Paylaş
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, önceki akşam bizim binaya gelmişti. CNN Türk'ün ekonomi haber bültenine konuk olmuştu. Akabinde biraz sohbet ettik.
Son günlerdeki bazı sektör temsilcileriyle hükümet yetkililerinin zirve toplantılarını, ekonomik gidişi de konuştuk.
Özilhan da uygulamadaki ‘Ekonomik İstikrar Programı’ndan kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini savunanlardan.
Ancak bu istikrar programında bir ‘‘kırılma’’ havasının estiğini de görmezden gelmiyor. Endişeleniyor. Delik açılırsa sonumuz olur demeye getiriyor.
Geçenlerde ABD Büyükelçisi Pearson, Tuncay Özilhan'a, TÜSİAD Başkanlığı'na seçilmesi dolayısıyla nezaket ziyaretinde bulunmuş. Ekonomi gündeme gelmiştir doğal olarak, bakış ortaya konmuştur. Neler konuştunuz deyince Özilhan, ‘‘Katıldığım bir şey söyledi. ‘İkinci bir paraşütünüz yok’ dedi. Açtığınız paraşütle yol almak, çakılmadan inmek zorundasınız demeye getirdi’ dedi.
Ne demek bu? Anladığım kadarıyla bu ekonomik programın sürmesi zorunlu, aksi halde duvara çarpılır anlamına geliyor. Açılan paraşüt de geçen kasım ayında yaşanan mali kriz sonrası IMF'yle imzalanan 10.4 milyar dolarlık Ek Rezevrv Kredisi'ni de içeren anlaşma.
Dün kaldığımız yerden devam edelim. Şimdi hükümetin daha ciddi, kararlı ses yükseltmesi gerekiyor. Eğer gerçekten ‘Ekonomik İstikrar Programı’ndan taviz vermeme niyetindelerse.
Çünkü son günlerde yaşananlar, programı bozma konusunda, piyasalardaki anlayışla, hükümet edenlerin anlayışını örtüştürmüyor. Enflasyonu düşürme programından etkilenen sektörlerin taleplerinin yerine getirileceği mesajları, piyasalarda hükümetin programdan vazgeçeceğine işaret sayılıyor.
Uygulamadaki istikrar programının belkemiğini enflasyonu düşürmek oluşturuyor. Belki ekonominin bu kadar daralacağı, durgunlaşacağı beklenmiyordu ama sıkıntı yaşanacağı başından beri biliniyordu. Herkes ayağını yorganına göre uzatmak zorunda! Sanayicinin canı yandı al bir taviz, ihraatçının canı yandı ver bir tavizle nereye gidilebilir? Son yine yıllardır yaşanan yüksek enflasyon kısırdöngüsü olmaz mı? Bu da halkın canının yanması, omuzlarındaki yükün artması, kaderinin değişmeyeceği anlamına gelmez mi?
Fuat Miras ayıp etmedi mi?
Başbakan ve Başbakan Yardımcıları'yla bazı sektörlerin temsilcileri zirve toplantısı yaptılar ya. İşadamları örgütlerinin temsilcileri, dertlerini anlattılar, taleplerde bulundular.
Niçin Fuat Miras ayıp etmedi mi diye soruyorum. Öğrendiğime göre katılımcıları TOBB Başkanı Fuat Miras belirlemiş. İTO çağırılmadı biliyorsunuz (ATO da öyle). Bu da doğru değil tabii. 300 bin ticaret erbabının üyesi olduğu bir örgütün o toplantıya çağırılmaması, sadece TOBB Başkanı Fuat Miras ile İTO Başkanı Mehmet Yıldırım arasındaki çekişmeyle açıklanamaz. O iş başka bu iş başka.
Fuat Miras o toplantıya bazı ortaklarını da davet edeceğine, onların yerine geniş kesimleri temsil eden diğer oda başkanlarını veya vekillerini çağırsa daha faydalı bir iş yapmış olacaktı. Ayıp etmedi mi derken ortaklarını çağırmasını kastediyorum.
Biri Recep Sami Yazıcı, kendisi Diler Demirçelik firmasının sahibi. (Halen Demirçelik Üreticileri Derneği Başkanlığını da yapıyor mu?) Miras'ın da ortağı. Diğer'i ise Cengiz Kaptanoğlu. Armatör aynı zamanda Deniz Ticaret Odası Başkanı. Armatör olan Fuat Miras'la da ortaklar.
