MİT’in 80. yıldönümü

CUMHURİYET’in kuruluş yıllarında MİT mütevazı bir teşkilattı. Bugün ise özellikle elektronik istihbarat alanında çok ileri bir düzeye varmış ve çok sayıda profesyonel elemana sahip olmuştur. Yıllık bütçesi 425 milyon YTL’dir, neredeyse Dışişleri Bakanlığı bütçesinin üçte ikisi.

Operasyonel bazı işlevlerinin finansmanı için başka bazı fonlarla takviye edildiğini varsaymak çok yanlış olmaz. MİT’in başlıca görevi, dış ve iç istihbarat ve gerekiyorsa hükümet politikası çerçevesinde ve onun talimatıyla gizli bazı faaliyetler yürütmektir.

Görevlerinin yerine getirilmesinde İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay ile çok yakın bir eşgüdüm içinde bulunması gerekir. Geçmiş yıllarda bu koordinasyonun çok başarılı olduğu söylenemez.

***

Bütün ülkelerde istihbarat servisleri, esrarengiz kuruluşlar gibi algılanırlar ve onlara gerçeğin ötesinde çok büyük kudret atfedilir. Zaman zaman da şiddetle eleştirilirler. MİT için de böyle olması tabii karşılanmalıdır. Gerek Birinci Körfez Savaşı’ndan, gerek 2003’te ABD müdahalesinden sonra MİT’in Irak’taki performansı konusunda bu aşamada sağlıklı bir değerlendirme yapmak güçtür.

Yine de başlıca rolü o oynamışsa, özellikle Türkmenlere yönelik politikanın Kürtler ile Türkmenler arasındaki kutuplaşmayı artırarak ve Türkmenleri bölerek faydadan çok zarar getirdiği yolunda gittikçe yoğunlaşan eleştiriler duyulduğu göz önünde tutulmalıdır.

Gelelim 80. yıl açıklamasına... Bu açıklamayı okuduğum zaman biraz şaşırdığımı itiraf edeyim. Somut öneriler yoksa da devletin genel politikası için yön gösteriliyor. "Türkiye ’bekle gör’ gibi bir politika izleyemez Kartlarımızı iyi kullanalım" deniyor. Başka bir deyimle, Türkiye şimdiye kadarki temkinli politikasından vazgeçsin, pro-aktif bir politika izlesin, hatta askeri müdahalelerden kaçınmasın iması açık.

MİT’in görevi galiba bu değil. Diğer taraftan bugün için bütün istihbarat örgütlerinin başlıca odak noktası olan global terörizmden pek söz edilmemiş. 11 Eylül 2001’den sonra terör eylemlerini önceden haber almak ve onları engellemek, bütün dünyada istihbarat kuruluşlarının en öncelikli sorunu değil mi?

***

Açıklama her nedense Sovyetler Birliği’nin çöküşünün istihbarat kuruluşları tarafından öngörülmemiş olması üzerinde çok duruyor. Öngörülmesine imkán var mıydı? Öngörülse ne olacaktı? Tarihin hızını yavaşlatmak olası mıydı? Kaldı ki, Sovyetler Birliği’nin çökmesinden MİT bildirisinin üzerinde çok durduğu ulus devletler zarar görmedi, aksine Avrupa’daki ulus devletler kuvvetlendi.

Küreselleşme ise zaten Soğuk Savaş devrinde ivme kazanmıştı ve komünizmin çöküşünü hızlandırdı. Küreselleşmenin iyi tarafları da var, kötü tarafları da. Örneğin, Türkiye bu süreçten nispeten iyi yararlanan ülkelerden biri. Ortadoğu’da yaşanan sorunları Soğuk Savaş sonrası denge değişikliğiyle izah etmek de mümkün değildir.

Tabii önemli bir noktanın altını çizmek lazım. Nüfusu homojen olmayan ülkeler politik, ekonomik ve toplumsal boyuttan yoksun güvenlik politikalarına bel bağlarlarsa, kültürel farklılıkları toplumsal dayanışma içinde bağdaştıramazlarsa çok büyük tehlikelere maruz kalırlar.

MİT Başkanı, açıklamasıyla teşkilatını büyütmek ve daha güçlü hale getirmek amacını güttüyse, kuşkusuz bu meşru bir amaçtır. Fakat tartışmalara yol açan bir girişimde bulunması, zannedersem doğru olmadı. Ketumiyetin değerini bütün kurumların artık daha iyi idrak etmesinde sayılamayacak kadar fayda vardır. Teşkilatın 80. yılı kutlu olsun.
Yazarın Tüm Yazıları