Muhalefeti Erbakan'a mı bırakayım

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Bugün Başbakan Yılmaz'la yapacağı görüşme öncesinde Baykal'ın tutumunda yeni bir şey var mı?

Aslında yok. İlk gün nerede duruyorsa, hâlâ orada.

Ancak, politikasını izah tarzında bazı ‘‘netleşmeler’’ var.

TELEFONDA SÖYLENEN

Önce, Baykal'ın bugünkü toplantıyı planlamak için önceki gün Başbakan Yılmaz'la yaptığı telefon konuşmasından Baykal'ın aldığı izlenimi aktarayım.

Baykal, aslında bugün Yılmaz'a söyleyeceklerinin hemen hepsini, geçen pazar akşamı TRT'de Kurtul Altuğ'un programında söylemiş.

Yılmaz da bu programı sonuna kadar izlemiş.

Nitekim bunu telefonda Baykal'a da söylemiş. Öyleyse, Baykal'ın telefonda Yılmaz'dan aldığı izlenim nedir?

Baykal, ‘‘Sanki 23 Nisan'da yaptığımız anlaşmayı işleteceği umudu verdi. Ama ANAP grubundan gelen hava aynı yönde değil’’ diyor.

Gelelim Baykal'ın üslubundaki netleşmeye.

Bazı kişiler kendisine şu eleştiriyi yapıyor: Türkiye henüz Refahyol kâbusunun gölgesinden kurtulmamışken, Baykal neden böyle hırçın ve yıpratıcı bir muhalefet stratejisi uyguluyor?

Baykal bu soruya belki de ilk defa net bir cevap veriyor:

‘‘Hemen her alanda hükümete karşı tepkiler büyüyor. Yolsuzluklar artıyor, ekonomi kötü gidiyor, dış politika kötüleşiyor. İnsanlar tepki gösterecek. Peki bu tepkiyi nereye yansıtacağız?’’

ÇİLLER Mİ KONUŞSUN

Bu sorunun arkasından cevabını kendisi veriyor:

‘‘Bize muhalefet etme, bunları söyleme diyorlar. Ben söylemeyeceğim de kim söyleyecek? Erbakan ve Tansu Hanım mı söyleyecek?’’

Arkasından ilginç bir cümle daha:

‘‘O zaman kimsenin, demokrasi yine tehlikeye girer diye şikâyet etmeye hakkı olmaz.’’

Baykal, bugün Yılmaz'la yapacağı görüşmede ‘‘kritik’’ bir başka konunun daha gündeme gelebileceğini düşünüyor.

Eşber Yağmurdereli'nin durumu...

Bu konuda değişik bir senaryonun uygulamaya konulduğu inancında.

‘‘Görüşmemizden 48 saat önce Eşber Yağmurdereli yeniden içeri alınıyor. Mesut Bey yarın bana, ‘Gel Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesini değiştirip, Yağmurdereli'yi içerden çıkaralım' diyebilir. Elbette Yağmurdereli'yi çıkaralım. Ama biz bunun arkasında başka bir şey seziyoruz. O maddeyi kaldırırsak, Şevki Yılmaz da, Tayyip Erdoğan da, Erbakan da kurtulur. Acaba gerçek amaçları bu mu?’’

Öyleyse Baykal ne yapacak?

‘‘Hayır’’ derse, bir sosyal demokrat olarak Yağmurdereli’yi içerde tutan siyasetçi durumuna düşecek.

‘‘Evet’’ dese, bunun arkasına sığınan Refah'lıları kurtaran adam olacak.

312 SENARYOSU

Öyleyse bu kritik talebe ne cevap verecek? Baykal bunun çıkışını bulmuş:

‘‘Senin amacın Eşber'i mi kurtarmak, yoksa onun arkasına saklanıp Tayyip ve Erbakan'ı mı kurtarmak? Eğer amacın Eşber'i kurtarmaksa kolay. Gel, Terörle Mücadele Kanunu'nun 8'inci maddesini değiştirelim. İş biter.’’

Ancak Baykal'ın senaryosunda tutmayan bir taraf var. Eşber Yağmurdereli'yi yeniden içeri alan hükümet değil, DGM. Dolayısıyla 48 saat önce meydana gelen bu olayı Yılmaz'ın belli bir planı olarak görmek doğru olmaz.

Baykal bu arada, geçtiğimiz dönemde Refah Partisi'nden kendisine 312'nci maddenin değiştirilmesi için teklif geldiğini, ama bunu reddettiklerini anlatıyor.

PEŞLERİNE TAKILMAM

Baykal'a son günlerde çok sözü edilen kritik bir soruyu daha soruyorum.

DYP veya Fazilet'ten hükümet için bir gensoru gelirse ne yapacak?

‘‘Biz başkasının getirdiği gensorunun peşine takılmayız’’ cevabını veriyor.

Bunun dışında Baykal, Başbakan'a şunları söyleyeceğini belirtiyor:

‘‘Hükümete kesinlikle girmeyiz. Vergi kanunları başta olmak üzere ülkenin yararına olan kanunları destekleriz. Ama seçime yeni bir hükümetle gitme ısrarımızdan vazgeçmeyiz.’’

Bugünkü görüşme öncesinde Baykal'ın havası böyleydi.













Yazarın Tüm Yazıları