0602199600033 sigorta sicil numaralı ben, Kamil Hamidullah, 14 Mayıs 2008 tarihinde Ankara Üniversitesi’nden aldığım sevk ve akabinde Numune’nin onayı ve bakanlığın yapılan tüm inceleme ve tetkikler neticesinde müstahak bulundum ve Avusturya’daki AKH Hastanesi’ne akciğer nakli tedavisi için sevk işlemlerim başladı, ancak halen bitmiş değildir.
Bizler ölüm kalım savaşı veren bir avuç hastalarız. Mağduriyetimizin giderilebilmesi için akciğer nakli olmamız gerekiyor. Zamanla yarıştığımızın bilinmemesine imkan yoktur. Hal böyleyken aylarca sürünmemiz biz hastaları sizin de tahmin edeceğiniz gibi iyice ümitsizliğe sevk etmektedir.
Günümüzde ülkemizdeki akciğer nakli çabaları, çok çeşitli nedenlerden ötürü maalesef deneysel olmaktan öteye henüz gidememiştir. Son dönem akciğer hastalıklarının tümünde (primer pulmoner hipertansiyon, idiyopatik pulmoner fibroz, kistik fibroz vb.) akciğer nakli, hayata tutunmak için son çaredir. Dolayısıyla bu durumdaki hastalarımızdan tıbbi durumu uygun olanlar, akciğer nakli yapılmak üzere yurtdışına; Avusturya Viyana’daki AKH Hastanesi’ne hastalar sevk edilmektedir.
Buraya kadar bir sorun yok. Ancak, SSK’lılar dışında diğer kurum hastaları için AKH Hastanesi’ne, akciğer nakli için öngörülen tedavi masrafı olan 120 bin Avro’nun tamamı ödenirken, biz SSK’lılarda ise bu bedelin 33 bin Avro’sunu sigortalının kendisi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Bu bedel ödenmeyince de AKH Hastanesi hastaları organ nakli için listeye almıyor. Bizim SSK ile Avusturya SSK’sı aralarında bir anlaşma yapmışlar ve ’Avusturya’daki hastalara ne ödeniyorsa o kadar bir bedel ödeniyor’ deyip işi kestirip atıyorlar ve bizi kaderimizle baş başa bırakıyorlar. Anlaşma yapılamayan bir ülke hastanesine sevk alındığında istenilen bedelin tamamını SSK o zaman ödüyor.
Biz, böyle hastaları sefil eden, ortada bırakan bu anlaşmanın nasıl yapılabildiğini bir türlü anlayamadık.
SSK’LININ SUÇU
Ayrıca organ naklinin doğası gereği, uygun verici bulunduğu takdirde hasta acilen ambulans uçakla Viyana’ya alınmaktadır. Yapılan tetkikler ile saptanamayan fakat ameliyat sırasında tespit edilen (örneğin verici akciğerinde hastalık) bir sorun nedeniyle nakil yapılamayabilmektedir. Bu durumda alıcı hastanın ülkemize geri dönüp uygun organ için beklemesi gerekmektedir. Bu durumdaki ambulans uçak bedeli de, nakil gerçekleşmediği gerekçesi ile SSK tarafından ödenmemektedir.
Nakil gerçekleştikten sonra hastaların belli aralıklar ve tarifeli uçakla Viyana’ya giderek kontrollerini yaptırmaları gerekli olmasına rağmen işlemler gereksiz ve uzun süren yazışmalar ile zorlaştırılarak hastalar sıkıntıya sokulmaktadır.
Kurumlar birleşti deniliyor. Ancak, biz SSK’lılar akciğer nakli uygulamasında ortada, sahipsiz bırakıldık. Zamanla yarışan biz hastalar, bu türlü zorluklarla savaşmaktan inanın çok yorulduk. Hayata küstük. Bürokratlar ile maalesef bu sorun çözülememektedir. Bizleri bir şekilde oyalıyorlar. Bu yüzden doğrudan size erişmeye çalışıyoruz. Kusurumuza bakmayın. Üstelik bizler sürekli oksijen desteği ile yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Hareketli de değiliz. Buna rağmen, biz hastalardan çözüm üretilmesinin kurumca tarafımızdan bekleniyor olması da ayrıca esef vericidir. Bünyenizde çözüm üretmekle yetkili kişilerin hakikaten ne işle iştigal olduklarını merak eder haldeyiz.
Sonuç itibariyle, AKH Hastanesi’ne kabul edilebilmemiz için gerekli olan 33.000 Avro’luk depozito ödenmediğinden, listeye bile giremeden burada ölmeyi bekliyoruz.
Acilen bu sorunun çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
Gökçek’i direncinden ötürü kutlamak lazım!
AKP Ankara’da dağıttığı yardımlar ile kimi aday gösterirse göstersin belediye seçimlerinde birinci olacakken neden Melih Gökçek’te bu kadar ısrar ediyor? Neden farklı isim açıklamaktan çekiniyor? Büyükşehir Belediyesi’nin yardım dağıttığı aile sayısına bakılacak olursa kafadan 1,5-2 milyon oy cepte... Peki nasıl oluyor da tüm tepkilere rağmen Gökçek’ten vazgeçilemiyor? Bunun nedeni bağımsız adaylık koyup oyları böleceği endişesi midir acaba? Demek ki Gökçek açık seçik beni aday göstermezseniz ya (x) partisine giderim ya da bağımsız aday olurum diyor.
O zaman koskoca bir parti Melih Gökçek’ten korkuyor ona söz geçiremiyor anlamına gelir ki, bu Türkiye’yi yöneten bir parti için acı bir durumdur.
Kendi adamına söz geçiremeyen bir parti başkalarına nasıl söz geçirecek!
M.D.
GÜNÜN SÖZÜ
"Yüreğin ölümü en kötü ölüm şeklidir."
(Oscar Wilde)
KISA... KISA...
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi kaldırım taşı yenileme işlemine kış şartlarında Kızılay, Necatibey caddesinde halan devam etmektedir. Kış şartlarını düşünmeden yapılan ve vatandaşı zor durumda bırakan bu uygulamayı kınıyorum. Her taraf pislik moloz içinde. Bir başkente yakışmayan görüntüler. Örnek belediyeciliği savunan ve idda eden sayın Gökçek acaba hiç buralardan geçiyor mu?
Kızılay, Maltepe Bulvarı yürünecek durumda değil. Kendisinden ricam burdan bir kez olsun yürüyerek Tandoğan’a kadar yürümesi.