Milli Eğitim’de yine atama rahatsızlığı

EĞİTİM camiası rahatsız. Çünkü yıllarca yönetici kadrosunda ülkenin en ücra köşelerinde hizmet vermiş eğitim yöneticileri, liyakat ve kariyer esasları gözetilmeden hak etmedikleri yerlere atanmışlar.

Bu atamalar kendilerini derinden yaralamış. Amacını da bilmiyorlar. Rotasyon mudur bu?

Bakırköy’de 22 okul müdürünün birden atanması dikkat çekiyor.

Atamalar, MEB Personel Genel Başkanı Necmettin Yalçın imzalı genelgeye göre yapılıyormuş. Bir ilde aynı okulda 5 yıl müdürlük yapanlar başka ilçelere tayin ediliyor. Yani kurunun yanında yaş da yanıyor.

Örneğin Bakırköy’de okullarını özel okullar seviyesine çıkaran, hatta pek çok özel okulu sollayan müdürler bu gerekçeyle başka yere nasıl tayin ediliyor.
Bu atamaların biraz ‘adaletsizlik’ olduğu anlatılıyor. Bize bunları anlatan eğitimciler, kararın yeniden gözden geçirilmesini istiyorlar...

Bu arada dün MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya, Bakan Nimet Çubukçu’ya bir soru önergesi yöneltti. “Kadrolaşmada sınır ve hukuk tanımayan AKP hükümetinin Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan bu yönetmelik dikkatle incelendiğinde objektiflikten, kariyer ve liyakat ilkesinden uzak hatta hakkaniyetsiz ve baştan sona çelişkilerle dolu olduğu görülmektedir. Zaten çok zor şartlar altında çalışan eğitimcilerimiz hazırlanan bu yönetmelik yüzünden yeni sorunlarla karşı karşıya kalacaktır” diyen Kaya, “Yapılacak olan zorunlu yer değişikliği, okul müdürlerinin istek ve iradesi dışında olacağından sürgün anlamı taşımayacak mıdır?” diye soruyor.

Atom-atama

SOSYAL Güvenlik Kurumu’nun eski Başkan Yardımcısı Veysel Uyar 5 ve 13 yaşlarındaki çocuklarını kanuna aykırı olarak bir şirkette sigortalı yaptığından dolayı görevden alınmıştı. Şimdi ise aynı şahıs ödül verilir gibi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Enerji Bakanı’nın imzalarının bulunduğu üçlü kararname ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcılığı’na atanıverdi. Galiba bizi yönetenlerin atom enerjisinden anladıkları atama yoluyla kadrolaşma enerjisi.
Engin BALIM

‘Canavarlar’ denize açıldı

ÖNCEKİ gece yarısından itibaren trol avcılığı başladı. ‘Canavar balıkçılar’ yine denize açıldılar... Rastgele diyelim ama kural gereği eylül ortasına kadar 10 milden aşağıya inmemeleri gerekiyor, bu tarihten sonra da 5 mile...

Ama kim dinliyor?

Kıyılara kadar sokulup, haziranda yumurta bırakan ve henüz 5-6 santimetre uzunluğundaki barbun ve tekirlerin büyümesi için hiç olmazsa 15 Ağustos’tan sonra bu ava başlansa iyi olmaz mı? Karadenizli, Egeli, Akdenizli balıkçı bunu kendiliğinden yapamaz mı? Ne yazık ki, denizlerimiz kuruyor, hiç kimse de özen göstermiyor. Bu bakımdan Su Ürünleri ve Sahil Güvenlik’in kurallara uyulması için daha titiz olmaları gerekiyor. Radarlı ve sonarlı tekneler denizin dibini kazıyor adeta...

Büyük gırgırların sorunu da başka.

Marmara’da balık avcılığı iki yıl bir yasaklansa, denizin dibi kaynayacak ama ülkesini kim düşünüyor?

Üniversitelerimiz ne hale geldi

KARADENİZ Bölgesi’nden bir üniversitenin öğretim üyesi Giresun Üniversitesi rektör seçimi için çok şeyler anlattı. En çok oy alan adayın listeye girmemesi, 2 oy alan adayın listede yer almasına kilitlendi. Ancak bu seçimin tüm gazetecilerin bilmesi gereken ilginç bir perde arkası var.

1- YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan yakın arkadaşı ve ortak kitap-makale yazdığı Polis Akademisi öğretim üyesi Prof. Halil İbrahim Bahar’ı vekâleten rektör tayin etti. Daha önce hiçbir idari görevde çalışmayan Bahar, üniversite mevzuatından habersizdir. Bahar göreve başladığı ilk hafta çoğunluğu akrabalarından oluşan İl Eğitim Müdürlüğü’nden 10’a yakın kişiyi üniversitede önemli görevlere transfer etti.

2- YÖK Başkanı ile dostluğuna güvenen Bahar, yerel basının önünde kesin bir dille rektör olarak atanacağını açıkladı. Akabinde kendisine beş danışman atadı.

3- Rektör seçiminden sonra YÖK Başkanı’nın oğlunun Ankara’da yapılan sünnet düğününe aileden biri olarak davet edilen Bahar, Giresun’a dönüşünde üniversite Genel Sekreteri Bünyamin Kaya ile Personel Daire Başkanı Arzu Turan’ı odasına çağırıp istifa etmelerini isteyerek “YÖK Başkanı ile görüştüm. Rektör olarak atandım sayılır. Kendi ekibimi kurmak istiyorum. Bu nedenle görevden ayrılmanızı istiyorum” demiştir.

4- Bahar’ın YÖK listesine girememesinin nedeni, YÖK Başkanı’nın arkasında olduğunu söyleyerek öğretim üyelerini tehdit etmesine dair görüntülerin YÖK üyelerine iletilmesidir. Prof. Mustafa Türkmen’in listeye girmesinin sebebi rektör yardımcılığı döneminde üniversiteye aldırdığı birinci dereceden 12 yakın akrabasının seçimlerde oy kullanması olmuştur.

5- Sonuç YÖK Başkanı’nı memnun etmediği için 1 Temmuz’da YÖK sitesinden açıklanan ve Cumhurbaşkanlığı’na arz edilmek için oluşturulan üç kişilik aday listesi iki haftaya yakın bekletilmiş, bu süre zarfında 2 oy alan Prof. Yusuf Can’a istifa baskısı yapılmıştır. YÖK Başkanı’nın istifa ettirmekteki amacı seçimi yenileyerek yakın arkadaşı Bahar’ı listeye koymaktır. Şimdi de bunun için gayret gösteriyor.”
Fındıkla darbe yiyen Giresun ne şanssız kentmiş.

BÜYÜKŞEHİR DOLANMIYOR

DÜNKÜ ‘Büyükşehir Dolanıyor’ başlığıyla yer alan yazımıza İBB Basın Danışmanlığı şu açıklamayı yaptı: İBB Meclisi Komisyon üyeleri hiçbir konuda tek başlarına karar almamakta, sadece meclise görüş bildirmektedirler. Son kararı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi vermektedir. Komisyonlar kentin ihtiyaçları, kamunun menfaatleri, kişilerin hakları doğrultusunda özveriyle çalışmalar yapmaktadırlar. Bütün çalışmalar hukuk çerçevesinde yapılmaktadır. Kişileri hedef göstermek, konuyu kişiselleştirmek doğru bir davranış değildir.

Biliyor musunuz

TBMM’de 8 yeni üniversite kurulmasını öngören kanun tasarısının görüşmeleri sırasında İzmir’de kurulacak üniversiteye Atatürk’ün annesi ‘Zübeyde Hanım’ isminin verilmesini isteyen CHP İzmir milletvekillerinin önerisinin AKP oylarıyla reddedildiğini ve üniversiteye ‘Katip Çelebi’ adının verildiğini; ayrıca kurulacak yeni üniversitelere Ankara’da ‘Yıldırım Beyazıt’, Bursa’da ‘Bursa Teknik’, İstanbul’da ‘İstanbul Medeniyet’, Konya’da ‘Konya’, Erzurum’da ‘Erzurum Teknik’ ve Kayseri’de ‘Kayseri Abdullah Gül’ ve Antalya’da da ‘Uluslararası Antalya Üniversitesi’ adlarının verileceğini...

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in kendisine hakaret ettikleri için açtığı dava sonucunda, İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Vakit Gazetesi’ni 8.000 TL, Chronicle Dergisi’ni de 10.000 TL manevi tazminat ödemeye mahkum ettiğini...
Yazarın Tüm Yazıları