EVDE YAPILMASI BÜYÜK YANLIŞ
Acil Tıp Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Semih Korkut: “Hastane koşullarında verilmeyen tüm ilaçlar ciddi risk taşıyor. Her ilaca karşı alerji gelişebilir. Müdahale edilemeyecek durumlarda serum verilmesi doğru değil. İlaç verilir verilmez ortaya çıkan alerjilerde solunum kapanabilir ve müdahale edilmezse ölüm gerçekleşebilir. Geç alerjik reaksiyonlar ise birkaç saat sonra ortaya çıkabilir. Damardan alınan vitaminlere karşı da alerji gelişebilir. Damar ya da kas içi uygulamalar uygun şartlarda yapılmalı. Evde yapılması çok büyük yanlış. Türkiye’de mevzuatlara göre ilaç verme kararını alabilecek birinci kişi hekim, ikinci kişi de acil müdahale görevlisi yani paramediktir. Paramedik de hayati bir durum söz konusuysa karar verebilir.”
KALP KRİZİNE NEDEN OLABİLİYOR
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir: “Kendini yorgun hisseden, internetten dahi vitamin karışımı almak istiyor. Bu doğru değil. Dışarıdan alınan maddeye vücudun nasıl tepki vereceğini bilemiyorsunuz. Bunların kalbe direkt etkisi var. Ritim bozukluğuna, hatta kalp damarlarını kasarak kalp krizine neden olabiliyorlar. Ayrıca insanlar kalp krizi şikâyetlerini soğuk algınlığı halsizliği zannederek de bu vitaminlere başvurup hata yapabilir. Kırgınlık, halsizlik veya terleme ile gelen kalp krizlerinde insanlar soğuk algınlığı yaşadığını zannedebilir. Hele ki kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabeti olanlarda bu tarz takviyeler daha riskli.”
ALERJİK REAKSİYONA YOL AÇABİLİR
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız: “Kalp krizi geçiren hastaların büyük çoğunluğu hastaneye ulaşamadan, ani ritim bozukluğuna bağlı kaybedilmektedir. Metin Bey’in sahne öncesinde kendini kötü hissediyor olması da o dönemde başlayan kalp krizinin belirtisi olabilir. Zayıflama ilaçları veya iğnelerle ilgili kesin bir şey söylemek zor. Ancak bu tür ilaçların bir hekim gözetiminde kullanılması gerekmektedir. Evde enjeksiyon tarzı takviye gıdalar veya tedavi amaçlı ilaç kullanımı uygun değildir. Her ilacın yan etkisi olabileceği gibi bu ilaçlar alerjik reaksiyonlara ve ani ölümlere neden olabilir. Ayrıca daha önce çalışması olmayan ilaçlar kalp krizine ve akciğere pıhtı atmasına yol açabilir.”
Muş’ta bu yıl 11’incisi düzenlenen ve 10 ülkeden toplam 350 gönüllünün katılımıyla gerçekleşen ‘Onkoloji Günleri’nde çarpıcı veriler paylaşıldı. Fulya Soybaş’ın sunuculuğunu yaptığı Onkoloji Günleri’nde konuşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yakup Arslan, “Akciğer kanseri adı konmamış bir pandemi” diyerek son yıllarda yaşanan artışa şöyle dikkat çekti:
ZİRVEYE OYNUYORUZ
“Dünyada her yıl 9.7 milyon insan çeşitli kanserler nedeniyle hayatını kaybediyor. Ancak ölümlerin 1 milyon 800 bini akciğer kanseri nedeniyle oluyor. Bizde ise 129 bin insan her yıl kanserden hayatını kaybederken 38 bin insan akciğer kanserine bağlı ölüyor. Yani dünyada akciğer kanserinden ölüm oranı 5’te 1 iken, Türkiye’de 3.5’ta 1 oranında. Maalesef bu oranların yüksekliği sigara kullanma oranlarının yüksekliği ile de denk. OECD ülkelerinde sigara kullanma oranı yüzde 16.5, bizde ise yüzde 28. En kötüsü de kadınlarda da artmış. Akciğer kanseri bir paradoks. Hâlâ en yaygın ölüm nedeni olmasına rağmen kansere yönelik plan ve politikalar ihmal edilmekte. Başta yüksek sigara içme oranları olmak üzere hava kirliliği gibi risk faktörleri ile ilişkilendirilmektedir.”
