‘Orantısız güç’teki beyin

“ÇEVİK Kuvvet topluma değen el, ama o elin bir de beyni var, sanıyorum talimat o beyinden geliyor.”

Haberin Devamı

Bu değerlendirme toplumsal olaylarda polisin müdahalesine ışık tutan reçete. Bu reçete, Emek Sineması dahil, çeşitli gösterilerde polisin kullandığı şiddeti de açıklamaya yetiyor.

CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı bir süredir farklı bir faaliyet yürütüyor. “Gece vardiyası” adını verdiği bir etkinlik çerçevesinde, çalışanların saatlerine uygun olarak, arkadaşlarıyla çeşitli meslek gruplarını ziyaret ediyor. Örneğin, sabah 05’te hale gidip onların dertlerini dinliyor. Yine sabahın erken saatlerinde balıkçılar ya da fırıncılarla bir araya geliyor.

Geçen hafta itfaiyecilere konuk olan Salıcı önceki akşam “Polis Günü” nedeniyle bazı karakolları ziyaret ediyor.

Giderken çikolata, çiçek eksik değil. Onlara da çay, kahve, kolonya ikramı eksik değil.

Uygarca sohbetler.

Haberin Devamı

POLİSLERİ ZİYARET

Bu ziyaretler sırasında ortaya bir Türkiye fotoğrafı çıkıyor. Kimin, ne derdi var, hayat o kesimde çalışanlar için nasıl akıyor, olayın bir yüzü. Öteki yüzü de, insani ilişkiler. Hepimizin özlediği, aradığı ilişki dizisi.

Önceki akşam Salıcı ve arkadaşları bazı karakolları ziyaret ederek, onların Polis Günü’nü kutluyor. Sohbet sırasında Salıcı sözü bir ara “çeşitli gösteriler sırasında zaman zaman polisin kullandığı şiddete” getiriyor.

Polisler bu tip gösterilere karşı iyi eğitim almış. “İyi eğitim” derken, toplum psikolojisini ölçmeyi biliyor. Hele de gösteriye katılanların psikolojisini iyi ölçüyor.

Madem ölçüyor, o sırada neden şiddet kullanıyor? Hatta, şiddetin dozu bazen epey kaçıyor, “orantısız güç kullanımı”. Biber gazı, cop, basınçlı su ve devamı.

Polisler soruya karşılık vermiyor, sessiz kalmayı tercih ediyor. CHP İstanbul İl Başkanı Salıcı’ya göre ise:

“Muhtemelen talimat alıyorlar, bana göre Çevik Kuvvet topluma değen el, ama o elin beyni var, talimat o beyinden geliyor”.

Salıcı’nın bu değerlendirmesi doğru ise o “beynin” nereye kadar uzandığını bulmak gerek.

İSTANBUL İSTENMİYOR

“Orantısız güç” günümüzün modası. Diyarbakır’da olduğu gibi, helikopterle havadan gaz bombası ya da gösteri sırasında harekete geçmek için bekleyen “basınçlı su sıkan araçlar” gerçekte protestocuları daha olumsuz etkiliyor.

Ve kamu kesiminde çalışanlarla ilgili genel bir değerlendirme. Hangi meslek grubunda olursa olsun, İstanbul’da çalışan kamu personelinin büyük çoğunluğu İstanbul dışında görev almayı bekliyor.

İstanbul’da yaşamak zor. Mesleki açıdan sıkıntılı ve sorunlu, ayrıca geçim derdi.

Ben “talimat veren o beyni” arıyorum. İçişleri Bakanı Muammer Güler bunu biliyor olmalı.

Haberin Devamı

İmralı-Kandilli mektupları ‘görülmüştür’

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce Meclis’te Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soruyor:

“Askerde, asker mektuplarının, cezaevinde, mahkûm mektuplarının üzerinde “Görülmüştür” damgası vardır. İmralı’dan Kandil’e giden mektuplarda aynı damga var mı?”

Herkesin merak ettiği bir ayrıntı. Bakan Ergin:

“Mektuplarda ve yazışmalarda kontrol edilmeden hiçbir işlem yapılmaz. Oraya görüşmeye gidenler, kendileri notlarını alıp götürmez. Bunlar olması gereken şekilde, idare üzerinden yapılır. Diğer cezaevlerinde nasılsa, İmralı’da da öyledir”.

Muharrem İnce ısrar ediyor, “Damga var mı, damga”, Ergin devam ediyor:

“Yapılan işlemlerin hepsi kayıt altındadır”.

Bu açıklamaya göre, İmralı’dan Avrupa’ya ve Kandil’e giden ve gelen mektuplar önce Adalet Bakanlığı’ndan geçiyor. Hükümet mektup trafiğini, günümüz deyişiyle, “silah bırakma sürecini” anbean izliyor, “görülmüştür” damgasıyla.

 

Yazarın Tüm Yazıları