‘Mır’ en yaygın kelime ‘Ölü, öldü, ölüm’

“BİR sabah uyandık, evlerinizi hemen boşaltın dediler, PKK’ya yataklıktan. Nereye gidersin? 1991’de terk ettik, ama şimdi tazminat alamıyoruz. Köye sonra döndük, evlerin çoğu yıkılmış. Kimse yardım etmiyor, evler yapılsa, köyün çoğunluğu geri dönecek.”

Haberin Devamı

Burası Mardin’in Taşgedik Köyü. 2002 yılında köye dönüş projesinde, köylünün bir bölümü geri dönüyor, durum anlattıkları gibi. Köy boşaltılıyor, ya sonra?
“Badem, meşe, fındık ağaçları kesildi, bağlar yakıldı. Ne kapı kaldı, ne pencere, cereyan direklerini bile kesmişler. Sürgünden beri değişen ne oldu?”

Anlatılan, Güneydoğuda pek çok köyün şu andaki durumu. Köy boşaltılıyor, yetmiyor, yıkılmadık ne bağ kalıyor, ne bahçe. Bu nasıl bir hınç, nasıl bir nefret. Devlet ile PKK arasında sıkışmış bu insanlar şu anda yine sahipsiz.

DÜŞMAN BELLİ DEĞİL

“1992’de köyümüzü boşalttık, ya korucu olursunuz ya köyü boşaltırsınız, dediler, biz köyü terk ettik. Göç edenler Türkiye’nin pek çok yerine dağıldı. Sonra köye dönüşümüze izin verildi, evlerimizi bomba atılmış, yakılmış bulduk, elektriksiz ve susuz kaldık. Arazilerimiz tütün, eskisi gibi para etmiyor. Yollarımızı biz yaptık, devletin hiç katkısı olmadı.”

Burası Mardin’in Ali Paşa Köyü. Bu insanlar ne yer, ne içer, nasıl yaşar? O insanlar yaşıyor mu?

Daha çok korucuların bulunduğu bir köy, Mardin’in Sarı Köyü.

“Koruculuk kaldırılırsa, kendimizi kullanmış sayarız, mağdur duruma düşeriz, güvenlik sorunu çözülmeden silah bırakmayız. Burada düşmanın kim olduğu belli değil.”

OHAL yeniden gelsin, koruculuk kalksın, gibi Ankara’dan atılan tezlerle bu iş olmuyor. Gerçek köylerde. Neye göre OHAL gelsin, neye göre koruculuk kalksın, desteksiz atışlar. Bir emirle operasyona gidiyorlar. Köye dönmüşler, ama şimdi köyden gitmek istiyorlar.

BABA KORUCU OĞUL PKK’LI

Burası Mardin’in Kerşaf Köyü, Kafro Köyü, Çayırlı, Mercimekli, Koyunlu, Budaklı, Elbeğendi, Yücelli, Bayraklı Köyü. Hepsinin çığlığı:

“Bizim buradan dağa gittiler, hiç biri geri dönmedi. Ablam, kocası ve iki çocuğu PKK baskınında öldü. Bize hiç destek verilmedi. Köyden çatışma gecesi sekiz cenaze çıktı. Cehennem gibi bir ortam. PKK’ya göre, suçlu olanı elindeki listeye göre tarıyorlar.”

Bu insan ne yapar, o müthiş filmdeki gibi, bakın şu insanlık dramına:

“Ben çok gördüm, babası korucu, oğlu PKK’lı.”

Bunları buraya bir araştırmadan aktarıyorum. Muğla Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesi ve öğrenci Mardin ve yöresinde bir araştırma yapıyor. Adı geçen köylerde insanlarla yüz yüze konuşuyor. Çok yönlü sonuçlar elde ediliyor. Ben buraya 300 sayfalık araştırmadan bir-iki alıntı aktarıyorum. Araştırmanın sonuçlarından da bir kaç alıntı:

- Köylüler artık kan dökülmesini istemiyor.

- Terör nedeniyle, insanlar köylerini terk ediyor.

- Yoksulluk nedeniyle, kırsal yaşam yok olmak üzere. Ekonomik sıkıntı çok büyük.

- Köye dönüş tazminatları ödenmemiş.

- Sağlık ve eğitim hizmetleri inanılmaz yetersiz.

Bu araştırmanın zamanlamasına dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz kasım ve ocak aylarında, sekiz ile altı ay önce. Bilgiler çok taze.

Özetlenen ortamın üzerine, son haftalarda terör yeniden azgınlaşıyor. Köylülerin anlattıkları ile hükümet yetkililerinin söyledikleri birbirini tutmuyor. “Yaptık” denilenlerin pek çoğunun yapılmadığı ortaya çıkıyor.

Anlatılanlar terörü besleyen unsurlar. Anlatılanların ortak bir başlığı var. Hangi köye giderseniz gidin, en çok duyulan sözcük “mır”, ölü, öldü, ölüm.
Gerçekler orada, nutuklar havada.

Bilge Köyü: 62 çocuğa beş kadın bakıyor

MEZARLIK köyün girişinde. O feci katliamı insanın gözüne sokar gibi. Jandarma denetimi de köyün girişinde, katliamı unutturmak istemiyor gibi.

Burası Bilge Köyü. 2009 Mayıs’ında 44 kişinin öldürüldüğü köy. Muğla Üniversitesi’nin araştırmasında Bilge Köyü de var. Bilge Köyü ile ilgili izlenimler de, tüyler ürpertici.

Köyde geride kalanların en büyük dileği, adaletin yerine gelmesi, suçluların ceza görmesi. Annesi, ablası ve on bir aylık yeğenini katliamda yitiren delikanlı:
“Ceza almadan serbest kalan olursa, ben intikam almak zorundayım, yoksa ailem beni burada tutmaz.”

Köyde suçlular ceza görecek mi, görmeyecek mi, bir güvensizlik var. Nedeni, katliamda ölenler gibi, öldürenlerin de korucu olması, onlara göre, devletten himaye görme ihtimali.

Devlet köyde kalan ailelere bir yıl boyunca ücretsiz yemek sağlıyor. Bu iyi.

Ya çocuklar? Katliamda 67 çocuk anasız ya da babasız kalıyor. Hem anasız, hem babasız kalan beş çocuk Darülaceze Vakfı’na veriliyor. Bu da iyi.

Kalan 62 çocuğa köyde yaşayan en yaşlısı 28 yaşındaki beş kadın bakıyor. Bu kötü.

Bir kadın on iki çocuğa nasıl bakacak? Hayır, bakamayacak, o kadınlara yardım etmek, o çocuklara el uzatmak gerek.

Duydunuz mu, aileden ve çocuktan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Kavaf?

Yazarın Tüm Yazıları