SORUMLUSU SİGARA
- Hiç tütün kullanmamış birisine göre 40 yıl günde 1 paket sigara içen birinin akciğer kanserine yakalanma riski 20 kat artıyor.
- Sigarayı bıraktıktan 15 yıl sonra bu oran 2 kat azalıyor.
KOLERA VE HUMMA RİSKİ
Prof. Dr. Ahmet Özbek (Altınbaş Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı): Özellikle deniz seviyelerinin yükselmesi ve artan yüzey sıcaklıkları, Vibrio cinsi bakterilerin yayılmasını kolaylaştırarak kolera gibi hastalıkların daha yaygın hale gelmesine yol açabilir. Küresel ısınma aynı zamanda grip salgınlarının yayılma hızını da artırabilir. H5N1 ve H7N9 kuş gribi virüsleri sıcak ve nemli hava koşullarını sever. Ayrıca, artan sıcaklıklar vektörlerin, yani hastalık taşıyıcı canlıların yaşam döngüsünü hızlandırır. Batı Nil Virüsü, Sarı Humma, Dang Humması ve Zika Virüsü gibi hastalıklar, sivrisinekler aracılığıyla daha geniş alanlara yayılabilir. Sıtma ve Leishmaniasis gibi hastalıklar da vektörler aracılığıyla daha yaygın hale gelecektir. Artan ultraviyole ışınları, bağışıklık sisteminin ilk savunma hattı olan cildin direncini de zayıflatıyor. Tüberküloz, enfeksiyona bağlı ölümlerde halen birinci sırada yer almakta olup, küresel ısınmanın etkisiyle daha da tehlikeli hale gelebilir.
VAHŞİ HAYVAN TEMASIYLA...
Prof. Dr. Sebahat Genç (Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları Çalışma Grubu Başkanı): İklim değişikliğinin nedenlerinden biri doğal ortamların ortadan kalkması. Mesela ormanların azalması. Ormanlar iklim değişikliğine karşı bizim sigortamız. Ormanlar yok oldukça insanlar ile yaban hayvanların teması daha fazla oluyor. Zaten koronavirüs de vahşi hayvan etlerinin satıldığı bir pazarda ortaya çıktı. Biz bunları daha sık göreceğiz. Ayrıca tropikal bölgelerde görülen sıtma, Zika Virüsü, Batı Nil Virüsü gibi hastalıklar da ısınma kuzey bölgelere doğru yayıldıkça artış gösterecek. Normalde Türkiye, Akdeniz iklimi kuşağında ve ısınıyoruz ancak ısınma ile birlikte tropikal hastalıklar bizde de artacak.
AFRİKA VE ASYA’DAN YAYILACAK
Yaklaşık 2 yıl önce yapılan ve ünlü bilim dergisi Nature’da yayınlanan bir makaleye göre, gelecekte hayvanlardan insanlara yeni virüslerin çok daha fazla bulaşabileceği tahmin ediliyor. Bunlar arasında en fazla yayılımın ise insan nüfusunun yoğun yaşadığı Asya ve Afrika kıtalarındaki ülkelerden olacağı düşünülüyor.
