Nereye dönersen dön popon hep arkandadır

Konfiçyüs der ki: ‘‘Sadece en bilge ve en aptal insan değişmez.’’ Eh bu bağlamda, Sibel Tüzün'ün Tibet'teki bir ‘‘hızlandırılmış bilgelik kursu’’ndan sertifikalı olduğunu tahmin etmiyoruz, öyle değil mi? Ya da haşa, aptal olduğunu?..

Tutmayın beni, ahkám kesesim geldi: Azizim, hayat, kimi zaman kısır fakat kesinlikle mütemadi bir döngüdür. Ve Heraklitos'un da buyurmuş olduğu gibi; ‘‘Değişmeyen tek şey değişimdir.’’

Peki bütün sanatçıların gün aşırı imaj değiştirdiği, bunun da gayet doğal karşılandığı bir piyasada, neden en çok ve neredeyse sadece Sibel Tüzün'ün yaşadığı değişimler bu denli garipsenir, sorgulanır?

Niçin ilk günden beri Tüzün'e, nasıl olup da albümler ve koca-sevgililer boyu böyle, bukalemun misali değiştiği sorulur? O neden her seferinde, hesap verircesine, yemin billáhlar ederek, bunun kesinlikle nihai değişimi olduğunu iddia eder, ‘‘gerçek’’ yüzünün bu olduğu konusunda dayatır?

Tüzün'ün son albümüyle aynı adı taşıyan Kırmızı'nın klibinde açık seçik görülüyor ki, 360 dercelik turunu tamamlayan Sibel Tüzün de yine başladığı yere dönmüş... Yalnız, bu ‘‘dön baba dönelim’’ turlarında bünyeyi allar basmış olacak; zira bu kez tepeden tırnağa kırmızıya kesmiş...

Tüzün, Allah için son derece yetkin bir ses... CV'sine kısaca göz attığınızda eni konu etkileniyorsunuz: '78 yılında, henüz yedi yaşındayken TRT İstanbul Çocuk Radyosu'na girmiş. Ardından aynı kurumun Gençlik Korosu'nda Hikmet Şimşek, Gökçen Koray gibi isimlerin tezgáhından geçmiş. '88 senesinde İ.Ü. Devlet Konservatuvarı Opera ve Konser şarkıcılığı bölümüne birincilikle seçilmiş. Bu arada seslendirdiği jingle'larla reklam, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Erol Evgin gibi isimlerin de arkasında vokal yaparak pop dünyasına ısınmış.

İlk albümü Ah Biz Kızlar'daki hálini hatırlayacaksınız: ‘‘Bağlamaz beni, beni bağlamaz / Ufak hesaplar kitabıma uymaz’’ sözlerini terennüm ediyordu. Ardından Nefes Kesen Aşklar ve Kaçın Kurası şarkısına çekilen meşhuuur hamam klibi geldi. Magazin basını tarafından yapılan bir anket sonucu, Sibel Tüzün, Türkiye'nin en seksi sanatçısı seçildi.

Ve málûm, müteakip dönem: Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda isimli albümle gelen ‘‘jargon’’ demleri ve Tüzün'e ‘‘kocamköylü’’ yaftasının yapışması...

Muhtemelen hakkında yapılan her haberde isminin önünde ‘‘seksi’’ sıfatını görmekten gına getirmiş olan Tüzün, o sırada evli olduğu sıkı rocker kocası Levent Çandaş'ın imajını benimsemiş, bünyeyi dövmelere vurmuş, kafayı kazıtmıştı... (Hatta ‘‘bir kısım medya’’ya soracak olursanız, kafayı sadece kazıtmakla kalmamış, iyice sıyırmıştı!)

'99 yılında Zeynep Güven ile Hürriyet gazetesi için yaptığı röportajda, kendindeki değişimin ‘‘psikolog tavsiyesi’’ üzerine gerçekleştiğini söylüyordu Tüzün. Bir daha değişmeyi düşünüp düşünmediğine dair soruyu kesin bir dille yanıtlıyordu: ‘‘Eski hayatıma dönersem yine bir takım sorunlar çıkar ve bu kez kendimi bu kadar rahat tedavi edemem. Bu yüzden hayır!’’

Bu muhabbetin üzerinden Yine Yalnızım adlı bir albüm ve bir boşanma davası geçti. Tüzün, şimdilerde yine birlikte çalıştığı sevgilisi Engin Gürel ve Kırmızı albümüne özel, bol dekolteli kırmızı elbiseleri ve kırmızının tonlarında pop parçalarıyla huzurlarımızda...

Belki de esas mesele, Tüzün'ün değişimlerinden ziyade bu ‘‘asla ve kat'a’’ iddiasındadır. Hayat, ‘‘Eureka, eureka! Özümü keşfettim; bundan böyle ben buyum’’ iddiasına pabuç bırakmayacak derecede ‘‘dönek’’tir... Hem kimbilir, belki sonunda o da bu gerçeğe uyanmıştır. e-kolay.net'te yayınlanan bir röportajı hanımefendinin bir daha asla, ‘‘asla’’ demeyeceğine dair sinyaller içeriyor. Tüzün; ‘‘Tarz değiştirmek istikrarsızlık mı?’’ sorusuna şöyle yanıt veriyor: ‘‘Bence değil. Bazıları öyle diyor. Sıradan olmak çok kötü bir şey. Sürekli aynı yemeği yemek gibi... ’’ Amaan, neyse ne yahu... Mevzu bu denli ‘‘dönüşken’’ olunca zaten olmayan ezberim, iyiden iyiye dağıldı... İyisi mi yine ‘‘özdeyiş’’lerin insafına sığınalım: ‘‘Nereye dönersen dön, kıçın (ki, başlıkta popon olarak anılmıştır) hep arkandadır!’’
Yazarın Tüm Yazıları