Pako benim köpeğim değil ben Pako'nun insanıyım

TRT'nin yayımladığı Radyo Televizyon Dergisi temmuz sayısında Pako'nun ve tüm hayvanların babası Bekir Coşkun'u anlatan bir yazıya yer verdi.

Hülya Koç, Coşkun'la yaptığı röportaj ve Coşkun'un ‘‘Pako'ya Mektuplar’’ kitabında yazdıklarından alıntılara yer verdiği yazısında, ‘‘Anlatılanların bu kadar yüreğimi burkacağını, kahkahalarla güldürüp eğlendirdikten sonra aniden üzüntüye boğacağını tahmin edemezdim. Şimdi Bekir Coşkun'u ve mücadelesini daha iyi anlayabiliyorum. Pako benim köpeğim değil ben Pako'nun insanıyım, diyen Bekir Coşkun bu sözüyle hayvanlardaki bazı üstün özellikleri vurguluyor’’ diye yazmış. Bakın Pako'nun babası Hülya Koç'a neler söylemiş...

BEKİR COŞKUN YAZDI OLMADI BİR DE PAKO YAZSIN DEDİM

Siyasetle ilgili yazılar yazdık, siyaset battı; ekonomiyle ilgili yazılar yazdık, ekonomi battı; sosyal hayatla ilgili yazılar yazdık, Türkiye'nin sosyal yaşamı bir kör kuyudur, içinden çıkılmaz; barışla ilgili yazılar yazdım, kan revan, savaştan geçilmiyor; huzurla ilgili yazılar yazdım, ülkemiz dünyanın en huzursuz ülkelerinden birisi oldu. Baktım ben yazıyorum olmuyor, Bekir Coşkun'un dilinden faydası olmuyor, bir de Pako yazsın dedim.

PAKO GİDEREK BENDEN KOPTU KENDİ BAŞINA BİR ŞEY OLDU

Biz hayvanlara aslında sığınırız. Onlar bizden daha saygın, daha itibarlıdır. Onların masumiyeti, onların tarafsızlığı, onların saflığı, daha adil oluşları. Onların hukuk sistemi bizimkinden daha adildir. Ben doğayı çok iyi bilirim. Onun için Pako kolay Bekir Coşkun oldu ya da ben kolay Pako oldum. Fakat zaman içinde Pako benden kopmaya, ayrılmaya, kendi başına bir şey olmaya başladı. Pako'ya gelen e-maillerin, mektupların, mesajların benimkinin 3- 4 katına ulaştığı, Pako'nun yazılarının benimkinden daha çok okunduğu oldu.

HAYVANLAR BÜYÜMEYEN ÇOCUKLAR

Zaman zaman çekirgemiz, kertenkelemiz, cırcır böceğimiz bile oldu. Onlara marul ikram ettik. Bu farklı bir sevgi, farklı bir anlayış gibi gözükse de aslında değil. Bu çok insani bir şey. Her insanda vardır. Kimilerinde su yüzüne çıkmıştır. Hayvanlar, büyümeyen çocuklar. Çocuklara dikkat edin, bakın, ya bir kuş, bazen tilki, bazen tavşana benzerler. (Kendisini ise köpeği Gorbi'ye benzetiyor.)

Hayvanserler insanlara kırgınlar. Hayvanları çocukları gibi görüyorlar. Bir anne düşünün. Her gün çocuğunu öldürüyorlar. Bu anne normal olmaz zaten. Çok acı çekiyorlar. Ben de kendi ruh halimi korumak için büyük çaba harcıyorum.

ADINI TAŞIYAN PROGRAMDA PAKO GÖRÜNMEYECEK

Yeni yayın döneminde TRT 1'de ekrana gelmesi planlanan çevre, doğa, insan ve hayvan dostu Pako'ya Mektuplar programı için Bekir Coşkun, ‘‘Çok masum, çok etkileyici, çok sevgi, barış dolu olacağını biliyorum. Bu programda ben ve Pako pek gözükmeyeceğiz. Bunu ben rica ettim. Çünkü bütün hayvanlar Pako. Hepsi korunmaya muhtaç, hepsi sevilmeye değer’’ diyor. Yarımşar saatlik 13 bölümden oluşacak programın hazırlığı sürüyor. Şu anda Türkiye'de hayvanları, doğayı ve çevreyi konu alan bu tür bir program bulunmadığı için ‘‘Pako'ya Mektuplar’’ bir ilk olacak. TRT yönetiminin tam destek verdiği program yurtdışındaki yarışmalara, festivallere de gönderilecek.

