Ortasından antik tiyatro geçen şehir Amman

Haberin Devamı

Ortasından antik tiyatro geçen şehir Amman

HEP düşünmüşümdür, şu bizim Efes Antik Tiyatro şehrin ortasında olsa ne müthiş bir şey olurdu diye. Hatta üniversitede Antik Yunan Tiyatrosu dersinde bunu sesli söylemiş, tuhaf ve anlamsız bakışlarla karşılaşmıştım. Meğerse dünyada Roma (Colesium) dışında böyle bir şehir daha varmış. AMMAN.
Tahmin edeceğiniz gibi Ürdün notlarına dün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulu bir şehir Amman. Ürdün Krallığı’nın başkenti. Nebatiler’den Roma ve Bizans’a, Osmanlı’dan İngilizlere o kadar çok devletin hükmü altına girmiş ki, kentin her yerinde bu izleri görmek mümkün.
Amman’da hayat genel olarak Down Town (şehir merkezi), Kral Hüseyin Müzesi’nin de içinde bulunduğu Balad Çarşısı etrafında ve ünlü mağazaların, küçük tasarım butikleri ve cafe’lerin sıralandığı Rainbow Caddesi’nde dönüyor. Şehre tepeden bakan Citadel ise Antik Roma ve Bizans’tan kalan nefis kalıntıları ve özellikle Roma İmparatoru Marcus döneminde inşa edilen Herkül Tapınağı ile nefes kesici. Bu kalıntıların altında, kentin göbeğinde yer alan 6000 kişilik Roman Tiyatrosu ise bugüne kadar gördüklerim arasında en görkemlisi. Günümüzde konserler ve sportif gösteriler için kullanılmaya devam ediyor ve tahmin edeceğiniz üzere son derece bakımlı. Efes Antik Kenti’nin girişindeki bakımsız tuvaletleri bile düşününce içim cız ediyor.
Amman aynı zamanda Ortadoğu’nun en heybetli camilerinin de ev sahibi. Örneğin; inşaatı 1983’te başlayan ve 1989’da biten Kral Hüseyin Cami; geleneksel Ürdün Mimarisi ile modernizmi çok doğru biçimde birleştirmeyi başarmış. Türkiye’de son dönemde yapılıp da modern ya da gösterişli olacak diye ipin ucunu kaçıran ne çok camii var.

Haberin Devamı

Ortasından antik tiyatro geçen şehir Amman

Gül rengi kayalara oyulmuş muhteşem şehir PETRA

Haberin Devamı

Petra, Amman’a 260 kilometre uzaklıkta, dünyanın 7 yeni harikasından biri. Hayatımda en çok etkilendiğim yeryüzü mirası. Bir saklı şehir. Çünkü Petra, M.Ö. 1. - 2. yüzyıl civarında Nebatiler tarafından kumtaşı kayalıklar oyularak inşa edilmiş. Bu Arap İmparatorluğu, pembe, kırmızı, turuncu ve sarı renkli sarp kayalıkları öyle güzel şekillendirmişler ki, gözlerini alamayıp, hayretler içinde bu “gül renkli şehri” izlemeye koyuluyor insan. Petra, Ürdün’ün en gözde turistik destinasyonu, dünyanın ise en önemli kültürel miraslarından biri. Batı dünyasının bu şehri keşfetmesi ise oldukça geç bir tarihe, 1812 yılına dayanır. 12. yüzyılda Haçlılar Petra’dan ayrılmış ve 19. yüzyıla kadar, şehir, sadece Bedeviler ile yerel halkın bildiği ve ziyaret ettiği bir bölge olarak varlığını sürdürmüş. Petra’nın dünyaca tanınmasını sağlayan kişi ise şehri 1812 yılında keşfeden İsviçreli gezgin Johann Ludwig Burckhardt olmuş.
Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasında yer alan Petra, şairin dediği gibi ‘Tarihin yarısı kadar yaşlı gül kırmızısı şehir. Petra Antik Kenti’nde konaklamak için otel yok ancak kente 20 km mesafedeki Musa Vadisi bir otel cenneti. Yıl boyunca dünyanın her yerinden milyonlarca turist Musa Vadisi’ne gelerek oradan her sabah ve her akşam otobüslerle Petra’nın girişine taşınıyor. Girişte ise toplamda 8 km uzunluğundaki bu olağan üstü kaya kenti gezmek için sizi 3 seçenek bekliyor: Fayton kiralamak (atların durumu içler acısı olduğu için kesinlikle tavsiye etmem, içiniz acıyor) – Deve kiralamak (adam başı 15 riyad’dan fazla vermeyin) ya da yürümek.
Gidiş dönüş bu 8 km’lik yolun orta yerinde sizi olağan üstü görkemi ile Hazine Binası karşılarken, vadi boyunca süslü kral mezarları ve tepedeki manastırlardan gözlerinizi ayıramadan ilerliyorsunuz. Yolun sonunda ise soluklanabileceğiniz bir cafe-restoran var.
Hayatımın ilk tek başına deve yolculuğunu (yanımda seyisi olmadan) Petra’da gerçekleştiriyor ve herkesin burayı ölmeden önce bir kez görebilmesi için dua ederek ayrılıyorum Petra’dan.
Önemli not: Ben kum fırtınası nedeniyle kaçırdım ama kentin zemininde yüzlerce mum yakılıp müzik yapılan Petra gecelerini de fırsatını olursa yaşayın derim.

Haberin Devamı

Ortasından antik tiyatro geçen şehir Amman

Balad Çarşısı

Amman Çarşısı olarak da adlandırılan ve kentin eski merkezinde yer alan Balad, geleneksel takılardan ev yapımı reçellere, zahter’den (yabani kekik) kahveye, meyve sebzeden pideye kadar pek çok küçük dükkandan oluşuyor. Özellikle geleneksel pazar alışverişine meraklı olanlar içi biçilmez kaftan.

Ortasından antik tiyatro geçen şehir Amman

Tadına bakmadan dönmeyin:

Humus
Zahterli pide
Arap kahvesi
Tabule salatası (favorim)
Kaymaklı künefe (en meşhuru Habiba isimli dükkandakiler)
Felafel (adım başı küçük büfelerde yapılıyor)

Gece hayatı
Amman gece hayatı, Ürdün’ün muhafazakar yapısının aksine oldukça hareketli. Dün de yazdığım gibi pek çok din ve milletten insanın bir arada yaşaması ve özellikle yeni nesil Ürdünlülerin okumuş ve hoş görü sahibi olmalarının payı büyük. Dubai’nin aksine sadece otellerde değil, kentin büyük-küçük kafelerinde de özgürce şarabınızı yudumlayabiliyorsunuz.
Şehrin dört bir yanında gece kulüpleri ve irili ufaklı hip barlar var.

Yazarın Tüm Yazıları