Tütün endüstrisinin “Kötü kokmuyor”, “İçinde tütün yok”, “Sigaradan daha az zararlı” gibi iddialarla pazarladığı elektronik sigaralar, genç kuşak arasında gittikçe yaygınlaşıyor. Tütün endüstrisinin bu pazarlama tekniği ile ülkemizde kullanımı hızla artan e-sigaraların içerisinde hangi maddeler olduğu ve tehlikeli sonuçları ise tam olarak bilinmiyor. Hamdi Alkan’ın manevi kızı İlknaz Bektaş’ın geçen günlerde elektronik sigara nedeniyle hastaneye kaldırılıp ameliyata alınması e-sigarayı tekrar gündeme taşıdı. “Çok sağlıklı beslenip her gün spor yapıyorum. ‘Benim başıma gelmez’ diyordum ama bu olay fikrimi değiştirdi” diyen İlknaz Bektaş’ın elektronik sigara kullanımından dolayı göğsüne hava kaçtığı tespit edildi. Uzmanların yeni ölüm silahıyla ilgili uyarıları şöyle:
BİLİNMEYEN BİR SÜRÜ MADDE AKCİĞERE GİDİYOR
Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya: “Sigaranın içinde ne olduğu biliniyor ama bu cihazlarda ne olduğu bilinmiyor. Maalesef içinde tütün olmadığı söylenen e-sigaralar içinde dahi tütün olduğu saptanmış. İçinde kanserojen maddeler, nitrozaminler, benzenler gibi bir sürü toksik kimyasallar ve aromalar var. Toplam 16 bin farklı aroma saptanmış. Gençleri kandırabilmek için çilek, muz, kek, bebe bisküvisi aromalı gibi aromalar var. Bu aromaların akciğere ne yaptığı konusunda ise bilgimiz yok. Bunlar bu şekilde masum gösterilmeye çalışılıyor. Ayrıca EVALİ dediğimiz bir hastalık tanımlandı Dünya Sağlık Örgütü tarafından. Şu ana kadar dünyada 2 bin 800 vaka var. Ancak bunun çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bunlar zararı azaltılmış ürünler değil. Bunlar endüstrinin satış taktikleri. İçinde kanserojen maddeler, nitrozaminler, benzenler gibi bir sürü toksik kimyasallar ve aromalar var. Akciğere ufacık bir çilek parçası kaçsa normal şartlarda zatürre gelişir. Bu sigara ile bilinmeyen bir sürü madde akciğere gidiyor. Kısa vadeli etkilerini bilsek de bu sigaraların uzun vadeli zararları yeni yeni çıkıyor.”
KİMSE NE OLDUĞUNU BİLMİYOR VE SORMUYOR
Sağlığa Evet Derneği Başkanı ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı: “E-sigara ürünlerinin masum gösterilmeye çalışıldığını ve masum olmadığını yıllardır biz söylüyoruz ancak İlknaz Bektaş, bizden çok daha etkili oldu. Gördüğüm kadarıyla bu genç kızımız çok büyük olgunlukla ve çok iyi bir şekilde yaşadığını anlatmış. E-sigara içine istediğinizi atıyorsunuz. Kimse ne olduğunu bilmiyor ve sormuyor. Bu sigaraların içerisinde mutlaka onu içilebilir yapacak bağımlılık maddesi olmalı. Yoksa kimse almaz. Çoğu zaman bunların içinde nikotin ve birçoğunda ise kenevir var. Bunlar ülkemizde yasal değil ancak internette satıldığını görüyoruz. E-ticaret sitelerinde hiç çekinmeden satılabiliyor. Bunların içinde nikotin, esrar ve içmeyi yumuşatacak mentol türevleri, aromalar var. Bu aromaların yanı sıra başka kimyasallar da oluyor. İçeriği yüzde 100 bilinmiyor. İstediğiniz her şeyi üretebilirsiniz. Hammaddeleri bile satılıyor. Mesela bidonlarla litrelik sıvı nikotin satılıyor. İnternet grupları oluşturulmuş ve birbirlerine tarif veriyor insanlar. Bunların karışımı son derece tehlikeli olabiliyor.”
HANGİ HASTALIĞA NEDEN OLUYOR
* Başta kanser olmak üzere sigaranın neden olduğu tüm sağlık sorunları.