SOKAKLAR BİZİM...

Ben dinlemiyormuş gibi yapıp, bizim eve gelen telefonları dinlemeyi severim.

Kimi zaman sabahlara kadar durmaz telefonlar.

Son zamanlarda hayvan beslediği için evinden atılan insanlar bizimkileri arıyorlar. Bir kedi, bir köpek, hatta kuş sahibi iyi insanları bile yuvalarından çıkartıp atabiliyorlar.

Telefonlarda ağlayan insanlar var.

*

Yaşlı amca ile teyzenin de evden çıkmasını istediler.

Onlar elbette çok üzüldüler. Komşular şikayet etmişlerdi ve polis elinde mahkeme kararı ile kapıya gelmişti bir kere. Amca boynunu bükerek ‘‘Ama bizim suçumuz ne?’’ diye sordu.

Polis amca sert biçimde yanıtladı:

‘‘Hayvan besliyorsunuz...’’

‘‘Hayvan beslemek yasak mı?...’’

‘‘Yasak...’’

‘‘Niye yasak?...’’

‘‘Çünkü komşular burada bir hayvanın olduğunu hissettiklerinde huzursuz oluyorlar. Onlar çok temiz oldukları için...’’

‘‘Pislikten onların evinde hamam böceği var ama...’’

‘‘Olsun...’’

*

Evden atılmak istenen amca hüzünle boynunu biraz daha bükerek:

‘‘Televizyonlarda görüyorum, bütün medeni ülkelerde evlerde hayvan besleniyor...’’

‘‘Burası neresi?...’’

‘‘Türkiye...’’

‘‘Eeee...’’

‘‘Ama günahtır, yazıktır... Ben şimdi nereye gidebilirim, burası benim evim...’’

‘‘Onu baştan düşünseydin...’’

Amca:

‘‘İyi ama asıl önemlisi bizim evde hayvan yok...’’

‘‘Peki biz niye geldik buraya?...’’

‘‘Gelin bakın, bizim hiç hayvanımız olmadı...’’

Polis elindeki kağıda bir daha bakarak:

‘‘Yani içerde hayvan diye bir şey yok mu?...’’

‘‘Yok...’’

‘‘Adın ne senin?...’’

‘‘Mustafa...’’

‘‘Soyadın?...’’

‘‘Keklik...’’

‘‘Hah... Gördün mü işte ‘‘Keklik’’ ne demek? Mahkeme ne derse o...’’

*

Biraz şaka olsun diye yazdım.

Yoksa birçok aile bizim yüzümüzden evlerinden atılıyorlar. Sevgisiz insanlar onları şikayet ediyor ve mahkemeler hemen onların sokağa atılmasına karar veriyor.

Ya da; bir gece ağlaya ağlaya götürüp kedilerini-köpeklerini bir karanlık köşeye bırakıp kaçıyorlar, evlerinden atılmamak için...

Bizim mahkemelerimiz yok.

Biz hayvanların hukuku da yok.

İnsanların hukuku ise bizi korumuyor.

Sevdiği öbür canlı ile aynı evi paylaşan belki binlerce insan şu sıralarda mahkemelerde.

Mahkemeler; sevginin sokağa atılmasına karar veriyorlar durmadan.

Sokaklara bir daha bakın...


SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA


Veteriner Hekim Talat GÜLBAY


Su kaplumbağalarında çiftleşme


Benim biri yavru Singapur, diğeri yerli 10 yaşında iki tane su kaplumbağam var. Biri yavru olduğu için ayrı akvaryumlarda yaşıyorlar. İleride bunları aynı akvaryuma koymamda bir sakınca var mı? Bu ikisi çiftleşebilirler mi?

