Paylaş
Ama önce minik bir soru: “Vali kimi temsil eder?”
A) Devleti.
B) Hükümeti.
C) Milleti.
D) Hepsini...
Biraz üniversite sınavı gibi oldu ama inanın değil, lütfen cevabınızı en sona saklayın...
* * *
Türk siyaseti hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da bölünmüş durumda...
Muhalefet bazı valileri “iktidarın valisi gibi davranmakla” suçluyor...
İktidar ise zaman zaman valilere “Ak Parti İl Genel Başkanı” muamelesi çekiyor...
Fakat en vahimi bazı valilerin bu muameleye dünden razı tavrı...
“Kraldan fazla kralcı” valilerden bol miktarda var...
* * *
Ben size bugün yukarıdaki minik testi başarıyla geçen Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen’i anlatmak istiyorum...
Çünkü Taşkesen “at izinin it izine karıştığı” şu tuhaf ortamda çok kritik bir konuda aldığı tavırla kafa karışıklığına son verecek örnek bir davranış sergiledi...
Siyasetçilerin Dersim isyanını ağızlarında sakız gibi çiğnediği bir dönemde resmen ezber bozdu...
Önce Taşkesen’in kariyerine dair minik bir hatırlatma.
Tunceli Valisi olmadan önce Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı yapmış...
Bu ayrıntı önemli çünkü birazdan anlatacağım çok çelişkili gibi görünen durumu başka türlü anlamlandırmanız zor.
* * *
Mesele şu...
Tunceli Belediyesi Seyit Rıza anısına bir heykel yaptırmış.
Seyit Rıza Tuncelililer için haksız bir biçimde katledilen çok önemli bir Alevi dedesi.
Tam bir kahraman...
Fakat devletin gözünde Dersim isyanının elebaşısı...
Zaten bu yüzden 18 Kasım 1937’de idam edilmiş...
* * *
Bir yanda Tuncelililer için çok önemli bir sembol, diğer yanda iade-i itibar yapılmamış bir isyankâr...
Bu durumda Tunceli Valisi olsanız ne yapardınız?
A) O ilin mülki amiri olarak Cumhuriyet’e başkaldırmış bir isyankârın heykelinin yapılmasına engel olursunuz...
B) Halkıyla bütünleşmeye inanan bir vali olarak Tuncelililerin gönlünde taht kurmuş Seyit Rıza heykelinin yapımına destek olursunuz...
* * *
Akşam’dan Ersin Bal’ın yazdığına göre Taşkesen “Valilik makamında iki şapkam var” diyerek örnek bir karara imza atmış...
Hem heykelin dikilmesine destek olmuş hem de suç duyurusunda bulunmuş...
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” demeyin hemen...
O kadar incelikli bir karar ki...
Okuyun “hem devlet hem de milletin valisi” nasıl olurmuş siz karar verin...
* * *
“Temsil ettiğim valilik makamında iki şapkam var.
İlki devleti ve hükümeti, diğeri ise Tuncelilileri temsil ediyor.
Devletin valisi olarak bir isyanın elebaşısı olduğu gerekçesiyle idam edilen ve hakkında iade-i itibar’ kararı bulunmayan Seyit Rıza’nın heykeli için suç duyurusunda bulunmak zorundayım.
Fakat milleti temsil eden ikinci şapkama gelince, ben bu koltukta Tuncelililere hizmet etmek için oturuyorum.
Bu hizmet milletin farklılıklarını ve değerlerini göz ardı ederek yapılamaz.
Tuncelililer peygamber soyundan gelen Alevi dedesi olarak önemli bir dini figür olan Seyit Rıza’yı isyancı kimliğiyle değil ruhani bir lider olarak görüyor.
Heykelin bulunduğu yer adeta ‘ziyaret’ yeri gibi.
Bu ülkede Atatürk’ün Muhafız Alay Komutanı iken bir milletvekilini öldürüp hükümete başkaldıran Topal Osman’ın heykeli dikiliyorsa, Seyit Rıza gibi tartışmalı bir yargı süreciyle idam edilen manevi bir liderin heykeli nasıl dikilemez.
Devlet tutarlı olmak zorunda; bu heykel devletle Tunceli halkının kucaklaşmasının önemli bir adımı...”
Paylaş