir sağlık sorunu haline geldi. Problemin boyutları büyüdükçe çözüm ortakları (!) artıyor. Kimisi ozon, tere otu tohumu, sedir yaprağı yağıyla, kimi de lahana, elma tabletleri, detoks şuruplarıyla kilo sorununuzu çözmeyi vaat ediyor. Bu vaatlerin büyüsüne kapılmamanız mümkün değil! Akupunkturla haftada 5 kilo zayıflamayı garanti edenler, bedeninizi naylon eşofmanlarla terleterek kilo verdireceğini ileri sürenler, bazı cihazlarla mucize sonuçlar vaat edenler, liposuction gibi girişimleri bir zayıflama yöntemi diye önerenler bile var!
Eğer kilo sorununuz olduğunu düşünüyorsanız bu işin çözümünün beslenme yanlışlarınızı düzeltmek ve aktivite düzeyinizi yükseltmekten geçtiğini unutmayın. Bu iki önlemin bile (eğer varsa) arkada yatan metabolik-hormonal problemleri, psikolojik sorunları, davranış yanlışlarını çözmediğiniz sürece geçici bir sonuç vereceğini aklınızdan çıkarmayın. Besin seçimlerinizde doğru, akılcı ve size uygun seçimler yapmadan bu seçimleri hayatınızın ayrılmaz bir parçası haline getirmeden ve aktiviteyi bir yaşam tarzı alışkanlığı şeklinde kendinize mal etmeden sonuç almanız asla mümkün olmaz...
(*) Kolay Diyet/Doğan Kitap-2009

Haberin Devamı

Üzüm çekirdeği her derde deva mı

Üzüm çekirdeğinin güçlü bir antioksidan yapısı olduğu biliniyor. Antioksidan gücünün C vitamininden de, E vitamininden de kat kat üstün olduğu belirtiliyor. Üzümde bulunan antioksidanların yaşlanmayı yavaşlattığı, dolaşım sistemini ve beyni güçlendirdiği birçok araştırma ile gösterilmiş. Günde bir yemek kaşığı kadar çekirdeksiz siyah üzüm ya da bir tatlı kaşığı kadar kurutulmuş siyah üzüm çekirdeğini iyice çiğneyerek tüketecek olursanız vücudunuza dünyanın en güçlü antioksidanları olan oligomerik proantosiyanidinleri  bol miktarda kazandırdığınızdan hiç kuşku duymayın. Bir yemek kaşığı sıvı yağın 120 kalorilik enerji içerdiğini de unutmayın!

Haberin Devamı

Hipertansiyon belleği bozar mı

Tansiyon yüksekliği sorunu olan ve bunu ciddiye almayanlarda damar sertliğinin hızlanıp şiddetlendiği ve bu durumun bellek kaybına, hatta bunamaya yol açabileceği biliniyor. Çünkü damarlar sertleşip daraldıkça beyinin kan dolaşımı bozuluyor, dokular yeteri kadar kanlanamıyor. Küçük küçük ölü alanlar ortaya çıkıyor. Ayrıca hipertansiyona bağlı minik kanamalar da beyin dokusunda harabiyete, zararlanmaya sebep oluyor. Kısacası hipertansiyonunuz eğer ilaçla kontrol altına alınmamışsa yıllar içinde tahrip olan beyin dokusu miktarı artıyor. Doğal olarak bellek de bu durumdan etkileniyor.

Tarçın ne işe yarıyor

Tarçın kan şekerini dengelemeye ve kolesterol seviyesini kontrol etmede faydası olabilen doğal bir besindir. Kurutulmuş tarçını toz haline getirerek dilimlenmiş elmalarınızın üzerine serpebilir, az şeker ilavesiyle çay olarak içebilir, tatlılarınızın (mesela sütlaç, muhallebi) üzerine ekleyebilirsiniz. İmkanı olan herkese günde 1-2 çay kaşığı kadar toz tarçın tüketmesini tavsiye ederim. Eğer şeker hastasıysanız bu miktarı biraz daha artırmanız faydalı olabilir.

Haberin Devamı

Benleriniz varsa güneşlenirken dikkat edin

Açık tenli insanlarda daha fazla görülen deri benleri doğuştan ve sonradan gelişen benler olarak ikiye ayrılır. Her iki ben grubu da risk taşıyabilir. Deri benleri hayatın ilk otuz yılında sayıca artmaya devam edebilir. Bu benler yaşlılık benlerinden farklıdır. Araştırmalar çok sayıda beni olan kişilerde, daha az sayıda beni olan kişilere göre, deri kanseri olasılığının arttığını gösteriyor. Ayrıca ben sayısı fazla kişilerde, uzun süre güneşe maruz kalmak ve güneş yanığı geçirmek  de riski yükseltiyor. Çocukluk döneminde güneşten ve güneş yanıklarından korunmanın ben sayısının artmasını engelleyebileceği gözlenmiş. Ben sayısı fazla olanların düzenli aralıklarla bir dermatologa ben takibi yaptırmalarında fayda  var.

Yazarın Tüm Yazıları