Neden lobi yapıldı

KABUS muydu? Ben gerçekten televizyondan Başbakanı mı dinliyordum? O gerçekten öyle mi diyordu? Hayır, kabus değil. Başbakanımız, birilerinin yakalarına yapışıp sarsmak istercesine, ‘Biz Türkiye’yiz’ diyordu ‘Türküz. Kendi kararlarımızı kendimiz veririz, parlamentomuz verir. Bizi birileri AB ile ilgili buralara şartlandırmaya çalışmasın.’Türkiye’nin Avrupa yolunu tıkamak için aylardan beri lobi yapan çevrelerin söyledikleri de buydu.Fransa muhalefetinin sivri ismi François Bayrou, bu hafta başında birçok Fransız gazetesinde yer alan açıklamasında, Türkiye’nin AB üyeliğine olumlu yaklaşan Chirac’a ver yansın ediyordu. ‘Türkiye Avrupalı olamaz’ diyordu ‘Eğer Türkiye üye olursa Avrupa’nın doğası değişir. Türkiye’nin aile, kadın ve insan kavramı bizimkinden farklı. Türkiye gibi bir ülkeyi, Avrupa Parlamentosu’nun en güçlü ülkesi haline getirmek büyük bir tehlikedir.’Bu, Türkiye aleyhinde yükselen seslerden sadece biriydi. Ve hepsi de, káh kültür farkı, káh din, káh coğrafya bahaneleri ile aynı duyguyu ifade ediyorlar: ‘Türkler bizden değil’ diyorlardı. * * *OYSA bu yıl başından itibaren büyük bir tanıtım seferberliğine kalkışmıştık. Herkes kendi olanakları içinde Avrupa’ya, ‘Biz Avrupa Birliği ile ortak egemenlik alanını paylaşacak özelliklere ve iradeye sahibiz’ mesajı veriyordu. Herkes reformları anlatıyor, yabancı kamuoyunu aydınlatabilmek için Türkiye lehine birkaç satır yayınlansın diye hepimiz yabancı meslektaşlarımıza atılan adımları tanıtmaya çalışıyorduk. Dışişleri Bakanlığı, TÜSİAD, TOB, İKV ile birlikte AB İletişim Grubu (ABİG) oluşturmuştu. Türkiye’nin önde gelen iş kadını ve adamlarına, ‘Sizi Avrupa Birliği gönüllü Büyükelçisi ilan ediyoruz. Aralık ayında Türkiye lehinde bir karar çıkması konusunda elinizden geleni yapmaya çağırıyoruz’ yazılı mektuplar gönderilmemiş miydi? Bu çağrıyı ulusal bir sorumluluk çerçevesinde değerlendirip ciddiye alan insanlar, saatlerini, emeklerini ve tabii ki paralarını harcayarak projeler ürettiler. Bu yıl, herkesin kendi olanaklarını sonuna kadar zorladığı bir seferberlik yılı oldu. Ve olmaya da devam ediyor.* * *BU hafta başında, Eczacıbaşı Topluluğu’nun maddi ve manevi desteği ve KADER’in aylar süren çabaları sonucu Avrupa’nın önde gelen kadın erkek eşitliği konusundaki uzmanları, Komisyon temsilcileri ve AB üyesi ülkelerde faaliyet gösteren 3 bin örgütün üye olduğu Avrupa Kadın Lobisi’nin başkanının katıldığı büyük bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya Türkiye ve dünyada çok etkili pozisyonlardaki kadınlar, ülkenin batısından doğusuna kadar kadın örgütlerinin temsilcileri katıldılar. ‘Evet sorunlarımız var, fakat bu ülkede değişim iradesi de çok güçlü’ mesajı verdiler. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere hazır olduğu söylendi. Kadın Lobisi Başkanı Lydia La Riviere-Zijdel, ‘Sizler Avrupa’daki kadın hareketlerinden çok daha dinamik ve heyecanlısınız. Sizin dayanışmanıza Avrupa’nın ihtiyacı var’ diyor ve Türkiye’nin de lobiciliğine gönüllü oluyordu. * * *CUMA akşamı dünya basınını internet üzerinden taradım. Başbakan’ın açıklamaları ‘Top news’, önemli haberler kategorisinde dünyaya duyuruluyordu. Dünkü Avrupa gazetelerinin bazılarında ise manşetten veriliyordu ‘Biz Türküz’ sözleri. Oysa, oralarda Türkiye’nin değişim iradesini yansıtan bir cümle çıkartmak, bir makale yayınlatmak için ne kadar emek, çaba ve para harcadı bu millet. Şimdi ne yapacağız? Aralık ayına kadar yapılacak onlarca toplantı, yüzlerce görüşmede biz yine ‘Evet, biz çağdaş medeniyet hedefinden taviz vermiyoruz. Ve vermeyeceğiz. Siyasetçiler hedeflerinde net olmayabilir ama Türkiye nettir’ diyeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları