Parayı işkence yapan ödesin

İŞİNİ bırakıyor, gösteriye katılıyor. 2007’de, o tarihte henüz resmi tatil günü ilan edilmeyen 1 Mayıs gösterilerine. Beyoğlu Belediyesi’nde çalışıyor.

Haberin Devamı

İzinsiz gösteriye katıldığı gerekçesiyle, Beyoğlu Belediyesi Turan Çevikçi’ye disiplin cezası veriyor. Çevikçi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuruyor. AİHM karar veriyor:

“Toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü garanti altına alan maddeler ihlal edilmiştir.”

Türkiye, Çevikçi’ye 800 bin Euro ödemeye mahkum oluyor.

Demek ki, Türkiye’de toplantıya katılmak ve dernek kurma özgürlüğü garanti altında değil. Demek ki, Türkiye’deki demokrasi gerçek bir demokrasi değil.

Eksik, topal bir yönetim biçimi.

MÜLTECİLERE TAZMİNAT


İki İranlı mülteci. İstanbul’da Yabancı Kabul ve Barındırma Merkezinde tutuluyor. Ancak, özgürlükleri ve güvenlikleriyle ilgili sorun yaşıyorlar. AİHM’e
başvuruyorlar. AİHM karar veriyor:

“Türkiye özgürlük ve güvenlik hakkı ihlalinde bulunmuştur.”

Türkiye mültecilere 9 bin Euro ödemeye mahkum oluyor.

Demek ki, Türkiye’de güvenlik ve özgürlükler garanti altında değil. Demek ki, Türkiye’deki demokrasi gerçek bir demokrasi değil. Eksik, topal bir yönetim biçimi.

VE İŞKENCE


Gönül Karagöz, Haydar Ballıkaya ve Bekir Çadırcı terör örgütüne üyelik suçlamasıyla göz altına alınıyor.

Bu üç kişi, göz altında bulundukları süre içinde işkenceye maruz kaldıklarını iddia ediyor. İşkence yapan polisleri şikayet ediyorlar, ancak o polislere ceza verilmiyor. Üç kişi AİHM’e başvuruyor. AİHM karar veriyor:

“Dava açanlar işkence ve kötü muamele görmüşlerdir.”

Türkiye 125 bin Euro ödemeye mahkum oluyor.

Demek ki, Türkiye’de işkence hala sürüyor. Demek ki, insanlar göz altında bulundukları süre içinde her zaman kötü muamele ve işkence görebiliyor.

Oysa, Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde ve bir zamanlar en sık söylediği sözlerden biri, “işkenceye sıfır tolerans.”

Arada geçen zamanda işkence azalmış olabilir, ancak yine de işkencenin varlığı mahkemece sabit. Bundan dolayı Türkiye mahkum oluyor. Belli bir para cezası
ödemek zorunda kalıyor.

BENİM ÖNERİM

İşkenceyi şu ya da bu görevli kişi, devletin memurları yapıyor. Devletin memurları işkence yaptığı için, para cezasını devlet ödüyor.

Neden işkenceyi yapanlar ödemiyor da, devlet ödüyor. Yani, sen ve ben ödüyoruz. Adam işkence yapıyor, cezası bizim vergilerimizden ödeniyor.

İşkence yapıyor, ona bir ceza verilmiyor. Üstüne üstlük, yaptığı işkencenin para cezası bizim cebimizden çıkıyor.

Bu yönde yasal bir değişikliğe gitmek gerek. Para cezasını işkencecinin ödemesini öngören bir değişiklik. Tabii o zaman işkencenin de yapılmış olduğunu devletin kabul etmiş oluyor. Ama, etmiyor ve yanlış orada başlıyor.

Bana kalırsa:

Bir sivil toplum örgütü mahkemeye başvurarak, devletin işkence için ödemek zorunda kaldığı parayı  “bütçeden ya da ilgili fon v.s., ne varsa, oradan ödeyemezsin” biçiminde dava açabilir.

Herif işkence yapacak, insan haklarını ihlal edecek, parasını biz ödeyeceğiz, bu ne biçim iş.

Haberin Devamı

Libyalılar korkak mı

Haberin Devamı

GAZZE’ye yardım gemisi gönderen çeşitli ülkeler var. Onlardan biri de, Libya.

İsrail, Libya gemisine ihtar ediyor, kara sularına girmemesi için, gemiyi Mısır limanına yönlendiriyor.

Libya gemisi de, İsrail’in uyarısını kabul ederek, gemiyi Mısır limanına gönderiyor. Ve problem yok.

Ne hikmetse, sadece bizim gönderdiğimiz gemide insanlar ölüyor, uluslararası diplomaside ciddi sorun doğuyor.

Ne zaman, ne yapacağı belli olmayan Libya bile, sorun yaratmıyor, ama Türkiye ne yazık ki, artık sorun yaratan ülke  konumuna düşüyor.

Türkiye’nin partisi diye yola çıkmışlardı

KURULUŞUNU yakından izlediğimi sanıyorum. Barış ve Demokrasi Partisi’nden (BDP) önceki partinin, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP)  kuruluşunu.
O günlerde parti kurucuları ile zaman zaman bir araya geliyorum, hatta bu nedenle birileri beni e-posta üzerinden uyarıyor.

Her faaliyet devletin sıkı gözetim ve denetimi altında, kim, kimle, nerede görüşüyor, hepsini biliyorlar ve uyarıyorlar.

DTP kurulurken, “biz Kürtlerin değil, Türkiye’nin partisi olacağız”  diyor. Ne yazık ki, olaylar öyle gelişmiyor. Kapatılan DTP ve bugün BDP Kürtlerin partisi bile olamıyor. Onlar arada sıkışıp kalıyor.

BDP’yi sıkıştığı yerden kurtaracak olan yine de BDP ile diyalog kurmak. Gerçi, Başbakan Erdoğan  kızıyor ama, yine de BDP ile görüşmesi kapalı kapıları aralayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları