Morlara, fuşyalara, mavilere, pembelere bürünmüş, şarkısını terennüm ediyor

Nietzsche buyurdu: ‘Aşk için yapılan her şey iyilikle kötülüğün ötesinde yapılır.’ Bu kelám kulağa Nietzsche’den beklenmeyecek derecede ‘düz’ ve hatta cep telefonu mesajı çağrışımı yapan bir klişe gibi geliyor olabilir ama yine de: Doğru söze ne denir?..

İzmir’den İstanbul’a dönüşte, havalimanına doğru ilerlerken, taksi şoföründen radyoyu açmasını rica etmiş bulundum. Evet efendim, bir nevi araftayız ya; her zamanki gibi, belámı arıyorum. Şarkılardan fal tutacağım; hasarlı ve nasırlı gönlümün tez vakitte nasibi nedir, ona bakacağım...

Akıllı uslu bir şey çıksa şaşardım zaten. Ne bileyim, şöyle nispeten mákûl bir şey; ‘Sen iste her şey çok güzel olur’ kıvamında, insanın içini aydınlatan cinsten...

Yok ama kardeşim; bize hayat tımarhane penceresinden görünmüş. Aşksa konu, bahtsız bedevinin nasibi de bu: Daha doğmadan ölünmüş...

Buyrun cenaze namazına: ‘Gitme yoksa içerim bütün uyku haplarını / Sonra karıştırırsın ruh kitaplarını / Bir mektup yazarım hep ‘seni sevdim’le biten / Sonra artık hesap et bir daha olur mu hiç neşen? / Gitme yoksa atlarım en yakın köprüden / Hafızaya gerek yok, bu olur tek hadisen / Gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları / Sonra polise derim öldürmüş masumları / Gitme dünyam dönsün dönsün / Dünyam dönsün dönsün / Ben hiç kimse ölsün mölsün istemem...’ Tehdidin, şantajın bini bir para...

Terörün, taarruzun her türü mevcut maşallah: Pasif agresif tripler olsun; kalleş ve tuzaklı yöntemler olsun; hedefe ulaşmak adına her yol mübah. İyiniyetin boyutu göz yaşartıcı değil mi? Allah muhafaza, küçük hanımefendi kimse ölsün mölsün istemiyor; dolayısıyla kırıp kıçını oturacaksın. Bu nasıl bir prangadır kardeşim; paçan sıkıyorsa git yani. Şöyle bir dellenip gidecek olursan ömrü billah pirinç taşı ayıklayacaksın.

Bu şarkıyı da o mırıl mırıl tonuyla, álemlerin en ‘lokum’ şahsiyeti terennüm ediyor üstelik, iyi mi?!. Nil Karaibrahimgil yani: Kafasına jelatin geçirseniz, lolipop niyetine piyasaya sürebileceğiniz kadın. Öyle şekerli bir tip ki etten kemikten yapıldığına inanmakta bile zorlanır insan; neon ışıklı bir tabela vücuda gelmiş sanırsın.

LOKUM ŞAHSİYET

Gitme Yoksa’nın klibinde Nil yine morlara, fuşyalara, mavilere, pembelere bürünmüş, şarkısını terennüm ediyor. Dekordu, mizansendi, şuydu buydu, namevcut. Malzeme sağlam, Nil, tek başına göz oyalamaya yetiyor. Gelin görün ki güfte nükteli, beste latif ve fakat o hafif spastik beden dili?.. Gerçi Frekans’ta Şafak Ongan’a anlatırken duyduk, Nesrin Topkapı’dan ders alıyormuş kendileri. Bir sonraki albümde eline koluna daha hakim birini görmek de nasip olur inancındayız. Bizim hálá umudumuz var yani... Topkapı’nın sağlığına duacıyız... Hem o kadar kusur, Karaibrahimgil kızında da bulunur... Álemde manik-depresif ruh hálinin hakkını veren, antipatik olma ihtimálini iplemeden ‘ben de buyum kardeşim’ diyebilen kaç esaslı deli kaldı ki?

Dolayısiyleee, bilemiyoruuum... Neyse hálimiz, çıksın falımız. Artık kariyer midir, çocuk mudur, çok da umursamıyorum. Yalnız, bir konuda ısrarlıyım: Özgürlük mefhumuna bulaşılmasın lütfen; istirham ediyorum...
Yazarın Tüm Yazıları