Marjinal kadınlar

‘BİR grup marjinal kadın Türk kadınını temsil ediyor diye bir şey yok’ dedi Başbakan cuma günü.Türk Ceza Yasası’nda, eşitliğe aykırı maddelerin düzeltilmesi için yıllardan beri uğraşan kadınların mücadelesini, bir grup marjinal kadının Türk aile anlayışına uymayan hezeyanı olarak algılayan Başbakan, ‘Bizim ahlak değerlerimize sığmayan pankartlara alkış tutamam’ derken hangilerini kastediyor acaba?‘Mezar değil sığınak istiyoruz’ mu? Yoksa ‘Bedenimiz cinselliğimiz bizimdir’ mi? Bilemiyorum, ama bildiğim bir şey var ki, kadın örgütleri ceza tasarısı hazırlanırken toplumdaki en dinamik kesimi oluşturdular. Türkiye’de demokrasinin güçlenmekte olduğunu, hükümet dışı örgütlerin kök saldığını, sivil toplum iradesinin etkinleştiğini kanıtladılar. Kopenhag kriterleri arasında yer alan, ‘demokrasi ve kurumlarının geri dönülmez biçimde güçlendiği’nin göstergelerinden önemli bir göstergesi oldu, bu ‘marjinal kadınlar’ın mücadelesi. TÜRK KADININI KİM TEMSİL EDİYOR13 EYLÜL’de Meclis Genel Kurulu’na gelen TCK tasarısının tartışılmasını izleyen ve Türk kadının temsil etmeyen marjinal kadınlar kimlerdi? Merak edip araştırdım. Adana TCK Kadın Platformu, Ankara KADER ve Ankara Karma Kadın Örgütleri, Batman Kadın Platformu, Diyarbakır Kadın Platformu, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, İstanbul Kadına Yönelik Şiddete Karşı Platform, Kadın Sığınakları Kurultayı Katılımcıları, TCK Kadın Platformu.Türkiye’nin her yerinden temsilcilerin katıldığı altı platformdaki örgüt sayısı ise pek de marjinal değil. Uçan Süpürge’den, Türk Kadınlar Birliği’ne, Cumhuriyetçi Kadınlar’dan Mor Çatı’ya, Kadının İnsan Hakları Vakfı’na kadar çeşitli alanlarda faaliyet gösteren değişik görüşten 80 kadın örgütü. Ayrıca bu platformlarda, baroların kadın haklarıyla ilgili çalışma yapan komisyonları, çeşitli meslek kadınları ve akademisyenler de var. İKİ MARJİNAL KADIN DAHABAŞBAKAN farkında mı bilmiyorum. Bugün iki Türk kadını Birleşmiş Milletler’de çok önemli noktalarda dünya kadınlarının hakları için çalışıyor. Türkiye’deki platformlara da destek veren bu kadınlardan biri, BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi Komitesi Başkanı Prof. Dr. Feride Acar. Diğeri ise BM İnsan Hakları Komisyonu Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk. Namus cinayetlerinin engellenmesi de Birleşmiş Milletler belgelerine, Türk kadınlarının girişimleri sonucu ve Türkiye’nin önerisi olarak girdi. Böyle saygın bir mücadele geleneğine sahip Türk kadın hareketini görmezden gelmek, marjinal ilan etmek bugün ‘Türkiye’de kadın haklarının çok geri’ olduğu bahanesine sarılarak Türkiye’yi AB’den dışlamak isteyen Avrupalılara malzeme vermekten başka hangi işe yarar acaba? SİYASİ ÇİZGİ OLARAK AHLAKÇOK kritik bir süreci hep birlikte, omuz omuza aşmak üzere yola çıkmışken ayrımcı ve bölücü yaklaşımların hız kesmesine izin vermemeliyiz. Siyaseti durduracak mıyız? Tabii ki hayır. Ama siyaset, din ve ahlak değerleri üzerinden yapıldığında, bizden olanlar dindar, olmayanlar dinsiz, ya da bizden olanlar ahlaklı, olmayanlar ahlaksız veya biz çoğunluğun değerlerini temsil ediyoruz, bizden olmayanlar marjinal denmeye başlandığında siyaset durur, bölücülük başlar. Kadınların hak ve eşitlik mücadelesinin tarihi, bugüne kadar kazanımların tümünün muhafazakarlar ve muhafazakar değerlere karşı verilen mücadele olduğunu ortaya koyuyor. Tıpkı demokrasi tarihi gibi.
Yazarın Tüm Yazıları