Yeni bir kaplumbağa aldıysanız, evdeki çevre koşullarına alışması için en az bir yıl beklemeniz gerekiyor. Yeni kaplumbağanızın gelişmesi, ortama adapte olması ve sağlığıyla ilgili sorunlar çıkıp çıkmayacağından emin olmanız için ayrı akvaryumda olmasında fayda var. Daha sonra kaplumbağalarınızı bir araya getirebilir, birbirlerini kabul ederlerse çiftleştirebilirsiniz. Su kaplumbağalarında ortalama olarak dişiler beş yaşında, erkeklerse üç yaşında seksüel olgunluğa ulaşırlar. En uygun çiftleşme mevsimi sonbahardır.

Kışın verdiği doğal soğuma kaplumbağaların çiftleşme öncesinde önerilen bir dönemdir. Ocak-Şubat aylarında çiftleştireceğiniz kaplumbağaları birlikte sessiz bir ortamda soğumaya almalısınız. Bunun için akvaryum ısıtıcısını kapatarak kışın doğal soğukluğundan yararlanabilirsiniz. Bu süre içinde kaplumbağalarınızın çok az yem yemesi sizi endişelendirmesin. 6-8 hafta kadar süren bu dönemin ardından kaplumbağalarınızı normal ısıya döndürmelisiniz. Bunu takiben çiftleşme döneminde kaplumbağaları özellikle de dişi olanı kalsiyum ve D vitamini açısından yeterli beslemelisiniz.

Öncelikle çiftleşmeleri için özel bir kap hazırlamalısınız. Dişi ilk seferde erkeği kabul etmeyip kabuğunun içine girebilir, kaçabilir ya da erkeği ısırabilir. Böyle bir durumda birkaç gün ayrı tutup tekrar bir araya getirebilirsiniz. Dişi ve erkek kaplumbağanın çiftleşmesi yaklaşık 15 dakika sürer. Yumurtaları zarar vermeden alıp ısısı ve nem oranı özel olarak ayarlanmış inkübasyon kutusuna yerleştirmeniz gerekir. Bu yerleştirmeyi yaparken yumurtaların üstte kalan kısımlarına keçeli kalemle işaret koyabilirsiniz. Ancak kesinlikle yumurtaları tersyüz etmeyin. Su kaplumbağalarının yumurtadan çıkma süresi 60-120 gün arasında değişir.

Isı yavruların cinsiyetini etkiler. Yumurtalar 26.6 derecede kuluçkalanırsa bütün yumurtalar erkek, 31 derecede kuluçkalanırsa bütün yumurtalar dişi, 29.2 derecede kuluçkalanırsa erkek ve dişi sayısı yarı yarıya olur. Kuluçka döneminin ardından yumurtadan çıkan yavru kaplumbağaları bir süre için erişkinlerden ayrı tutmak gerekir. Yavru kaplumbağalar etoburdur. Arada bitki ve meyve de verebilirsiniz.

Eğer yanında tartışılırsa Pako evi terk ediyor

Bekir Coşkun'un Pako dışında iki köpeği daha var: Gorbi ve Çıtır. Öğrendiğimize göre Pako, biraz Gandi'yi hatırlatsa da hiç kimseye benzemiyor. Pako'nun karakteri ne bir köpekte ne de bir insanda bulunamayacak kadar farklı. Gel dendiğinde gelmiyor, git denildiğinde geliyor. Bildiğini okuyor, asla kafasına yatmayan bir şeyi yapmıyor, kendine güvenli, evde huzuru ve asayişi sağlayan bir köpek. Pako'nun yanında tartışmak ve yüksek sesle konuşmak mümkün değil; böyle bir durumda evi terk etmeye kalkışıyor. Bekir Coşkun'un asıl arkadaşlık yaptığı ise Gorbi: ‘‘Pako dostum, ama Gorbi arkadaşım’’ diyor. Sokak köpeği Çıtır ise kendi kendine gelmiş.
Yazarın Tüm Yazıları