Müzede taşlar şimdi yerine oturuyor

İşgalden sonra hunharca talan edilen Bağdat Müzesi 20 gün önce tekrar açıldı. Parçalanmaktan kurtulan bazı eserler onarılan sekiz salonda yeniden sergileniyor.

Kapısında kocaman bir asma kilit. Kilit yetmiyor, kilidin üstüne bir de, Bizanslıların Osmanlı donanmasından korunmak için, Haliç’e çektikleri gibi, bir zincirle kapıyı iyice sağlama alıyorlar.

Ne de olsa, burada bir hazine yatıyor. Bin yılların hazinesi. Bağdat Müzesi. Babilden Asurlara, Selçuklulardan Osmanlıya uzanan uygarlıklar dizisinden kalan, göz kamaştıran bir hazine. Kullanılan eşyalar, mumyalar, tahtlar, taçlar, freskler, savaş arabaları, yazıtlar, giysiler.

2003’te Amerikan işgalinden bir kaç ay sonra Bağdat’a gittiğimde, o müzeye de gidiyorum. Kapıdaki kilidi o zaman görüyorum.

Müze ama, çevresi tam çöplük. Üstelik leş gibi sidik kokuyor. Moloz yığınları arasında her türlü pislik var. Burası bin yılların hazinesine sahip. Ya da öyle görünüyor. Öyle göründüğü bir süre sonra anlaşılıyor.

Amerikan işgalinden sonra dünya, işgal ve oradaki insanlar ve Saddam ve ekibinin geleceği ölçüsünde, bu müzeyle de ilgili. Amerikalılar ilgiyi iyi biliyor, o nedenle müzeyi önce kapatıyor. Sözüm ona, müzedeki eserleri korumak adına.

O tarihte müzenin kapatılma nedeni hakkında pek çok rivayet çıkıyor. Müzedeki eserlerin Amerika’ya kaçırıldığı ve talan edildiği iddiaları. Eğri, doğru, Amerikalılar hiçbir açıklamada bulunmuyor.

Açıklama altı yıl sonra, Şubat sonunda bir fotoğrafla geliyor.

UYGUN ADIM, SANAT!

Fotoğrafta, başını ellerinin arasına alan kişi müze müdür yardımcısı Muhsin Hasan. Gerisi müzenin o günkü hali.

Amerikalılar müzeye giriyor ve ne kadar uygar olduklarını kanıtlıyor. Sanata ve tarihe düşkünlüklerini, birkaç bin yıllık eserleri kırarak gösteriyor. Babil’den, Asurlar’dan kalan yazıtların, çanakların, o devirde kullanılan eşyaların bir bölümü hunharca parça parça ediliyor. Saddam’a duydukları öfkeyi, sanat eserlerinden, Bağdat Müzesi’nden almak gibi. Tam barbarlık.

Müzedeki katliam, bir süre sonra Ebu Greyb hapishanesindeki işkence sahneleriyle bütünleşiyor.

Altı yıl sonra gelen ikinci bir fotoğraf daha var. İnsanın gönlünde güller açtıran bir fotoğraf.

26 Şubat’ta, yirmi gün önce, Bağdat Müzesi’ nin bir bölümü yeniden açılıyor. Onun fotoğrafı.

Belli ki, altı yıl önceki talan sırasında, bazı eserler kendilerini yine de kurtarmış.

Aradaki sürede müzenin salonlarından sekizi onarılıyor. Parçalanmaktan kurtulan bazı eserler bu sekiz salonda yeniden sergileniyor. Amerikan işgalinden sonra, sanat tarihi açısından ilk uygun adım.

Sergi fotoğrafı, Irak’taki intihar saldırıları ve bombalama eylemlerine ilişkin görüntülerle çelişiyor. Buna rağmen, sağlam kalmış birkaç bin yıllık bazı taşları görünce, kendi kendime, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor, diye düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları