Ne Merkürmüş be...

Es kaza şu Merkür’ü karanlık bir ara sokakta sıkıştırırsak arkadaşlarla, ağzını burnunu birbirine katacağız valla, çok kararlıyız.

Mayıs’ın başına kadar mı ne geri gidiyormuş Merkür efendim. Mevzuya hakim arkadaşlar öyle söylüyorlar, onların yalancısıyız.

İletişim sorunları yaşamamızın, akım dediğimizde kakam anlaşılmasının, telefonların kapsama alanı dışında olmasının, hatların düşmemesinin, bilgisayar sisteminin dakka başı çökmesinin, özetle cümleten basiretimizin bağlanmasının müsebbibi muhterem Merkür’müş.

Durumu zorlamanın bir faydası yokmuş, Merkür’ün keyfi gelene ve efendi, edepli, akıllı uslu bir gezegen gibi önüne bakarak ilerlemeye karar verişine kadar, ne yapsak boşmuş...

Bir işe bodozlama dalmanın ve inatla üzerine gitmenin sonu garantili kördüğümmüş...

Siz isterseniz gülün, ben buna sigaranın sağlığa faydalı olduğuna inandığım kadar (!) inanıyorum.

Hem zaten uzunca bir süredir, hayata Batıl Abla rumuzuyla ‘yazılıyorum.’

Hani kahve falıma bakan biri yarın kovulacağımı söylese ve kovulmasam, sırf falımda öyle çıktı diye yok yere istifa edeceğim.

Astrolojik falım; ‘Bugün aşık olacaksın’ buyursa ve Allah muhafaza o gün tesadüfen karşıma Deniz Baykal çıksa, Olcay Hanım’a ve ‘yuva yıkan kadın’ yaftası yeme potansiyeline rağmen, onunla aşka düşeceğim.

Kıvam, bu kıvam...

E, mantık, mantık, nereye kadar?.. Şimdiye kadar akılcı davranmaya gayret ettik de bir hayrını mı gördük arkadaşlar?!.

(Hoş, ‘akıllı’ yaşamayı ezelden beri beceremiyoruz. Olduk bittik hayatı şuursuz kediler gibi, el yordamıyla yaşıyoruz; ayrı...)

E yani, bu durumda ne yapayım? Máná áleminden bir emir gelsin, ben hazırola geçip amáde olayım. Ya da şöyle söyleyeyim: Eller havada; kayıtsız şartsız teslimim. Çünküsü: Süngüsü düşmüş nefer pozisyonundayım.

Pes etmişiz bir kere. Kader yazmışsa, gözlerim açık kurşuna dizilmeye bile hazırım.

Garibin ekmeği umuttur málûm. Hál böyleyken, şu basiret bir çözülsün niyetine şafak sayar oldum. Yapılması gereken bir dolu şey var. Ve fakat takat yok, heves yok, vakit yok, nakit yok, irade yok, basiret yok...

Kuytu bir köşeye sinmek, üzerine bir battaniye çekmek ve andaval Merkür istikametini değiştirene dek orada öööylece uykuya dalmak istiyor bünye.

Ama yapmıyoruz. Onun yerine, kuyruğu dik tutmaya çalışıp, şunun şurasında iki gün kaldı diye diye, dişlerimizi sıkıyoruz.

Ondan sonra da artık iyi şeyler olması lázım. Yeter artık, bu ne be?!.

Yedi yıllık belálı bir dönemi sağ salim atlatmış bir Kova olarak, önümüzdeki bilmem kaç yıl boyunca, coşmam, kudurmam, saadetlere gark olmam, al yanaklarımla samandan yatağımda Heidi misali dikilip, açık pencereden bulutların üzerine zıplamam filan gerekiyor güya.

‘Otorite’lere soracak olursanız, yıldızların en şahane muameleyi çekeceği burca mensubuz ya, o-hooo, Kozmos dediğin dükkan benim zira.

Eee, hadi ama, hani? Daha tıkımız yok yani...

Ey kari, bu Merkür denen gıcık eleman herkesi etkiliyormuş, haberiniz olsun. Yani sizin hayatınızda da birtakım küçük tefek sorunlar vuku buluyorsa, içinizi ferah, ayağınızı sıcak, başınızı serin tutun.

Sabrın sonu selámet, her şeyde bir hayır vardır ve sair... Şunun şurasında iki gün kaldı, sıkacağız dişimizi, elden ne gelir.

Kafayı sıyırdığımızı düşünen herkese selám eder, kendilerine katılmadan edemediğimizi de belirtmek isteriz. Ahválimiz böyleyken böyle; saygılarımızı sunar, en iyi günlerin sizlerin -mümkünse bir kısmı da bizlerin- olmasını ve esenlikler dileriz...

Asparagas

Kendi için bir şey istiyorsa namert

Telefonla konuşmayı sevmediğini, bunun yerine mesajlaştığını, nitekim Kenan Doğulu ile de hálá mesajlaştığını, haftada beş gün sevgili değiştirmediğini, birkaç tane değiştirdiğini, hakkında çıkan haberlerin doğru olmadığını ama belki de bir kısmının doğru olduğunu, hem iş anlamında hem de gönül anlamında yorgun olduğunu, bazen mankenliği bırakmayı düşündüğünü, fakat yerine gelecek biri olmadığı için bırakmadığını söyleyen Çağla Şikel sözlerine şöyle devam etti: ‘Kendim için bir şey istiyorsam namertim. Maksat memlekete ve magazin álemine hizmet olsun. Hani şöyle aşk trafiği hızlı, genç bir manken çıksa, yemin ederim emekli olacağım. Gülben Ergen’in mesaj çekme becerisini takdir ediyorum esasında. Piyano çalar gibi, her iki eliyle de gayet süratli mesaj çekebiliyor. Ama onun da boyu ve kilosu mankenliğe müsait değil, üstelik bu aralar ciddi bir ilişki yaşıyor. Böyle yani. Vatana millete hizmet uğruna biraz daha fingirdeyip mesaj çekmem gerekiyor. Ay ama çok yoruldum vallahi...’
Yazarın Tüm Yazıları