Hem Fuat Miras, Kaptanoğlu olmadan da denizcilik sektörünün sorunlarını aktarabilirdi. Çünkü, TOBB'un başına ‘‘deniz yoluyla’’ geçmişti.
Yanlış anlaşılmasın bir sektörün temsilcisidir Cengiz Kaptanoğlu, ki -Konsey'in de üyesi- çağrılabilir o zirve toplantısına. Ama eğer kısıtlı sayıda (40) katılım isteniyorsa TOBB Başkanı Fuat Miras, davet listesini hazırlarken, ekonomideki paylara, istihdama, sıkıntıya göre daha adaletli davranmalıydı diye düşünüyorum.
CHP azınlıklarla ayrı toplantı yapsın
Genel Yayın Müdürümüz Ertuğrul Özkök kısa süre önce yazmıştı. CHP'nin ‘Bizim Yabancılar’ adını verdiği toplantısını. Pera Palas'ta yarın yapılacak ve bu ülkede yıllardır yaşayan yabancı konuklar Türkiye'ye bakışlarını anlatacaklar. CHP ve Deniz Baykal da dinleyecek.
Bu toplantıya Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II de davet edilmişti. Ancak ben katılacağını sanmıyorum.
Kuşkum yok CHP'ninki iyiniyetli bir davetti ama ince çok önemli bir nüans unutulmuş görülüyor. Çünkü Mesrob Mutafyan ve temsil ettiği Ermeniler (70 bin) ‘Bizim Yabancılar’ olarak addedilemezler. Onlar Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları.
Bu haklı hassasiyetten dolayı Mesrob Mutafyan'ın ‘Bizim Yabancılar’ toplantısına katılacağını sanmıyorum diyorum.
CHP o söz konusu toplantıya, belki Türkiye'de yaşayan ancak Ermenistan vatandaşı olan (30 bin kadar), ruhani liderleri de soykırım bildirisini imzalayan Ermenistan Patriği Karekin II'yi davet edebilirdi.
CHP'ye bir önerim var. Halki Palas gibi, bunun gibi güzel toplantılar yapıyorlar. Türkiye'yi dinlemek istiyorlar. Parti programlarını, söylemlerini ona göre düzenleyecekler sanırım. Önerim şu; azınlık vatandaşlarımızın fikirlerini dinlemek için ayrı bir toplantı yapsınlar. Kimlikleri Türk olan Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, Süryaniler için, bizim azınlık vatandaşlarımız için başka toplantı düzenlesinler.
Ancak 500 trilyon olur
Gelir, kurumlar ve KDV içinbir düzenleme yapılıp vergi borçları için kolaylık sağlandı. Çöp vergisini veya emlak vergilerini kapsamıyor.
Bazı Maliyecilerle konuşuyordum, süresini (18 ay), zamanlamasını yanlış, faizi (yıllık %3) de düşük buluyorlar. Daha önce Türkiye'de benzer düzenleme olmuştu. (97-1998) 12 ay ve yıllık yüzde 12 faiz olarak uygulanmıştı. Ancak 150 trilyon lira toplanmıştı. Bu sefer ‘‘400-500 trilyon ancak toplanabilir’’ diyorlar.
Peki vergideki yeni düzenleme dolaylı af değil midir? Haksızlık olmuyor mu? Bizim vergi uzmanlarımızdan Abdülkadir Küşin'e sordum. Aksi görüşte:
‘‘Çok doğru karar. Bir haksızlık düzeltiliyor. Maliye Bakanlığı, eskilerin tabiriyle murabaha faizi yani tefeci faizi alıyordu. Faiz aylık yüzde 12'lere çıkmıştı. Faizi de vergi borcunun üzerine ekliyor ana para muamelesi yapıyor böyle katlanarak gidiyordu. Son düzenleme haksızlığın telefisidir, asla vergi affı değildir.
Ciddi kuruluşlar zaten vergilerini ödüyorlar. Vergisini ödeyenlere, faizle borç alarak vergisini ödeyenlere kuşkusuz haksızlık oluyor ama haksız yere vergi borcu şişenler çoğunlukta. İşte bu haksızlık düzeltiliyor. Zaten dürüstler ödeyecektir vergisini.’
Paylaş