ORALARDA, yani bize uzak sandığımız yerlerde bir şeyler oluyor. Önümüzdeki dönemde sonuçları bize kadar uzanacak olan bu gelişmeleri doğru değerlendirmek için önce yakındakilerden başlayalım.
Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanları, Karabağ sorununa çözüm bulmak umuduyla hafta sonunda bir araya geldiler.
Ayrıntılar hakkında ayrıntılı bilgi yok.
Zaten Azerbaycan’ın kasımdaki parlamento seçimlerinden önce kimse taraflardan somut bir adım beklemiyor.
Ama gelen haberlere ve yapılan açıklamalara bakılınca Karabağ sorunun çözüme doğru ilerlediği anlaşılıyor.
Çünkü çözüm, ABD ve Batı pazarının enerji kaynaklarının güvenliği açısından Washington’un Kafkasya’daki öncelikli konusu.
Ermenistan’ın işgal ettiği bölgelerden çekilmesi, ardından da Karabağ’ın statüsü konusunda halk oylamasına gidilmesi temelinde süren pazarlıklarda önümüzdeki yıla kadar mesafe kaydedilmesi bizim Kafkasya politikalarımızı da etkileyecek.
Azerbaycan ile bir millet iki devlet, Gürcistan ile yakın dost ilişkilerinin Ermenistan ile de geliştirilmesi kaçınılmaz olacak.
Bunun için, kamuoyu psikolojisinde yılların yarattığı Ermenistan karşıtlığını gidermek için hazırlamamız gerekiyor.
Çünkü Kafkasya’da, dostluk ve barışı derinleştirmekte Türkiye’ye rol düşecek.
* * *
ALİYEVile Koçaryan, Kazan’da yapılan Bağımsız Devletler Topluluğu toplantısı sırasında buluştular.
BDT, 15 yıl önce kurulduğunda, eski Sovyet cumhuriyetlerinin Rusya’nın şemsiyesi altında toplanması amaçlanıyordu. Bugün bu amacın oldukça uzağına düşüldüğü ortada. Ukrayna ve Gürcistan artık Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya üye olmak istiyorlar. Kırgızistan’da Akayev’in devrilmesinden sonra iktidara gelen yönetim, Avrupa ile ilişkisinin derinleşmesinden memnun. Azerbaycan malum, petrol sayesinde ABD ile sağlam köprüler kurmuş durumda. Ayrıca Avrupa Konseyi’nin üyesi NATO ile ortaklık anlaşmaları var.
Son olarak Türkmenistan, bağımsız ülke statüsünü gerekçe göstererek tam üyelikten ayrılma kararı aldı.
BDT, Rusya’nın açtığı şemsiye olmaktan çıkıyor. Bu gelişmeler, Moskova’yı müdahaleci dış politika yerine Kafkasya’da yapıcı bir çizgiye, Orta Asya’da ise Çin’e yaklaştırıyor.
* * *
ŞİMDİ biraz daha uzağa, Özbekistan’a bakalım. Özbek Parlamentosu’nun, topraklarındaki Amerikan üssünü kapatma kararı Washington’un uzun vadeli planlarına darbe vurmakla kalmadı, yeni denge arayışlarına yol açtı. Çünkü Karsı Kanabad K2, Amerika’nın bölgedeki en büyük üslerindendi.
Sadece Özbekistan değil, üsler bölgedeki yönetimler için rahatsızlık yaratıyor. Bu coğrafyadaki Müslüman halkın aşırı dinci örgütlerin etkisine girmesini kolaylaştırıyor. Kırgızistan da, Manas üssünden Amerikan askerlerinin ne zaman çekileceklerinin açıklanması için ısrar ediyor.
Afganistan gerekçesiyle Asya’ya konuşlanan Amerikan güçlerinin, esas amacının Orta Asya ve Kafkasya’da enerji kaynaklarının ve yollarının güvence altına alınması olduğu daha net ortaya çıkıyor.
Bu da ABD’nin bölgedeki varlığının geçici olmadığı anlamına gelir. O zaman yeni seçenekler aranacak. Raporlara bakıldığında Washington’un en fazla üs sahibi olmak istediği ülke Azerbaycan. İran’a operasyon açısından da değerlendiriliyor bu seçenek.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bu sorunun yanıtı tek değil. Ama ilkini söylemekle yetineyim.
Bu gelişmeler, çalkantının devam edeceği anlamına geliyor.