SANAL LİNÇ ALEMİ Eskiden suç işlediği ortaya çıkan birini önce mahalleli linç etmeye kalkışır, cezasını anında verirmiş ya. Bunun post modern versiyonu bir süredir internette yaşanıyor. Bu konuda en son kedi cinayeti olayında zirve yaşandı. Tepki göstermek, protesto etmek iyi hoş da; katilin yok tipine yok kılık kıyafetine bakarak küfredenlerden ve “elime geçse onu öldürürüm” diyenlerin hiddetinden en az katilden tırstığım kadar tırstım ben. Sosyal medyada bu ve benzeri olaylarda akıllı, uslu bir şekilde olayı tartışan, fikir geliştiren, “bundan sonra ne yapmalı”yı konuşan maalesef yok. Varsa yoksa küfür kıyamet, hakaret, kötü bir olay üzerinden içindeki öfkeyi boşaltma ve sanal mastürbasyon. Kimsenin esas derdinin ölüp giden kedi ya da değişmesi gereken yasa olduğuna da pek inanmıyorum. Herkes günlük linç hazzı peşinde o kadar...
TAKSİM’DEKİ RİZE Üç-dört gündür Taksim’de, Gezi Parkı’nın hemen girişinde Rize Tanıtım Günleri var. Ve her akşam bir konser oluyor anladığım kadarıyla. Mesela cuma günü 20.00 sıralarında civardaki bir restoranda yemeğimizi yerken bangır bangır oy oy Emine havaları çalıyordu. Arkadaşımla birbirimizi duymak için bayağı yüksek sesle konuşmak zorunda kaldık. Cumartesi gecesi geç saatte (00.30 filan) yine oralardan geçiyordum. Baktım, yine tanıtım konseri ve aynı gümbüriyet devam ediyor. Haliyle sorular birikti kafamda: Rize daha sessiz sakin tanıtılamaz mı? Herkes bu kadar yüksek sesli tanıtıma maruz kalmak zorunda mı? Hadi “zorunda” diyelim; o zaman meşhur gürültü yasağımıza ne oldu? 23.59’da herkes sükunete davet edilmiyor muydu?
Nasıl geçti habersiz hafta sonu
Nişantaşı Delicatessen’de ömrü hayatımdaki en pahalı ızgara köfteyi YEDİM... Tam 34 liraydı. Tamam, çok lezizdi. Tamam, normalde mönülerinde ızgara köfte yoktu, ama “yapar mısınız?” deyince yapıp getirdiler. Gel gör ki, 34 lira da bir köfte için çok yahu.
Taksim’deki OtherSide’de EĞLENDİM... Çünkü mekanın ortasına bir tane kafes yapmışlar. Normalde o kafesin içine dansçılar girip dans ediyor. Ama benim uğradığım gece mekan müşterilerinden birinin kafese dalıp dans etmesine izin verildi. Ya da hep izin veriliyor, bilmiyorum. “Fırsat bu fırsat” diyen müşteri de üzerindeki kıyafetleri bir bir çıkararak (neyse ki bir tek donunu çıkarmadı) kafesin içinde dön dolaş dans etti. Komikti, ilginç bir özgüven seyirliğiydi.
Klip Atlası
MOR VE ÖTESİ / ARAF Klibin mevzusu: Efenim bu klibimizde Mor ve Ötesi elemanları bir gece vakti ormanlık bir arazide arabadan iniyorlar. Toprağı kazmaya başlıyorlar. Kazıyorlar, kazıyorlar; bayağı derin bir çukur oluşturuyorlar. Tam bunun sonu nereye varacak diyorsun, şimdi finali söylemeyeyim ama, cidden hoş bir sürpriz yaşanıyor.
Klibin dikkat çekeni: Esas adam ve de grubun solisti Harun’un yüz ifadesi. Ağlak mı desem, tuhaf mı desem, acılar içinde mi desem; tanımlayamadım. Harun genelde kliplerde karizma karizma durmayı tercih eder, öyle bakar ve söyler şarkıları. Bu yüzden de bazen içimizi bayar(dı). Bu klipte ise oyunculuk yapmış. Mimikler filan, iyi olmuş...
Klibin karnesi: 10 üzerinden 7. Tamam, fikir güzel, final de öyle. Ama keşke daha sert, daha şiddetli olsaydı klibin atmosferi. Fırsat mı kaçmış ne? Bir de artık şu her klipte yapılan, görüntünün bir tarafı illa ki bulanık olmalı kuralından vazgeçilse...