Partilerin zengin yılı

2007 bazı siyasal partilerin zengin yılı. Çünkü, 2007 seçim yılı.

Siyasal partilere her yıl bütçeden ayrılan pay, 2007 bütçesinde, üç katına çıkıyor.

Ama, bütçeden ayrılan para her partiye gitmiyor, bazılarına veriliyor. Bütçeden partilere para vermenin ölçüsü var.

Geçen hafta Yüksek Planlama Kurulu 2007 bütçesi için toplanıyor.

Bakanlar Kurulu arka arkaya iki kez, yine bütçe nedeniyle bir araya geliyor.

300 MİLYON YTL

2007 yılının özelliği, 2007 Ekim sonu, Kasım başında genel seçimlerin yapılacak olması. 2007 bütçesi de, seçime göre düzenleniyor.

Örneğin, Yüksek Seçim Kurulu’na gelecek yıl 40 milyon YTL’lik ek ödenek konuluyor.

Ayrıca, siyasal partilere bütçeden yapılan yardım artıyor. Partilere üç kat artan yardım karşılığında, bütçeden yaklaşık 300 milyon YTL (300 trilyon lira) verilmesi öngörülüyor.

Yardımın miktarı o partinin aldığı oy oranına göre belirleniyor.

İKİ ÖLÇÜ

Miktar oy oranına göre, ama yardımı alabilmek için iki koşuldan birini yerine getirmiş olmak gerek.

Son seçimde oyların yüzde 7’isini aşmış olmak gerek.

Ya da TBMM’de en az üç milletvekili olması gerek.

2002 Kasım seçimlerine ve TBMM’nin bugünkü yapısına bakıldığında, 2007 bütçesinden yardım almaya hak kazanmış partiler şunlar.

AKP, CHP, MHP, DYP, ANAP ve Genç Parti.

Yardım alacak partiler belli, ancak hangi partiye, ne kadar para verileceği henüz belli değil. Bu hesap, bütçenin kesinleşmesinden sonra belli oluyor.

HER YIL VAR

Partilere bütçeden her yıl para aktarılıyor.

Örneğin, içinde bulunduğumuz 2006 bütçesinden beş partiye yardım yapılıyor. AKP 39.9, CHP 22.6, DYP 11.1, MHP 9.7 ve Genç Parti 8.4 milyon YTL alıyor.

Daha sonra TBMM’ye giren ANAP ile SHP de, bir ara bu yardımdan yararlanma hakkı elde ediyor. ANAP halen bu hakka sahip.

Sonradan milletvekili sayısı bire düşen SHP, bütçeden para alma hakkını kaybediyor.

2007 bazı partilerin kasalarını Hazineden doldurma yılı.

Seçim ekonomisi yok

GEÇEN salı Yüksek Planlama Kurulu. Geçen çarşamba Bakanlar Kurulu. İkisine de, Tayyip Erdoğan başkanlık ediyor. İkisinin de gündemi 2007 bütçesi.

Basına yansımayan bu toplantılarda önemli bir ayrıntı var. Tayyip Erdoğan:

"Seçim var diye, 2007’de kesinlikle seçim ekonomisi uygulamayacağız. Mali disiplini sürdüreceğiz."

Bu sözlerin Türkçesi, seçim bahanesiyle, popülist ekonomik politikalara yer yok.

Üretici köylüye, işçiye ve memura, kısaca geniş kitlelere, mali disiplin içinde gelir aktarılması öngörülüyor.

Sözünde durur mu, durmaz mı bilmiyorum, ama Erdoğan’ın bu sözü, alışılmış değil. Geçmişte, bütün iktidar sahipleri, seçim yılında kesenin ağzını açıyor. Popülist politikalarla, seçim ekonomisi uygulayarak, oy toplamayı amaçlıyor.

Erdoğan neden böyle yapıyor? Sorduğum bu sorunun yanıtını Adalet Bakanı Cemil Çiçek veriyor:

"Biz seçimlerde yeniden tek başına iktidara geleceğimizi görüyoruz. Seçim sonrasının ekonomik dengelerini, seçim için bozmayı düşünmüyoruz."

AKP’nin kendine duyduğu bu güveni sarsacak bir babayiğit yok mu? Yok mu AKP’yi iktidardan düşürecek bir parti?

Sadece bağırıp çağırarak, iktidarın uygulamalarına sadece tepki göstererek, iktidar yolu açılmıyor.

Bu ülke bu kadar alternatifsiz mi?
Yazarın Tüm Yazıları