* Dünya Sağlık Örgütü’nün son yıllarda e-sigara kullanımına bağlı yeni bir hastalık olarak tanımladığı, öldürücü olabilen EVALİ hastalığı.
Hasta yatağında verdiği pozu sosyal medyada paylaşan Bektaş, “Ben de kendi yaşıtlarım gibi bu ürünlere bağımlılık geliştirmiştim ve böyle bir şey başıma geleceğini hiç beklemiyordum. Çok sağlıklı beslenip her gün spor yaparım; ‘Benim başıma gelmez’ diyordum. Fakat bu olay, fikrimi değiştirdi” dedi. Selen Görgüzel de “Bu zor dönemi atlatacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.
E-sigara hastalığı: Evali
Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “E-sigaraya bağlı EVALİ diye bir hastalık tanımlandı. Akciğerlerde baloncuk denilen hava kistleri oluyor, ani solunum sıkıntısı çok hızlı bir şekilde ölüme kadar götürebiliyor.”
Bu yıl Türkiye’de vaka görülmediği bildirilirken, enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Songül Özer’e risk olup olmadığını sorduk.
‘KORKMAYA GEREK YOK’
Dr. Özer, şunları söyledi: “1980 öncesi çiçek virüsüne karşı aşılanan herkes büyük ölçüde bu virüse karşıda koruma altında. 1980 yılında çiçek virüsü aşı sayesinde dünyadan silindiği için 1980 sonrası doğanlar aşılı değil. Ancak gerekirse yeniden aşı üretebilecek virüs Türkiye’de tutuluyor. Koronavirüs gibi bir pandemi de beklemiyoruz. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde, gebelerde, 12 yaş altı ve 65 yaş üstünde çok daha ağır seyrediyor ama onun dışındaki insanlarda bağışıklık sistemi hastalığı sınırlandırabiliyor. Korkmaya gerek yok.”
BELİRTİLERİ NELER
Maymun çiçeği virüsü hayvanlardan insanlara ya da insandan insana geçebilen bir virüs. Solunum ve yakın temas yoluyla bulaşmasından 6 ila 14 gün sonra ilk belirtiler ortaya çıkıyor. İlk belirti sırt, boyun, baş ağrısı gibi yaygın kas ağrısı ile başlıyor. Virüs solunum yolu ile alındıysa öksürük, balgam çıkarma ve yüksek ateş meydana geliyor. Çiçek ve su çiçeği hastalığından farkı lenf bezlerinde büyüme meydana geliyor. Tanı koyulmazsa ikinci haftada içinde berrak sıvıların olduğu deri döküntüleri meydana geliyor.
‘MOBBING VAR’
Türk Tabipleri Birliği Asistan Hekimler Kolu’ndan Dr. Baran Yüksekyayla:
“Çok uzun yıllar asistan hekimler 36 saate varan mesailerle çalıştı. Nöbet ertesi can kayıpları yaşandıktan sonra düzenleme getirilerek ‘nöbet ertesi izin kullanma hakkı’ tanındı ve bu da inisiyatife bırakılmadı. Asistanlar bu haktan yararlanmaya başladı. Ancak nöbet izinlerine başladığımız andan itibaren fazla mesailerimiz kesintiye uğradı. Burada asistan hekimler idari izinli sayılması gerekirken normal mesai yapmıyormuş gibi gösteriliyor. Asistan hekimler zaten ücret anlamında mağdur. İdareler, yönetimler tüm angaryaları asistan hekimler üzerinden yürütürken, maaş söz konusu olunca ‘Siz eğitim alıyorsunuz’ diyor. Kaldı ki eğitimde de sıkıntı yaşıyor asistan hekimler. Çünkü asistanlar eğitim alabilmek için eğitim veren hekime muhtaç durumdalar. O bilgiyi sunmak için de asistanlara birçok angarya iş yaptırıyorlar ve mobbing burada başlıyor.”
