Meydanlar nasıl dolacak?

BİZ terörü biliriz. Terörün, şiddetin her türlüsünü káh sol kılıf altında, káh sağ siyaset adına, káh etnik haklar iddiasıyla, káh ‘‘din’’ maskesi ardında gördük, yaşadık.Ama bir haftadan beri bizi avucunun içine almaya çalışan ‘‘saldırı’’ farklı. Bunu, ne CİA taktikleri ne de derin devlet teorileri ile açıklayabiliriz.Kullana geldiğimiz, elimizin altında hazır tuttuğumuz anlayış kalıplarıyla bu yeni saldırıyı açıklamaya kalkmak, bizi ‘‘gerçek’’ten, ‘‘hedef’’ten sadece uzaklaştırır. Dün sabah Taksim Meydanı'nda gördüğüm manzara, işte bu yeni gerçeği kavramakta ne kadar uzak olduğumuzu düşündürdü. Terörü, kendi inanç kalıplarımız içinde yorumlamaya çalışınca, onun karşısında yeni tavır almak da o kadar zor.Bazı sivil toplum örgütü ve partilerin, kendi slogan ve bayraklarını, ideolojik duruşlarını, ortak tavrın önüne geçirme çabaları bunun sonucuydu ve eline bayrağını kapıp Taksim'e gelen, hiçbir örgüt bayrağı, flaması, pankartı altında durmak istemeyenleri kenara itti. * * * OTUZ yılda üç darbe yorgunu bu ülkede, sivil toplumu harekete geçirmenin zorluğu ortadayken, ‘‘küçük dükkancı’’ zihniyet, terör tehdidinin sürdüğü bu günlerde mücadeleyi olumsuz etkiler. ‘‘Küçük dükkancı’’lık, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin, kendi kitle temellerinin peşinden koşan popülist politikalarını sürdürme, yani ‘‘müşterilerini’’ memnun etme zihniyetidir.Neden olumsuz etkiler? Çünkü terörizme karşı mücadelede sadece güvenlik önlemlerine, istihbarat faaliyetlerine dayanmak yeterli değil. Demokrasi, insan hakları, şeffaf yönetim gibi çağdaş değerlerin karşısında, kadınları kafese tıkan, Buda heykellerini kıran, uçurtmaları yasaklayan, sakal tıraşını haram ilan eden Taliban siyasetinin değerlerini savunan bir ideolojinin saldırısı ile yüz yüzeyiz.Terör uzmanları, karşımızda dikey bir örgütlenme olmadığını. Yani eylemlerin bir merkezden yönetilmediğini ama yatay örgütlenme ve ilişki bulunduğunu, dünyanın değişik ülkelerinde, aynı ideolojiyi paylaşanların gerçekleştirdiği eylemlere, yerel grupların yanı sıra El Kaide'nin de sahip çıkarak son damgayı vurduğunu söylüyorlar. Uluslararası bir şirket mantığıyla hareket eden bu terör, doğrudan değerlere yönelik global bir saldırı. Saldırıya hedef olan ‘‘değerlere’’ sahip çıkmak bu mücadelenin çok önemli bir halkasını oluşturuyor. İşte bu yüzden bu saldırıya karşı mücadelede ne sadece uluslararası işbirliği ne de güvenlik önlemleri yeterli görünüyor. Ortak değerler etrafında siyasi mücadelenin öne çıkması, üzerinde düşünülmesi gerekiyor. * * * ORTAK siyasi mücadele derken, Bush Yönetimi'nin Irak politikalarını eleştirmeyi ertelemekten söz etmiyorum. Ne de Filistin sorununa adil çözüm istemekten vazgeçelim diyorum. Ama bu sorunları, terörün esas nedeni olarak görmeyelim. Çünkü, yoksulluk ve ayrımcılık da dahil, isyana yol açan birçok haklı nedeni, bugün karşı karşıya olduğumuz bu terör saldırısının gerekçesi olarak değerlendirirsek varacağımız nokta, ‘‘teröre tolerans’’ noktasıdır. İşte bu noktayı aşamazsak ne meydanları doldurabiliriz, ne de güvenlik boşluklarını.
Yazarın Tüm Yazıları