‘MAĞDURLAR’
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil:
“Nöbet ertesi izin kullanan asistanların nöbet gelirlerinde, ertesi gün işe devam etmemek kaynaklı olarak önemli düşüşler meydana geldi ve sıklıkla şikâyet edilen bir mağduriyete dönüştü. Nöbet ertesi dönemde sağlık hizmeti sunumunda yer almayan asistan arkadaşlarımızın bir kısmı tez çalışmaları olsun, akademik çalışmaları olsun çalışmaya devam ediyor. Dolayısıyla sağlık hizmeti sunumuna devam etmese bile çalışıyorlar. Bakanlığın yönetmelikle amaçladığı nöbet sonrası dinlenme olup, gelirlerin düşmesi elbette değil. TJOD olarak inanıyoruz ki, yönetmelik değişikliği ile amaçlanan canla başla hizmet veren asistan arkadaşlarımızın mağduriyetinin önlenmesi iken, bunun maddi gelirlerinde meydana gelen önemli kayıplarla başka bir mağduriyete yol açması değildir.”
TÜRKİYE’de geçen yıl 41 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuldu. Türkiye aynı zamanda erkeklerde akciğer kanseri görülme oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri. Akciğer kanserinde en önemli neden hâlâ sigara olsa da hava kirliliği de artık önemli nedenler arasında gösteriliyor. İstanbul’un 2023 yılı ölçümlerine göre hava kirliliği bir önceki yıla göre yüzde 3 arttı. Türk Toraks Derneği merkez yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Yenibosna semtinde hava kirliliği yüzde 69.54 oranında arttı. Büyükşehirlerdeki trafik yoğunluğu, fosil yakıt kullanımı kirliliğin başlıca sebeplerinden” dedi.
ÇİN EN ÇOK VAKANIN OLDUĞU ÜLKE
Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu başkanı Prof. Dr. Tuncay Göksel ise “Çin,1 milyon 60 bin 584 yeni vaka ile en yüksek akciğer kanseri vakasına, ABD ise 226 bin 33 yeni vaka ile ikinci en yüksek vaka sayısına sahip. Türkiye erkeklerde en yüksek akciğer kanseri oranlarına sahip ülkeler arasında. Vakaların yüzde 85’inden hâlâ sigara sorumlu. Bu nedenle sigarayı bırakma akciğer kanserini önlemede en etkili yöntemlerden. Ayrıca, işyerlerinde, evlerde hava kalitesinin artırılması, zararlı gaz ve kimyasallara maruziyetin azaltılması da önemli tedbirler arasında.”
İSTANBUL’DA HAVA KİRLİLİĞİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu: “Akciğer kanserinin hâlâ dünyada en önemli nedeni sigara ancak buna yeni faktörler de ekleniyor. Hava kirliliği önemli bir çevresel faktör. Özellikle ince partiküller, solunum yollarına girerek hücre hasarına ve enflamasyona yol açabilmekte. Bu durum, uzun vadede akciğer kanseri gelişme riskini artırmaktadır. DSÖ’ye göre, hava kirliliği her yıl dünya genelinde yaklaşık 7 milyon erken ölüme yol açmakta olup, bu ölümlerin önemli bir kısmı akciğer kanserinden kaynaklanmaktadır. İstanbul’da hava kirliliği 2023 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3 artmış olup, bazı bölgelerde daha yüksek artışlar gözlemlenmiştir. Yenibosna’da hava kirliliği yüzde 69.54 oranında artmıştır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde sanayi faaliyetleri, trafik yoğunluğu ve fosil yakıt kirliliğinin başlıca sebepleridir.”
KANSERDEN EN FAZLA ÖLÜM AKCİĞER KANSERİNDEN KAYNAKLI
- Akciğer kanseri, 2022’de yaklaşık 1.8 milyon ölümle kanserden kaynaklanan ölümler arasında en yüksek paya sahiptir.
- 2022’de dünya genelinde yaklaşık 2.48 milyon yeni akciğer kanseri vakası tespit edilmiştir.